Mehmet Göncü
18 Ekim 2012
Sevgili okuyucularım, gün geçmiyor ki, dünya medyasında küresel ısınma nedeni ile meydana gelen iklim değişikliklerine bağlı zamansız fırtınalar, seller, kuraklık ve tusunamilerden bahs edilmesin.
Gerçekten abartılı bir şekilde tükettiğimiz fosil yakıtlardan çıkan karbondioksit ve organik atıklardan çıkan metan gazları dünyamız atmosferinde gereğinden fazla birikerek bir sera etkisi yapmaktadır.
İşte bu durum gezegenimizdeki yaşamı çok olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Ayrıca dünyamızın birçok ülkesinde şu an itibarı ile uygulanan ekonomi modeli “Tüketim için tüketim” modelidir”
Yani ölçüsüz bir şekilde dünya doğal kaynaklarının bir anlamda israfı demektir.
Bilim adamları açıklıyor. Dünyamızın bir yılda ürettiğinin bir buçuk katını biz dünya insanları olarak tüketiyoruz.
Bu şekilde israf ederek doğal dengeleri git gide bozuyor, bencil bir anlayış ve davranışla da, gelecek nesillere kullanılacak bir kaynak bırakmıyoruz.
Elimde büyük çevreci, araştırmacı yazar Mark Laynıs’ın bir kitabı var. Okuyorum, eserdeki ilmi verilere göre, eğer bu tüketim ve israf düzenini sürdürmeye devam edersek, gezegenimizin geleceği pek parlak görünmüyor. Umarım insanoğlu olayın vahametini görür ve bu israf uygulamalarından vazgeçer.
Kıymetli okuyucularım, bakınız; dünyamızın. Yani tabiat ananın bir milyon yılda ürettiği fosil yakıtlardan olan doğalgaz ve petrolü biz dünya insanları bir yılda tüketiyoruz.
İşin bir ilginç tarafı da bu tüketimin adil olarak bütün insanlara eşit olarak yansımamış olmasıdır.
Eğer yansımış olsa idi, bugün dünyanın bir bölümü aşırı tüketimden obez olurken, bir milyar nüfusa yakın insan da çok günler aç yatmaktadır.
Bu çarpıklıkları yüzlerce örnekle çoğaltabiliriz. Bu israflara ilginç bir örnek olarak şimdi soruyorum:
Toplu ulaşım araçları varken, neden bu kadar çok binek otomobili kullanılıyor?
Neden bir ailede birden fazla otomobil var?
Bu israf değil midir?
Hadi diyelim acil durumlar için binek otomobil bir ailede olabilir ama her birey için bir otomobil israf değil de nedir?
Dikkat ediyorum sözde gelişmiş ülkelerde bir kişi tek başına arabaya kurulmuş seyahat ediyor. Toplu taşıma araçlarına binmiyor üstelik.
İşte bu şahıs yolun darlığından trafiğin sıkışıklığından yakıt masraflarından şikâyet ediyor.
Bana göre, toplu taşıma araçlarının dışında hiç kimsenin yakıt fiyatlarından şikâyet etmeye hakkı yoktur.
Çünkü bu yakıtların bedelini bu özel araçları kullananlar vermelidirler.
Özel aracı olmayanların başkasının kullandığı benzinin parasını verme gibi bir lüksü olabilir mi?
Bu hakka, hukuka uygun mu?
Bana göre uygun değil.
Çünkü genel bir kural var. Bir nimet varsa bu nimeti elde etmenin de bir külfeti vardır.
Ben şahsen imkânım olduğu halde bu nedenleri düşünerek özel araç almıyor ve sürekli toplu taşıma araçlarını tercih ediyorum.
Mümkün olduğu kadarı ile güzel ilimiz Urfa’da gideceğim birçok yere yayan gitmeye çalışıyorum.
Bakınız yürümenin faydalarını anlatmak için milattan önce 5. yüzyılda yaşamış
Hipokrat bile; “Eşeğe binmeyin, sağlığınız için yayan yürüyün” demektedir.
Gerçekten çok uzak olmayan mesafeleri yürüyerek gitmek kişiye hem ekonomik kazanım sağlar, hem de toplum olarak bizler büyük faydalar görürüz.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla..