Sabri Dişli
25 Eylül 2007
Çocuk denilecek yaştaydım… Ramazan ayında babam ciğerci tezgâhını açmazdı… Kızılay’dan yemek getirirdim… Ama babam sofraya oturmazdı… Emeği geçmemiş diye Kızılay yemeğinden yemezdi… (bu arada gözler nemleniyor yutkunuyor) Sanatçının… Sonra diyor ki “böyle babalar çok var, onlara el uzatalım”
Eh, uzatalım o zaman.
şimdilerde Urfa da Kızılay yerine gönüllü sivil kuruluşlar yardım dağıtımını başarı ile yürütüyor… Sayın Aziz Kutluay hocanın önderliğinde yaklaşık 15.000 kişiye günlük sıcak yemek dağıtılıyor…
Geçen yıl aşevinin sezon kapanışına katıldım… Aylar boyu iaşelerini temin eden kurum bir dahaki recep ayında açılacak… Bambaşka bir atmosfer…
Aziz hoca: “Biz herkese yemek vermiyoruz… Dul, yetim, kocası hapiste, askerde olanlara yardım ediyoruz “
Hoca diyor ki; “ Bir gün aşevine bir hemşire geldi… ılk maaşını almış… Maaşın tamamını aş evine bağışladı… Neden biliyor musunuz? Çünkü o bizim kızımız gibiydi… Buradan aldığı yardımla, bursla okumuş, hemşire olmuş ilk maaşını da aşevine bağışlıyordu…”
(Daha önce bu öyküyü yazmıştım değil mi?)
Aziz hoca, yoksulluğu yaşamış hanım kızın vefakârlığını… Verdiği ahtı yerine getirişini… Büyük bir hazla, keyifle, anlatıyordu…
Ey! ıbrahim Tatlıses
Senin yaptığın hayır hasenat cömertlik dillerde pelesenk… Kuvvetle muhtemel “sağ elin verdiğini sol el görmesin” desturu ile yaptığın gizli yardımlarda çoktur…
Sözüm odur ki… Urfa da merhum babanızın günündeki gibi ciğer tezgâhları kapanmıyor sahura kadar ciğer dumanı tütüyor… Hem de hiç sönmeden… Sorsan: hepsi kuzu ciğeri(!) Son baharda onca kuzuyu nereden buluyorlarsa?
Aldığım istihbarat odur ki; Geçen yıl şanlıurfa kabadayı âleminden yetişmiş ıstanbul’da yaşayan bir Urfalı ramazan ayına yetecek kadar aşevine gıda ve mali yardımda bulunmuş…
Sizin yardımlarınızın nereye verildiğinizi sorgulamak haddimiz değil… Lakin söylemlerinizin her deminden payını alan Urfa’yı hatırlatmak, vazifemiz…
Bilesin ki; Urfa da yardıma muhtaç olanı itina ile seçen “Gönüllü Kuruluşlar Aşevi” var…
Aşevinden yardım alanlar: “benim emeğim geçmedi bu yemekten yemem” sözünü duyabilecek şansa sahip değiller… Çünkü çoğunun babası bile yok.