Ceylan Pala Karadağ
7 Ocak 2012
Kısa bir süre önce, hukuk davalarında izlenecek yolları, yargılama usullerine ilişkin esasları belirleyen temel kanunlarımızdan biri olan, eski adıyla “Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu” değişerek “Hukuk Muhakemeleri Kanunu” adını aldı. Kanunun sadece adı değil, pek tabii içeriğinde de pek çok değişiklik oldu. Teknik ayrıntılarla kafa karıştırmayacağım ancak bilinmesi gereken bazı can alıcı noktalar var.
Bunlardan vatandaşları en çok ilgilendiren; dava masraflarının gider avansı şeklinde önceden peşin olarak mahkemeye yatırılması olsa gerek. Öyle ya eskiden bir dava açılırken sadece tebligat ve açılış harçları ödenirdi, davanın gidişatına göre de çıkacak( bilirkişi, tanık, keşif vs) masraflar peyder pey zamanı geldikçe mahkeme veznesine yatırılırdı. Oysa şimdi tanık başına ücretten tutun hesaba katılacak olası tüm masraflar önceden davacıdan tahsil ediliyor. Tabii bu da uygulama da birtakım sıkıntılar yaratıyor. Her ne kadar kimi Akademisyenler durumu olmayanlar için adli müzaheret ( yani dava masraflarını ödeyemecek durumda olanlardan şimdilik masraf alınmaması) talebinde bulunulabileceğini bildirseler de bu her açılan dava için mümkün olmuyor, bir kere bunun da şartlarını haiz olmak gerekiyor(fakirlik belgesi, üzerinde kayıtlı malvarlığı bulunmaması vs). Davacı avansı eksik yatırırsa mahkeme iki haftalık kesin süre verecek ve mahkemenin davaya devam etmesi için bu süre içinde avans eksiği giderilecek. Ya da tam tersi olarak, davacı gider avansını fazla yatırırsa, yani dava sonunda parası artarsa mahkeme aynı şekilde bu parayı davacıya geri ödeyecek.
Bir diğer göze çarpan değişiklik Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevlerinin belirlenmesindeki dava konusunun para cinsinden değeri ayrımının ortadan kalkmasıdır. Yeni düzenlemeye göre artık miktarı ne olursa olsun, malvarlığına ilişkin davalarla, şahıs davalarına ilişkin davalarda, aksine bir hüküm bulunmadıkça, görev Asliye Hukuk Mahkemelerinindir. Yine ortaklığın giderilmesi davaları, kira davaları ve zilyetliğe ilişkin davalar ve çekişmesiz yargı işleri Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülmeye devam edecektir.
idari davalara ilişkin de yeni bir düzenleme getiriyor kanun. Her türlü idari eylem veya işlemin neden olduğu, yani idarenin kusurlu olduğu sebeplerle meydana gelen ölüm veya vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ilişkin maddi-manevi tazminat davalarına da artık Asliye Hukuk mahkemelerinde bakılacaktır. Kanımca, idari sebeple bile olsa bu tür tazminat davalarında hukuki yorumları, davanın çözümlemesini hukuk hakimlerinin yapması çok yerinde bir düzenlemedir.
Artık hemen dava açar açmaz duruşma günü vermek gibi bir durumda kalmadı. Önce dilekçeler aşaması var. İlk etapta çekişmeli davalarda taraflar bir bir eteklerindeki taşları dökecekler, birbirlerine karşılıklı cevaplarını verecekler ve hatta delillerini sunacaklar, daha sonra dosya tekemmül etmiş bir şekilde hâkimin önüne gelecek ve hâkim tıpkı idari davalarda olduğu gibi bir ön inceleme yapacaktır. Bu iş yükü altında dosyaları okumaya bile fırsat bulamayan hâkimlerin dosyayı daha ilk etaptan okumalarını sağlayacak bir uygulamadır. Eskiden dilekçeler aşamasıyla duruşmalar bir arada yürürdü ve her ne kadar kanuni süreler de olsa her bir cevap için bir sonraki celseye kadar teamülen beklenirdi. Şimdi hedeflenen ise duruşma safhasının çok sürmemesi, birkaç duruşmada dosyanın karara bağlanmasıdır. Açıkçası ülkemizdeki mahkemelerin bu kadar iş yükü varken, zaman konusunda bu hükmün çok işleyebileceğini düşünmeyenlerdenim. Duruşma sayısı az olsa bile her bir duruşma zaten ortalama 3 ay sonrasına ertelenmiyor mu?
Bir diğer yeni düzenleme ise itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf mahkemelerinin kurulacak olmasıdır.
Özetle 6100 sayılı yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunumuz burada hepsinden bahsetmemim mümkün olmadığı çok sayıda yenilikler getirmiştir. Temennim biraz olsun bu kanunla da hedeflendiği gibi hukuk mahkemelerimizin iş yükünün azalması, hem vatandaşların hem avukatların hem de hâkimlerin zaman israfına uğramamaları yönünde. Bilindiği gibi geç işleyen adalet, adalet değildir! Saygılarımla.