Remzi Mızrah
7 Temmuz 2011
Atlas dergisinin Temmuz 2011 tarihli nüshasındaki yazıyı görünce acaba bu defa olacak mı? diye sormadan edemedim kendime.
,Sultantepe nihayet fark edildi dedim; heyecanıma eşlik eden coşkulu bir sevinçle.
Harran ovasındaki en büyük höyük nihayet kurtarılacaktı.
Şanlıurfa’nın tarihteki ilk tapınak kütüphanesini barındıran bu höyüğe 60 yıl aradan sonra tekrar yardım eli uzatıldı. Bu eli uzatanlar Ege Üniversitesi Arkeoloji bölümü öğretim üyelerinden Prof.Dr.Gülriz Kozbe başkanlığında bir arkeoloji ekibi.
Bu ekip, gelecek yıl başlatılacak olan kapsamlı kazıların ön hazırlığı olarak yüzey araştırması, manyetik gradyometre çalışmaları ve topoğrafik yerleşim tespiti çalışmalarını yaparak detaylı Sultantepe kazılarının ön hazırlığını yapmaya başladılar.
Bu çalışmalar bende herkesten daha fazla heyecan uyandırdı. Çünkü yaklaşık on yıldır her platformda her vakıf veya dernek toplantısında Sultantepe’yi gücüm yettiğince gündeme getirmeye çalıştım. Urfa’yla ilgili içinde yer aldığım yayın çalışmalarının tümünde* Sultan tepeye çok detaylı olmasa da yer vermeye çalıştım ve sonuçta Sultan tepenin kurtarılması ve tanıtılması konusunda önemli bir mesafenin alındığını görmüş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Sultantepe için bir umut ışığı artık var. En azından yılların verdiği tahribatın, zararın neresinden dönülse kardır mantığıyla kesintiye uğrayacağı bir aşamaya gelmiş durumdayız.
Sultantepe neden önemli?
Sultantepe Anadoludaki en büyük höyüklerden biri, Sultantepe Urfa’nın tarihteki ilk arşiv-kütüphanesinin bulunduğu yer.
Sultantepe ay tanrısı Sin’e ait bir tapınak kompleksini barındıran önemli bir inanç merkezi,
Sultantepe Gılgamış destanı, Yaratılış destanı, Nippurlu Yoksul Adam Masalı, Asur eponim tabletleri ve bir çok eğitim amaçlı kullanılan 600 den fazla pişmemiş kil tablet veren önemli bir tablet merkezi.
Sultantepe Kültür turizmi anlamında destinasyon geliştirmeye çalışan Urfa şehrinin Önemli bir turizm teması olmaya aday bir kültürel miras.
Sultantepede ilk çalışmalar, 1951-52 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı ve İngiliz Arkeoloji Enstitüsü işbirliğiyle Seton LLOYD ve Nuri GöKçE tarafından gerçekleştirilmiştir. O dönemki çalışmalarda, Helenistik ve Roma dönemi kalıntılarının yanında Geç Asur dönemine tarihlenen bir yerleşiminde izine rastlanmıştır. Bu yerleşimde mimari yapıların yanında bir tablet arşivi de bulunmuştur. Tabletlerin bir kısmı1951 yılında kalanı da 1952 yılında çıkarılmıştır. O dönemki kazılarda Ay tanrısı “Sin” simgeli taş bir stelde bulunmuştur. 1952 yılında Urfa’da müze bulunmadığından buluntular “Ankara Anadolu Medeniyetleri” müzesine gönderilmiştir.
Bugün gerçekleştirilecek bu kazı çalışmalarıyla birlikte bir konuyu daha gündeme taşımak ve bu anlamda çalışmak gerektiğine inanıyorum. 1952 yılında Ankara’ya götürülen ve halen Anadolu medeniyetleri Müzesinin deposunda bekletilen Sultantepe buluntularının tekrar Urfaya getirilmesi konusu.
Bu anlamda adı bende saklı bir milletvekilinden bir dernek toplantısında yardımcı olacağı konusunda söz aldım. Zamanı geldiğinde bu milletvekilimize verdiği söz hakkında bir hatırlatmada bulunacağız.
Sultantepe tabletlerin yuvaya dönmesi hem Urfa’nın ilkçağ tarihi açısından hem de turizmde yeni bir tema kazanma açısından çok önemli olacaktır..
Gözümüz kulağımız Sultantepede. Kazının başlamısını büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz.
Umarız bir sorun çıkmaz….