Mehmet Göncü
6 Ağustos 2011
Gezegenimizdeki kıtalar arasında doğal kaynaklar bakımından en zengin olanı hiç kuşkusuz Afrika kıtasıdır.
Bu zenginlik çok boyutlu bir zenginliktir. Ancak sayılamayacak kadar çok olan maddi imkânlar kıta üzerinde yaşayanlara çeşitli sebeplere bağlı olarak mutluluk ve refah getirememektedir. Çünkü kıta, küresel emperyal, yani sömürgeci güçler tarafından acımasızca yüzyıllardan beri çeşitli yöntemlerle ve çeşitli boyutlarda sömürülmektedir.
Şöyle ki; yüzyıllardan beri bu kıtanın çok çeşitli zengin madenleri sömürülmüş ve hala sömürülmektedir. Keza; geniş ormanları tahrip edilmiş, batıdaki endüstri ve mobilya sektörü için kullanılmış ve hala kullanılmaktadır. İnsanları esir alınmış ve yüzyıllarca köle olarak kullanılmış ve esir pazarlarında satılmıştır.
Bu konuda daha bir çok olumsuz örnekler sayabiliriz. Ancak benim söylemek istediğim, günümüzdeki bazı Afrika ülkelerinin içinde bulunduğu acıklı durumla ilgilidir. Acıklı diyorum çünkü bu kıtanın şu an itibari ile 4 trilyon metreküp tatlı su rezervi var. Nil gibi nice bol su akıtan nehirleri var ama iyi organize olup, teknolojiyi kullanamadıkları için bu zengin su potansiyelinden istifade edemiyorlar.
Bu nedenle başta Somali olmak üzere Etopya ve Kenya gibi ülkeler yine gelişmiş ülkelerin sebep olduğu küresel ısınma nedeni ile yeterli yağış alamadıkları için kuraklık ve dolayısıyla kıtlık ve açlık yaşamaktadırlar.
Bu ülkelerde her gün binlerce insan özellikle çocuk ve yaşlılar gıdasızlık nedeniyle hasta olup açlıktan ölüyorlar. Bu insanlar 1 dolar bulup cibinlik alamadıkları için her gün binlercesini Malarya (Sıtma) hastalığına kurban veriyor. Bir yerde okumuştum; Sieroleone gibi bazı Afrika ülkelerinde yaşayanların sağlıklı ortalama ömür yaşı 29 olarak belirtiliyordu.
Afrika kıtasında hal böyle iken bakın gelişmiş ülkelerdeki insanlar doğal kaynakları nasıl çar-çur ediyorlar. İlmi araştırmalara göre, bu ülkeler mevcut ürettiklerinin bir buçuk katını tüketmektedirler. Yani bütün doğal kaynakların hemen hemen yarısına yakın bir kısmını israf etmektedirler.
Bu durumu çarpıcı bir örnekle şöyle açıklayabiliriz;
a) Gelişmiş ülkelerdeki yalnız 2 kentte bir gecede eğlence ve kumara harcanan para Afrika kıtasını uzun bir süre açlıktan kurtaracak durumdadır.
b) Keza gelişmiş ülkelerdeki güzellik salonlarında bir yılda harcanan para olan 160 milyar dolar ile Afrika’da hiç aç kalmaz.
c) Enerjide çok büyük miktarda batı tarafından israf edilerek kullanılmaktadır. 19 milyon batılının kullandığı enerji miktarı 500 milyon Afrikalınınkiyle eş değerdedir.
Özetle; adına dünya dediğimiz bu gezegende, kaynağı güneş olan tüm elde edilen gelirler ve nimetler maalesef eşit olarak paylaşılmamaktadır. Bana göre, dünyadaki bütün olumsuzlukların ana sebebi de budur.
“Halbuki bütün insanlık âlemi bir vücudun azaları durumundadır. Bu organlardan biri hastalanır ve sancılanırsa bütün vücut bundan rahatsız olur. Azap ve ızdırap çeker” diyen Sadi Şirazi’nin bu güzel şiiri Newyork’taki Birleşmiş Milletler duvarında yazılıdır.
Ancak bu gerçeğe rağmen, günümüzde Afrika kıtasında özellikle Somali, Etopya ve Kenya başta çocuklar ve yaşlılar olmak üzere günde binlerce insan hastalıktan ve açlıktan ölüyor.
E.. peki bu durumda biz ne yapıyoruz ve neler yapabiliriz.
Allah büyük devletimize ve aziz milletimize zeval vermesin. Uzun zamandan beri devletimizin çeşitli kurum ve kuruluşlarının ayrıca bazı sivil toplum kuruluşlarının Afrika’daki bu yoksul insan kardeşlerimize çeşitli yardımlar yaptıklarını duyuyor, okuyor ve seviniyorum.
Bu Ramazan ayında da tüm ülke çapında her evden bir fitrenin bu kardeşlerimize yollanması hususundaki Diyanet İşleri Başkanlığının başlattığı kampanyaya tüm Şanlıurfalıların da katılacağına gönülden inanıyorum.
Cenabı Allah (cc) bizi yüreğinde hürmet, şefkat, merhamet ve yardım duygusu taşıyan müminlerden eylesin.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…