Ömer Elçi
18 Mayıs 2012
Geçmiş yıllarda devlet memuru statüsündekilere herhangi bir şekilde hakaret edenler adli yönden ceza alırken; cezadan daha fazla cezayı çevresi verir o kişiyi dışladıkları gibi ”eşeklik etmiş vs” dermiş…
Geçmişte Türkiye genelinde okuma oranı düşüktü, olmaması gereken davranışları gerçekleştirenlere “cahil, okumamış” denirdi ama son yıllarda okumuş sayısının yükselmesiyle okumuş cahillerimizin de yaptıklarının fazlalaşmasının sosyologlarca iyice irdelenmesi gerekiyor…
Hükümetlerin süreçlerde eğitimde, sağlıkta, hukukta, iş yaşamında, siyasette, toplumsal yaşamda popülist programları ister istemez ;” bana ne, sana ne; “sarı öküzü verin sizlere karışmam”,” sıra bana gelmez” düşünümü; benliğin salatalaşması, demokratik hakların herkesçe farklı yorumlanması, ahlaki çöküntü, devlet gereğini yapmıyor, vb düşüncelerin toplumda yaygınlaşmasıyla densiz, terbiyesiz, düşüncesiz sayısında artış…
Yaz-boz eğitimin eğitimsizliği, paralılığın oluşturabildiği densizlik, çevrem geniş terbiyesizliği ve sıralanacak daha nice düşüncesizliği yaşamın normali sayanlar kadını, basın mensubunu, öğretmeni, mühendisi, doktoru dövmeyi, öldürmeyi doğal sayıyorsa vay ki vay.
*
Son aylarda Türkiye genelinde öğretmenlere, doktorlara yönelik saldırılarda artış söz konusuyken öğrenci, öğrenci velisi; hasta, hasta yakını haklı görüşünün yaygınlaştırılmaya çalışılması zaten dibe vurmuş eğitim-öğretimi; nice sorunu halı altına süpürülen sağlığı da ister istemez dibe vurdurur…
En az 15 yıl oku öğretmen ol, uzmanlıkla 21-22 oku doktor ol sonrasında eğitim-öğretim için çırpındıkların; ”Allah’tan sonra bir umudumuzda sensin” diyen hasta yakınları tarafından hakarete uğra, dövül, yaşamdan ol…
“Geç intikal edebilen 112 görevlilerine saldırdılar”,”hastaneyi birbirine katıp sağlıkçıları dövdüler”,”doktoru vurdular” gibi haberleri artık olağan görüyoruz. Bazıları “kim bilir ne halt ettiler” derken rahatsızlık nedeniyle sağlık kurumlarına gidenlerin, yakınlarının haltlarını söylememeleri ayrı halt…
Sağlık kademesindekiler, doktorlar dert küpü olmuşken ”Alo doktor şikâyet hattı” oluşumunu benliğine kullananların densizliğine rağmen Hipokrat yeminine bağlılıktan ödün vermeyenler…
Ambulansa yol açmayız, filancanın kullandığını duyduğumuz veya falanca doktorun yazmış olduğu aynı ilacı doktorun yazmasını isteriz, başkasının sağlık belgesiyle muayene olmak isteriz, sağlıkçıdan daha fazla sağlık bilgisine sahip olduğumuzu iddia ederiz, sıramızı beklemeyiz, ziyaret saatini keyfiyet saatine dönüştürürken sağlık emekçileri paspas…
Öğretmenin tüm çabası başarılı öğrenci, doktorun, sağlık kademesindekilerin tüm çabası sağlığına kavuşan hastanın yaşama gülümsemeyi sürdürmesi…
Küfür, dayak, yaralanma veya Allah göstermesin ölüm birkaç günlük tartışmayla unutulurken; başka yerde bir başka saçmalık.
Doktorluk, öğretmenlik mesleğinin özü insanı yaşama gülümsetmek ama gülümsetmek istediklerinin bazılarının dar görüşlülüğü mutlulukla gülümsemesi gerekenleri mutsuzlaştırıp, umutsuzlaştırıyorsa toplumun tüm kesimlerinin oluşumları daha mantıklıca irdelemesi önem arz etmekte.
Öğretmenlere, doktorlara “Kendimi kaybettim, pişmanım” deme pişkinliğine toplum kesimlerinin suskunluğu eğitimi de, sağlığı da, diğer tüm alanları da kangrenleştirebilir.
Medyanın, sivil toplum kuruluşlarının, bakanlıkların eğitim ve sağlıkta yaşanan olumsuzluklara objektif yaklaşımı olası olumsuzlukları yok edemez ama daha aza indirgeyebilir.
Urfa’nın eğitime, sağlığa ihtiyacı her geçen gün artarken, Urfa’ya çekincelerle gelenlere bencilliğimiz uğruna olumsuzluklar yaşatırsak Urfa’da zorunlu hizmetini tamamlayanlar aynı gün Urfa’yı terk eder.
Nüfussal, ekonomik alanda hızla büyüyen Urfa eğimcilerine, sağlıkçılarına ve diğer alanlarda hizmet edenlere olabilecek olumsuzlukların özeleştirini yaptığında daha bir büyür…
Büyümek de bizden, küçülmek de bizden…