Remzi Mızrah
9 Ekim 2011
Aslında binlerce yıldır yanı başımızda duruyorlar ama pek dikkatimizi çekmiyorlar. Şehrin en cazip yeri olan Balıklıgöl ve Urfa kalesinin oturduğu Damlacık Dağı, onun arkasındaki Topdağı bu mağaralardan yüzlercesini bağrında taşıyor taa Akabeye kadar.
Kısacası Urfa mağaralar açısından zengin bir il.
Mağara sayısı olarak 340-360 gibi bir rakam telaffuz edilmekte.
Coğrafik bir obje olarak mağara, “Toprak yüzeyine açılan, insan ya da hayvanların barınak olarak da kullanabildikleri doğal ya da yapay çukur” olarak tanımlanmıştır. Ama Urfa için mağaralar, bu tanımdan daha fazlasını ifade ederler.
Hz İbrahim bir mağarada doğmuş, Hz.Eyüp büyük imtihanının önemli bir kısmını bir mağarada vermiştir. Kanlı Mağara adlı bir efsane yıllardır Urfa’da anlatılagelmektedir.
Bilmeyenlere o efsaneyi bir kez daha hatırlatmak istiyorum; ‘Eskiden Urfa sıra gecelerini renklendiren motiflerden biri de bahse girmekmiş, ortaya bir de ödül konulurmuş.
Yine bir sıra gecesinde, gecenin ilerleyen saatlerinde gençler kendi aralarında bahse girmişler. Şehrin yerinin dışında kalan, gündüz bile karanlık iken içi görünmeyen mağaralara, geceleri kimse girmeye, hatta burdan geçmeye cesaret edemezmiş. Sıra gecesinde oturan gençler birbirlerinin cesaretini ölçmek için şehrin dışında ve dağların içinde yer alan mağaralara kim girebilir diye bahse tutuşmuşlar. İçlerinden biri kendine güvenerek, ben istediğiniz mağaraya giderim demiş, iddiaya göre şehrin dışında ve şimdiye kadar kimsenin gündüz bile giremediği bir mağaraya gidip, kazık çakıp gelecekmiş,
İddiaya tutuşan genç kalkıp gitmiş. Büyük bir cesaretle mağaraya girmiş. Urfa’da erkekler eskiden beyaz kumaştan oluşan zubun (fistan) giyerlermiş. Cebur genç, mağaranın içine girmiş, yanında getirdi tahta-dan kazığı oturup yere çakmaya başlamış. Karanlıktan dolayı sağını-solunu göremediğinden fıstanı da kazıkla birlikte çakmış. Işini bitirip, kalkmak istediğinde fistanı kazıkla birlikte yere çakıldığında kalkamamış. Kendisini cinler, periler tutuyor sanarak sağa-sola çırpınmış durmuş. Mağaranın duvarına kafasını vurmuş. Oracıkta yaşamını yitirmiş.
Sabaha doğru gencin gelkediğini gören arkadaşları merak edip mağaraya gitmişler. Bakmışlar ki arkadaşları yerde kanlar içinde cansız yatıyor. Fistanını da kazıkla birlikte yere çakılmış. Mağaranın duvarlarına ellerini can havliyle sürdüğünden ellerinden kan izleri duvarlara çıkmış. Böylece o mağaranın adı “Kanlı mağara” kalmış…
*
Urfa’nın mağaraları görsel zenginlik, doğal oluşum ve sağlık turizmi açısından pek özellik taşımasalar da inanç ve kültür turizmi açısından yıllardır biliniyor.
Son yıllarda şehrin en önemli turizm merkezlerinden olan Balıklıgöl’de bu mağaralardan ikisi özel şahısların girişimiyle “Mağara Turizmi” mantığıyla kafeterya ve lokantaya çevrildi. El Ruha Otelinde bulunan iki doğal mağara sıra geceleri etkinlikleri için kullanılıyor.
Şunu belirtmekte fayda var; Mağaraların ön etüdleri yapılarak turizm amaçlı kullanıma elverişli olup olmadığı, turizm hareketlerin yoğunlaştığı merkezlere olan konumu, ulaşım kolaylığı, ilginç morfolojik oluşumlara ve kültürel motiflere sahip olup olmadığı gibi noktaların dikkate alınması önem arz etmektedir.
Bundan hareketle de “Kanlı Mağara”nın ilk olarak ele alınması gerektiği kanaatindeyim.
Geleceği turizmde olan bir şehirde “Mağara Turizmi”nin iyi bir alternatif olduğu muhakkak.