Tabip Odası Başkanı Dr.Ezer açıkladı
Şanlıurfa Tabip Odası Başkanı Bulut Ezer, 6 Şubat’taki afetin etkilerinin devam ettiği şu günlerde 14 Mart Tıp Haftasına üzüntüyle girdiklerini söyledi.
14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle Tabip Odasında önünde yapılan basın açıklamasına Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, TTB Merkez Üyeleri Doktor Adalet Çıbık ve Doktor Aydın Şirin de katıldı.
Hazırladıkları ‘ Deprem Değerlendirme Raporu’nun detaylarını paylaşan Şanlıurfa Tabip Odası Başkanı Bulut Ezer, deprem felaketi yüzünden Şanlıurfa’da görev yapan 4 sağlık emekçisi, Türkiye genelinde ise 102’si hekim 448 sağlık çalışanını ve on binlerce yurttaşı kaybettiklerini bildirdi.
Şanlıurfa Tabip Odası olarak TTB Merkez Konseyi üyeleriyle beraber yakınlarını kaybeden meslektaşlarına ziyaretlerde bulunduklarını vurgulayan Dr.Ezer, şunları kaydetti:
”Afetin etkileri; Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş başta olmak üzere 11 ilimizde devam etmekte olup, deprem bölgelerinde gönüllü hizmet vermeye giden meslektaşlarımızın değerlendirmelerinde, 5. haftayı geride bırakmamıza rağmen koordinasyonsuzluğun halen devam ettiği, en temel ihtiyaçların dahi, karşılanmasında sorunlar yaşandığı gözlemlenmiştir. Çevre Şehircilik Bakanlığı 16 Şubat 2023 itibari ile Şanlıurfa’da; Toplam 39 bin 557 binada hasar tespit çalışması yapmış, 466 binanın acil yıkılması gereken ağır hasarlı ve yıkık olduğu tespit etmiştir. 550 bina ise orta hasarlı olarak değerlendirilmiştir.
Edinilen bilgilere göre; Urfa‘da toplam 349 ölüm gerçekleşmiş olup 170’ini il dışından gelenler oluşturmuştur. 9702 kişi, depremden etkilenerek, yaralanmalarla, hastanelere başvurmuş olup, bunların 2305’i çevre illerden gelmiştir.
Yaşanan depremler sonrasında AFAD’ın verilerine göre 8.838 çadır kurulmuş birkaç yerde toplu barınma alanları meydana getirilmiştir. Toplu çadır alanları ile ilgili ilk dönemlerde yaptığımız değerlendirmelerde organizasyon eksikliklerinin yaşandığı, çadırların düzensiz ve mesafe kurallarına uyulmadan kurulduğu, temiz su ihtiyacı ve tuvalet ihtiyacının yeterli sağlanamadığı görülmüştür.
Ayrıca bu çadır alanlarının, sosyoekonomik konumlarından ötürü, bazı çadır alanlarının koşullarının daha iyi olduğu, bazılarında ise şartların çok daha kötü olduğu gözlemlenmiştir.
Şanlıurfa yereline ait raporda yerellerle ilgili sorunlar, Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü ve AFAD İl Müdürlüğü ile görüşülmüş, çözülmesi istenmiştir. Ayrıca çadır alanlarında oluşturulan geçici revirlerde çalışan meslektaşlarımızın talep ettikleri ekipmanlar karşılanmıştır. Hekim eksikliği olan yerlere sağlık müdürlüğünün talebi üzerine gönüllü meslektaşlarımız yönlendirilmiştir. Fakat birkaç kez talep etmemize rağmen Şanlıurfa İl Afet Koordinasyonuna dahil edilmedik.
21.02.2023 tarihinde yapılan saha gezisinde çadır alanlarının kapatıldığı, yurttaşların barınma amacıyla gençlik spor müdürlüğüne ve KYK’ya ait yurtlara taşındıkları bildirilmiştir. Enkaz kaldırma çalışmaları tarafımızca gezilmiş olup, çalışan işçilere ve görevlilere ffp2 maskeler dağıtılarak Asbest tehlikesi ve solunum yolları hastalıkları konusunda uyarılarda bulunulmuş, TTB’nin hazırladığı afişler, bu alanlara yakın yerlere asılmıştır.
Sağlık çalışanları, yaşanan depremler sonrasında depremzede olmalarına rağmen görevlerine devam etmiş, evlerine giremeyen sağlık çalışanlarına, güvenli barınma sağlanması konusunda herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Çevre şehircilik bakanlığı, ASM’lerin hasar durumunun kontrollerini bitirememiş olup profesyonel olmayan gözlerle Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan kontrollerde 3 ASM’nin ağır hasarlı olduğu aktarılmış, bunlardan ikisi çadırda hizmet verirken bir ASM konteynırda hizmet vermektedir.
Harran Devlet Hastanesi, ağır hasarlı olmasına rağmen, afetin ilk günlerinde sağlık çalışanları çalışmaya devam ettirilmiş, daha sonra yapılan itirazlar sonrasında tahliye edilmiştir. Hastanenin şu anda gençlik merkezinde faaliyetine devam ettiği aktarılmıştır. Son süreçte yeni yapılacak hastanenin, rantçı zihniyetle, bölge ihtiyaçları ve zemin etüdü çalışması yapılmadan, yeni kurulan Suruç Devlet hastanesi benzeri durumun yaşanması ihtimali bizleri kaygılandırmaktadır.
Şanlıurfa Tabip Odası olarak gönüllü üyelerimizle Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’ta sağlık alanında ve diğer temel ihtiyaçları karşılamak adına çalışmalar düzenledik. Depremin 3. Gününde Adıyaman 1 No’lu Aile Sağlığı merkezi bahçesine Çadır revir oluşturulmuş olup başvuranların birinci basamak sağlık hizmeti ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır.
Aşı depolarından Tetanos aşısı tedarik edilmiş, yaralanmalı hastalara aşılama ihtiyacı karşılanmıştır.
Ayrıca saha gezilerine katılan meslektaşlarımız, sağlık hizmetine ulaşmada sorun yaşayan yurttaşlarımıza sağlık hizmeti ulaştırmış, bölgenin ihtiyaçlarını değerlendirerek, gerekli birimlere iletmiştir.
Afetin ilk gününde itibaren kendileri de depremzede olmalarına rağmen çalışmaya devam eden sağlık emekçilerinin hakları gözetilmelidir.
En çok etkilenen 3 İl’de sağlık çalışanları maaş kesintileri olmadan ücretli izne ayrılmaları sağlanıp, diğer illerden gönüllülerden olacak şekilde görevlendirmeler ile sağlık hizmetinin devamlılığı sağlanmalıdır. Son dönemde yapılan zorunlu resen görevlendirmeler doğru bir yöntem değildir.
Görevlendirmesi yapılan sağlık çalışanlarının gittikleri yerlerde barınma ve temel ihtiyaçlarının karşılanması elzemdir. Afet bölgelerinde hastanelerde ve ASM’lerde çalışan meslektaşlarımızın destek teşvik ödemeleri tavandan olacak şekilde yapılmalıdır.
Depremden etkilenen asistan hekimlerin birer depremzede ve aynı zamanda uzmanlık öğrencisi oldukları unutulmamalıdır.
Depremden sonra 1 ayı aşkın süre geçmiş olup ilk günden şu ana kadar asistan hekimler, kesintisiz sağlık hizmeti sunmaya devam etmektedir. Deprem bölgelerinde birçok üniversite ve EAH eğitim verebilecek nitelikte değildir.
Bu durum gerek MK gerekse Asistan hekim kolu üzerinden defalarca sağlık bakanlığı ve TUK’a iletilmiştir.
Asistan hekim arkadaşlarımıza bir an önce süresiz geçiş hakkı tanınması gerektiğini bir kez daha buradan dile getiriyoruz.
Tıp fakülteleri kullanılmaz hale gelen şehirlerimizdeki Tıp öğrencilerinin eğitimlerinin devam etmesi için nakillerinin başka illere acilen yapılması gerekmektedir.
Bir deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeği unutulmadan yeni inşa sürecinde sağlık kurumlarımızın depreme dayanıklı, ASM’lerin bina altlarında olmadan kamu alanlarında olacak şekilde kurulması gereklidir.”