Cüneyt Gökçe
12 Temmuz 2012
İnsan, sosyal bir varlık olma hasebiyle hemcinsleriyle birlikte yaşama ve bunun kurallarına uyma durumundadır.
Başka bir ifadeyle; insanoğlu, sonsuz ve sınırsız bir özgürlüğe sahip olmadığını bilmek mecburiyetindedir. Kendisine ve başkasına zarar verme hürriyetine sahip olmadığını bilmesi gereken insan, beraber yaşama prensiplerini uygulamak zorundadır.
Bazen; apartmanın giriş kapısına, otobüs durağına ya da caddenin tam ortasına park eden lüks bir araba görürsünüz. Veya, aynı sokağın içerisinde başka araçların, hatta insanların geçmesini engelleyecek şekilde karşılıklı park ettiğine şahit olursunuz.
Oysa apartmanın ana kapısı, oturanlar veya misafirliğe gelenler için rahat geçilmesi gereken bir noktadır ve umumun malıdır.
Otobüs durağı da toplu ulaşım araçlarını kullanan insanların beklediği çok önemli mekânlardır. Buraların temiz tutulması, yıpratılmaması ve boş bırakılması gerekir. Oraya park edilmeyecek ki, hem toplu halde insan taşıyan otobüs rahat yanaşsın. İnsanlar da rahat binsin ya da insin.
Cadde ise hem araçların hem de insanların kullandığı çok önemli noktalardır. Bunların işgali trafiği kilitlediği gibi; insanlar için zaman kaybına ve sağlıklarının bozulmasına neden olur. Sinirlerin gerilmesi ve insanların birbirlerine bağırıp çağırması ise işin cabası.
Durağı ve caddeyi işgal edenin mesajını şöyle anlamak gerekir:
1-Bu âlemin kralı benim… Altımda bu araba olduktan sonra istediğim yere park ederim.
2-Dünyanın en akıllı ve zeki insanı benim ki, bu imkânlara sahip olmuşum.
3-Bu dünya sadece benim rahatım için dizayn edilmiş; her şeyden ve herkesten önce kendi rahatımı sağlamak, kendi konforumu temin etmek ve hayatımı yaşamak durumundayım.
4-Bu lüks araba için “park yasağı” olamaz. Bu araba her zaman ve her yerde park edebilir. Hatta bu araba için “kırmızı ışık” kısıtlaması da olamaz.
5-Önemli olan benim, işimi rahat görmem ve sıkıntı ile karşılaşmamamdır. Bu uğurda başka insan, hayvan ya da varlıkların zarar görmesi çok da önemli değildir.
6-Başkalarının işlerine geç gitmesi, benim şanlı arabam yüzünden toplu taşıma araçlarının duraklarına yanaşamaması, insanların bu araçlara zor binmesi çok da önemli değildir. Onlar da birer araba alsınlar ve can sıkıcı toplu taşıma araçlarına binmesinler.
7-Trafik, benim yüzümden birkaç saat tıkanmışsa kıyamet mi kopar yani? Hem niye benim yüzünden olsun ki; başka caddeleri kullansınlar, insanlar durağın birkaç metre ilerisinde dursunlar; ne olmuş yani?
8-Misafirler de tam gelecek saat bulmuşlar; birkaç saat önce gelselerdi ya?
9-Sokakta karşılıklı park yaptıysak kime ne! İnsanlar ve araçlar bizim sokağı kullanmasınlar!
Evet, bu ve benzeri yorumlar, bu tür yaklaşım sahiplerinin ruh halini ve düşüncesini yansıtan fikirlerdir. Bütün bu fikirler, kendini merkeze koyan ve sadece kendisini düşünen insanların yaklaşımlarıdır.
Bu yaklaşımlar, beraber yaşama ve karşılıklı saygı içerisinde olma prensiplerine aykırıdır.
İnsanlar, karşılıklı hürmet ve muhabbet içerisinde olma zorunda olduklarını unutmamalıdır.