Konuk Yazar
14 Temmuz 2012
Ölüm, ne kadar uzaktır bilinmez ama kendi adıma artık ölsem de gam yemem.
Bilenler bilir ki, siz işinizi seviyorsanız ve layıkıyla yapıyorsanız birilerine yaranmak için çaba göstermenize gerek yoktur. Biz biliriz ki rızkımız ancak Allahtan gelir.
Ama yıllar sonra birileri, tiyatronun bu memlekette profesyonel anlamda yapılabilmesi için ortam ve olanak sunmuşsa onu da takdirle yâd etmek boynumuzun borcudur. Bu Sayın Dr.Ahmet Eşref Fakıbaba olur veya başkası fark etmez.
Belediye şehir tiyatrosunda çalışmamız, sayın başkanın sanat adına yaptıklarını yazmaya engel değildir sanırım.
Kaldı ki kim, bu memlekette sanatın hangi dalı olursa olsun kim bir taş koymuşsa ona da minnet borcumuz vardır, onu da takdir ederiz, kim neye yorarsa yorsun.
Belediye şehir tiyatrosundaki oyuncuların profesyonel olmadıklarını sorgulayanlar profesyonel tiyatro oyuncuları bu memlekette dekorsuz kostümsüz ışıksız oyun oynarken neredeydiler? Niçin onları buradaki insanları basite alıp böyle oyun oynadıklarını sorgulamadılar?
Bu çocuklar bizim, sizin, hepimizin gelin onları yüreklendirelim.
Kaldı ki belediye şehir tiyatrolarının amacı: Profesyonel oyuncularla aktivite yapmak değildir. Onlar devlet veya özel tiyatroların görevidir.
Belediye şehir tiyatrolarının amacı: Yetenekli gençlere ortam sunmak onları gerekli eğitimden geçirerek sahneye hazırlamak bu eğitim sonucu yetenekli gençleri bünyesine alarak halka oyunlar sahneye koymaktır.
Şanlıurfa Belediyesi şehir tiyatrosu sanırım bunu fazlasıyla yapıyor. Daha düne kadar yeteneklerinden bi haber çocuklarımız bu gün, birer, birer konservatuar sınavlarını kazanıyor.
Yıllar yılı hep bizden birileri bir şeyler yapmaya kalkınca; armudun sapı, üzümün çöpü oldu! Yaptıklarına ya bardağın boş tarafından baktık ya da bir kulp taktık.
Dışarıdan gelen bir tiyatro sanatçısı yetmiş üç sayfalık ve yetmiş dört karakterin canlandırılmasını gerektiren iki saat kırk beş dakikalık oyunu sunsaydı ,yirmi dört puntoluk manşetlerden düşmezdi,ama bunu bir Urfa’lı yapınca…?
Belki üslubum birilerini tenvir etmeyebilir, belki yazdıklarım çarpık, çurpuk olabilir bu işin ustalarından af diliyor eksikliğimi kabul ediyorum. Ben her yerde “kalfa olacağıma bir yerde usta olmayı denedim “ bu yüzden kalfa olduğum yerde ustalara eyvallah..
Ama usta olduğum yere de hakkımla geldim. Yaranarak değil. Olduğum yerde bulunmanın nedeninin para olmadığını herkes bilir. Parayı etrafıma topladığım birkaç gençle okulları dolaşarak fazlasıyla bulabilirdim. Bu hem eğitimciliğime hem de ilkelerime tersti.
Ben mükâfatımı: Cumartesi günleri boyacı sandığını bir tafra koyarak ekmek kavgasını unutup, tiyatro keyfini yaşayan yavruların gözlerindeki ışıktan fazlasıyla alıyorum
Elleri boyalı ürkek ve kendine güvenini kaybetmiş yavrularımızın, oyuncularımız tarafından birlikte oynamak için sahneye davet edildiklerinde yaptıkları hünerleri görseniz. Sizde önce sanatın bu memlekete neler kazandıracağına inanırdınız.
Bu yüzden önce sanat diyorum, önce gençler diyorum ve onların aralarında olmaktan büyük bir onur duyuyorum. Orada yetenekli gençlerle bir şeyler üretmenin keyfi hiçbir maddiyatla ölçülemez.(Kaldı ki emeğimin karşılığını alıyorum )
Bir kahve köşesinde pineklemek veya bir köşeye çekilmek bana göre değil. Sağ olduğum sürece onlarla birlikte olacağım
Ne kadar yavrumuzu kafeterya köşelerinden kurtarıp sanata kazandırabilirsem inanıyorum ki, ölünce Fatiha verenim o kadar çoğalacak.
Bütün yetenekli gençleri bizimle birlikte olmaya davet ediyorum.
Sonbaharda başlayacak yeni sezonda yine Şair Nabi Kültür Merkezini dolduracak oyunlarla halkımızın karşısında olacağız.
Belki maddiyat olarak hiçbir şey kazanamayabilirim, ama gençleri tiyatroya kazandırmak ve onların gönüllerini kazanmak her şeye değer..