İbrahim Halil Okuyan
11 Şubat 2011
Kıssadan Hisse;
Bir olaydan ya da yaşanan şeyden kendine ders çıkartmaktır.
Bunun söylendiği yerlerde,
Söyleyen kişi size bir şey anlatmaya çalışmış demektir.
Ders alıp almamak bize kalmıştır haliyle.
“KREMA KABINDAKİ KURBAĞALAR”
İki kurbağa dolaşırken kendilerini krema dolu bir kabın içerisinde bulurlar.
Kremanın içine batan kurbağalar can havli ile çırpınmaya başlarlar.
Fakat nafile çırpındıkça batarlar kremaya.
İçlerinden biri artık kurtulamayacağı düşüncesi ile kendini bırakır ve krema içinde boğulur.
Diğeri ise pes etmez ve son nefesine kadar çırpınmaya devam eder.
Kararlıdır.
Çırpınır, çırpınır, çırpınır…
Ve sonunda bir şey fark eder,
Kabın içindeki krema gittikçe sertleşmektedir.
Çırpınmaya devam eder ve sonunda sertleşen kremanın üzerine çıkıp dışarı sıçrayarak kurtulur.
Kıssadan Hisse:
Hayatta kazananlar asla vazgeçmeyenlerdir.
Başarmamız gereken işi pes etmeden sonuna kadar mücadele ederek sonuçlandırmalıyız.
Umutlar tükenmedikçe denemekten asla vazgeçmemeliyiz. Ancak sabırlı ve ısrarlı olanlar hedeflerine ulaşabilir.
“MİNİK KUŞ”
Bir kuş soğuk bir kış gününde yiyecek bulabilmek için kanat çırpıp duruyormuş.
Hava o kadar ayazmış ki minik kuş dayanamayıp karın üstüne düşmüş.
Kuş çaresiz, soğuk karın üstünde ölümü beklerken oradan geçen bir inek kuşun üzerine s*çmış.
Kuş öyle bir sinirlenmiş ki,
Kanatları donmamış olsa,
Kalkıp ineği dövecek..
Bir de bakmış ki b*kun sıcaklığı ile kanatları çözülmüş ve yaşama geri dönmüş.
Öyle bir sevinçle ötüyormuş ki,
Oradan geçen bir kedi de bunun sesini duymuş
Ve b*ku eşeleyip kuşu çıkarmış.
Kuş buna çok sevinmiş,
Tam kediye teşekkür edecekmiş ki, kedi onu yemiş..
Kıssadan Hisse:
1-Her üstüne s*çanı düşman sanma.
2-Seni her b*ktan çıkaranı dostun sanma.
3-En önemlisi: b*kun içinde mutluysan sesini çıkarma.
“FARE ÖYKÜSÜ”
Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi
Ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü.
Kendi kendine:
“İçinde hangi yiyecek var acaba ?” diye düşündü.
Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu
anladığında yıkılmıştı.
“Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!” diye
bağırarak telaşla bahçeye fırladı.
Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç
bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı:
“Zavallı farecik… Bu senin sorunun benim değil.
Bana bir zararı olamaz küçücük kapanın” dedi.
Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun yanına koştu ve,
“Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!” diye
adeta çırpındı. Domuz anlayışla karşıladı ama
“Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka
yapacağım bir şey yok.
Dualarımda olacağından emin ol”
dedi.
Minik fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve ,
“Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanı var!” dedi.
İnek ; “Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni
ilgilendirmiyor.” dedi.
Sonunda farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü.
Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak
zorunda olduğunu anladı….
O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı.
Minik farecik aç ve susuzdu.
Tam yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu.
Gecenin sessizliğini bölen gürültü, fare kapanından geliyordu.
Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından
fırladı ve mutfağa koştu.
Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını fark edememişti.
Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden
çiftçinin karısını ısırdı.
Çiftçi, karısını apar topar doktora götürdü.
Doktor, zehiri temizledi sardı.
Çiftçi karısını eve getirdi, yatırdı.
Karısının ateşi yükseldi ve bir türlü düşmüyordu.
Kadıncağız ateş ve ter içinde kıvranıp duruyordu.
Böyle durumlarda taze tavuk suyunun gerekli olduğunu
herkes bilir,
Çiftçi de bıçağını alıp bahçeye koştu.
Karısı taze tavuk suyu çorbasını içti, biraz kendine geldi.
Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler.
Onlara ikram etmek için çiftçi domuzunu kesti…
Çiftçinin karısı gittikçe kötüye gidiyordu.
Yılan, belli ki çok zehirliydi.
Birkaç gün sonra çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü.
Cenazesine çok sayıda kişi gelince hepsine yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı…
Fare tüm bu olanları büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden izledi.
Kıssadan Hisse:
1. Bizi ilgilendirmediğini sandığımız olayın bir anda içinde olabiliriz..
2. Size yardım eli uzatmayan yardıma muhtaç hale gelebilir.
3. Kime ne olacağını ancak zaman gösterir.
İyi adam olmak için;
Kimseye fenalık etmemek yetmez, İyilik etmesini de bilmelidir.
“KİRPİ”
Eski zamanların dondurucu bir kışından bütün hayvanlar çok etkilenmiş, büyük kayıplar vermişler.
Ama en çok kayıp veren kirpilermiş.
Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri yok, Kendilerini sıcak tutması zor dikenleri var.
Bu durumdan en az zararla kurtulmak için kirpiler meclisi toplanmış, çözüm aramaya başlamış.
Tartışa tartışa nihayet gece olunca bütün kirpilerin bir araya toplanmasına,
Birbirlerine yakın durarak geceyi geçirmelerine karar verilmiş.
Böylece kirpiler birbirlerinin vücut sıcaklığından faydalanacak, aralarındaki hava tedavülünü önleyerek donmaktan kurtulacaklarmış.
İlk geceki denemelerinde bunun işe yaradığını görmüşler.
Ama başka bir problem çıkmış ortaya.
Üşüyen kirpiler birbirlerine fazla yaklaştıklarından yaralanmalar gerçekleşmiş.
Sonraki gece yaralanma korkusundan birbirinden uzak durmuşlar ama bu sefer de donmalar meydana gelmiş.
Ne var ki,
Her gece kâh uzaklaşa kâh yakınlaşa,
Deneye yanıla birbirlerinin vücut sıcaklığından faydalanacak kadar YAKIN;
Ancak birbirlerini incitmeyecek kadar UZAK durmayı öğrenmişler…
Kıssadan hisse işte budur!
Son Söz
“Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi.”
Mehmet Akif Ersoy
İyiler ve iyilikler sizinle olsun..
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
10.Şubat.2011 Şanlıurfa