Ömer Elçi
26 Aralık 2012
Urfa’da bazıları “Doğma büyüme Urfalıyım, falanca filan ilden, ilçeden, köyden gelmiştir” deme yanlışlığını sürdürür…
Urfa merkezin 80 yıl, 50 yıl, 10 yıl önceki nüfusu ne kadardı?
80 yıl önce, 50 yıl önce Urfa merkezde ikamet edenlerin bir kısmı batı illerine göç etmiş midir?
70 yıl -40 yıl, 30 yıl önce her hangi bir yerden gelip Urfa’da ikamet etmişlerin çocukları kendilerini doğma büyüme Urfalı sayıyor mu?
20, 40, 60 yaşındaki birine Urfa sorunlarında, Urfa sorunların çözümünde görüş belirtemezsin denilebilinir mi?
En ufak yerleşkeden, en büyük yerleşkeye kadar her yerde, sivil toplum kuruluşlarında, siyasette ve daha nice alanda bu insanlar görevlere talip olamaz mı?
Urfa’da seçimlerde, Sivil Toplum Kuruluşu seçimlerinde ,kurumlardaki atamalara birilerinin “gerçek Urfalı dururken …. ….) yaklaşımında gülümserim…
Muhteremler öz eleştiri yapmadan, milliyetçilik ayaklarına yatmayı marifet sayarlar…
Milliyetçilik; görevini bilmektir, dürüstlüktür, biz diyebilmektir, bütünselleşmektir, günü ve geleceği görebilmektir, sorumluluktur, kültürdür, vatanseverliktir, hak ve özgürlüklere saygıdır…
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her kişi, her yerdeki, her alandaki görevlere talip olabilir.
Kendine güvenen, görev sorumluluğunu bilen; haksızlıklara, hukuksuzluğa karşı durabilen, “Biz”i özden yaşayacak insanlara ülke insanları olarak şans tanımazsak; il milliyetçiliği ayaklarına yatarsak kimse kusura bakmasın ne köy oluruz ne de kasaba hele ki şehir…
Şehrimizdeki bir yerel televizyonun ”Karaköprü belediye başkanı kim olsun?” anketi açmazına duyarsızlık gelecekte daha olumsuz açmazlara mahkûmlaştırmaz mı?
*
Şanlıurfa’nın Büyükşehir olmasıyla aleni veya gizli nabız yoklamalar hızlanırken, partilerde de merkez ve ilçe teşkilatlarının listeleri sancı…
Siyasetten anlamadığımı söylerim, ancak şehrimin dürüst, sözünde duracak, özü sözü bir, günü ve geleceği gören, gerçekçi siyasetçilere her zamankinden daha fazla ihtiyacı var…
Partisi, görüşü, kökeni ne olursa olsun artıları eksilerinden fazla olanı çoğunluk desteklemedikçe yerinde saymalar hatta geri gitmeler kaçınılmazdır…
Ağalık, şeyhlik, zenginlik, aşiretçilik Osmanlıdan beri Doğu ve Güneydoğu da daha baskın olduğundan; Doğu ve güneydoğunun konumu gözler önünde…
İktidardan yani gücü elinde bulunduranlara gözü kapalı taraf olanlar tarihte haksızlıklara, hukuksuzluklara ses çıkaramadıkları gibi süreçte de kendileri haksızlıklara hukuksuzluklara maruz kalmamışlar mıdırlar?
Dinlemeden, okumadan, araştırmadan, hür iradesine güvenemeyen; başkalarının telkiniyle veya baskısıyla yöneticilerini seçenler dünya genelinde hep ezilmemişler midirler?
*
1977 yerel seçimlerinde Suat Karataş’ın CHP’den Siverek belediye başkanı seçilmesiyle 12 yaşından itibaren siyasi yaşama merhaba deyip 1989 Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimini kazanıp okulu bitirdikten sonra iş yaşamına başlayıp 2011 sonlarına doğru da Karaköprü Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başkanlığı görevini yürüten Kenan Karataş ”idealim yıllardır ilçemizi rant kapısı olarak gören siyasi anlayışı yok etmek” diyor…
İdealist, samimi…
Sosyal projelere ağırlık verip, sosyal projeleri yaygınlaştırmayı istiyor…
Urfa-Karaköprü sorunlarını açık yüreklilikle tartışıyor, beyin jimnastiğinin yararlarını biliyor…
Biz yaşam felsefesi, ben demiyor…
Karaköprü’nün gündeki ve gelecekteki sorunlarının kangrenleşmemesinin anahtarının Karaköprü’de yaşayanlarda olduğunu söylüyor…
Düşüncelerini yazar köşesinden kamuoyuyla paylaşıyor…
Daha yaşanabilir Urfa için, Urfa ve ülke genelinde daha gerçekçi siyaset ve hizmet için;ç ocuklarımızın gerçek demokrasiyi yaşaması için açmazları açmak…