Köşe Yazısı

PANOLAR VE KALDIRIMLAR

Ticaret lisesinde okuduğumuz yıllarda ticarete canlılık getirdiğine dair hepimizin dilinde sık sık tekrarlanan bir slogan vardı. “Reklâm ticaretin ruhudur” diye. O zaman Urfa’da bu ruh pek yoktu. Öğretmenlerimiz reklâm konusunda hep büyük illeri örnek gösterirlerdi.

Kimi zaman bazı mağaza tabela ve afişleri de bize azda olsa birer örnek teşkil ederdi. Radyoyu biliyorduk ama televizyon bilmediğimiz, tanımadığımız sihirli bir kutuydu. Batı illerinde yeni yeni gelişmekteydi.

Yazılı basın ve radyolarla reklâmları duyuyor yeni gelişmelerden haberdar oluyorduk. Zaman zaman reklâm olsun diye el ilanları ile bazı eşya ve yerlerin reklâmları yapılırdı.  Bu günkü gibi çeşitli reklâm panoları billboardlar( ilan tahtası) olmadığı gibi caddeler ve kaldırımlarda işgal altında değildi.  Bir iki bez afiş olurdu ve insanlarda bunlara gereken ilgiyi gösterirlerdi.
 Artık insanımız ticarete ruh kazandırmanın yararına inanmış olacaklar ki insanların dikkatini çekmek için panolar, billboardlar nerde ise caddelerin üstüne dikilecek duruma gelmiş. Artık reklâm cadde ve duvarların rengi gibi. 

Bunlar gerekli mi? Evet. Ama uygun ve kimseye zarar vermeyecek, kimseyi rahatsız etmeyecek yerler olmalı. Sırf pazara kazanılsın diye bazı şeyleri risk etmenin bir anlamı yok sanırım.  

Kaldırımlarımızın darlığını kısmen de olsa bugün atmış durumdayız. Artık yayalar insan olma değerine erişmişler. Ancak esnafımız kaldırımı veya boş alanları kendi malı gibi kullanmaya devam etmesi hala işkâlcı, bedava mal edinme zihniyetimizin devam etmesi elbette sıkıntı veriyor.

Çöp kutuları şehrin temizliğinin simgesi ancak kaldırım kenarındaki seyyar satıcıları, dikkat çekmek için bırakılan reklâm kutularını da hesaplarsanız kaldırım diye bir şey kalmıyor. İnsanlar bu yoğun trafikte yollarda yürümeye mecbur olmaktadır.

Sosyal bir olgu olan, şehirciliğin gerekliliği olan reklâmcılığın büyük bir öneme haiz olduğunu bilmede yarar var. Bu nedenle reklâmcılığı geniş alanlara taşımak gerekir. Belli gün ve haftalar içinde asılan bezleri insanların yoğun olarak yaya geçtiği geniş alanların duvarlarına asılmasında fayda vardır.

Ticari işletmelerin tanıtılması da en iyi referansı reklâmdır. Bir malın, bir eşyanın satılmasını ve alınmasını gerçekleştirmek bizlerinde alım gücümüz ve talebimiz doğrultusunda ihtiyaçları tamamlamak ve yararlanmak gerçeğini kabul ediyoruz.

Ticaretin bir rekabet olduğunu bu rekabetin tüketiciye daha ucuz mal sağlamaya yönelik olduğunu bilmeyen yok sanırım.

Sırf bir gelir elde etmek için daracık kaldırımları işgal edildiği gibi kırılıp döküldüğünü bunları tekrar yapılması için eminim o reklam parasından fazla masraf yapılmaktadır.

Tüm bunların yanında -sağ olsunlar- kaldırımlarımıza yakışan göz estetiğimizi düzenleyen camdan otobüs durakları yapıldı. Bazı kesimlerde kaldırımlarımız dar olduğu için ne otobüs duraklarının ne önünden geçebiliyoruz ne arkasından. Bunların kaldırımlarımıza uygun şekilde yapılsaydı daha güzel olacağı kanısındayım. Eğer sırf reklâm panosu olsun diye kullanılıyorsa daraltılan kaldırımlara yazık.

1.094 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazısı

PANOLAR VE KALDIRIMLAR

Mahmut Çepoğlu

Mahmut Çepoğlu

Tüm Yazıları Gör

Ticaret lisesinde okuduğumuz yıllarda ticarete canlılık getirdiğine dair hepimizin dilinde sık sık tekrarlanan bir slogan vardı. “Reklâm ticaretin ruhudur” diye. O zaman Urfa’da bu ruh pek yoktu. Öğretmenlerimiz reklâm konusunda hep büyük illeri örnek gösterirlerdi. Kimi zaman bazı mağaza tabela ve afişleri de bize azda olsa birer örnek teşkil ederdi. Radyoyu biliyorduk ama televizyon bilmediğimiz, tanımadığımız sihirli bir kutuydu. Batı illerinde yeni yeni gelişmekteydi.
 Yazılı basın ve radyolarla reklâmları duyuyor yeni gelişmelerden haberdar oluyorduk. Zaman zaman reklâm olsun diye el ilanları ile bazı eşya ve yerlerin reklâmları yapılırdı.  Bu günkü gibi çeşitli reklâm panoları billboardlar( ilan tahtası) olmadığı gibi caddeler ve kaldırımlarda işgal altında değildi.  Bir iki bez afiş olurdu ve insanlarda bunlara gereken ilgiyi gösterirlerdi.
 Artık insanımız ticarete ruh kazandırmanın yararına inanmış olacaklar ki insanların dikkatini çekmek için panolar, billboardlar nerde ise caddelerin üstüne dikilecek duruma gelmiş. Artık reklâm cadde ve duvarların rengi gibi.  Kaldırımlar, refüjler,  kocaman reklâm panoları dar olan kaldırımları geçilmez duruma koymuş.  Yürümeyi ve görüntüyü bozduğu gibi yollarda karşıdan karşıya geçerken büyük tehlikelere, yayalar gibi sürücülerde maruz kaldığına inanıyorum. Bunlar gerekli mi? Evet. Ama uygun ve kimseye zarar vermeyecek, kimseyi rahatsız etmeyecek yerler olmalı. Sırf pazara kazanılsın diye bazı şeyleri risk etmenin bir anlamı yok sanırım.  
 Kaldırımlarımızın darlığını kısmen de olsa bugün atmış durumdayız. Artık yayalar insan olma değerine erişmişler. Ancak esnafımız kaldırımı veya boş alanları kendi malı gibi kullanmaya devam etmesi hala işkâlcı, bedava mal edinme zihniyetimizin devam etmesi elbette sıkıntı veriyor. Çöp kutuları şehrin temizliğinin simgesi ancak kaldırım kenarındaki seyyar satıcıları, dikkat çekmek için bırakılan reklâm kutularını da hesaplarsanız kaldırım diye bir şey kalmıyor. ınsanlar bu yoğun trafikte yollarda yürümeye mecbur olmaktadır.
 Sosyal bir olgu olan, şehirciliğin gerekliliği olan reklâmcılığın büyük bir öneme haiz olduğunu bilmede yarar var. Bu nedenle reklâmcılığı geniş alanlara taşımak gerekir. Belli gün ve haftalar içinde asılan bezleri insanların yoğun olarak yaya geçtiği geniş alanların duvarlarına asılmasında fayda vardır.
Ticari işletmelerin tanıtılması da en iyi referansı reklâmdır. Bir malın, bir eşyanın satılmasını ve alınmasını gerçekleştirmek bizlerinde alım gücümüz ve talebimiz doğrultusunda ihtiyaçları tamamlamak ve yararlanmak gerçeğini kabul ediyoruz. Ticaretin bir rekabet olduğunu bu rekabetin tüketiciye daha ucuz mal sağlamaya yönelik olduğunu bilmeyen yok sanırım.
 Bu gün televizyon ve görsel basınla birlikte çeşitli iletişim yoluyla yapılan reklâmcılık yanında şehrin orta yerindeki bu cam panolar, levhaların sıkıntısını fazlasıyla yaşamaktayız. ılgilisi hangi levhanın nereye asılacağını veya dikileceğini bana göre halka sormalı. Bu insana değer vermedir. Küçük bir anketle bu halledilebilir. Ama kendi kazancımız için insan haklarının bir parçası olan kaldırımda yürümenin tadına varamıyoruz. Sırf bir gelir elde etmek için daracık kaldırımları işgal edildiği gibi kırılıp döküldüğünü bunları tekrar yapılması için eminim o reklam parasından fazla masraf yapılmaktadır.
 Tüm bunların yanında -sağ olsunlar- kaldırımlarımıza yakışan göz estetiğimizi düzenleyen camdan otobüs durakları yapıldı. Kaldırımlarımız dar olduğu için ne otobüs duraklarının ne önünden geçebiliyoruz ne arkasından. Bunların kaldırımlarımıza uygun şekilde yapılsaydı daha güzel olacağı kanısındayım. Eğer sırf reklâm panosu olsun diye kullanılıyorsa daraltılan kaldırımlara yazık.
 Günümüzde artık bir sektöre olan reklâmcılıkla iç içe yaşamak zorunda olduğumuzu kabul ediyorum. Reklâmlara standart ve uygulamaları kaldırım ve yollara göre yapmaya çalışmalıyız.  Reklâmın önemi ve işlevini artırmak için kaldırım ve caddeleri işgal etmek değildir. Çevre kirliliğine sebep olunmamalıdır. Reklâm ticarete canlılık verdiğini, rekabet gücünü arttırdığı kanıtlanmış durumda.       
                 Belediyemizin kaldırımlara bir el atarak fazlalık olarak duran şeylerin temizlenmesinde üstün bir çaba sarf ettiği meydanda ancak bu panoların katkıları ile verdiği sıkıntı karşılaştırılmalı onları güzellik çerçevesinde şekillenmesine önem verilmelidir. Temiz bakımlı bir Urfa için hep beraber güzel günlere…

291 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir