İbrahim Halil Okuyan
29 Aralık 2010
Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran maddenin
327 oy alarak reddedilmesinin ardından AKP’de hangi milletvekillerinin ret oyu kullandığı merak ediliyordu.
Hesabını Sorarız
Ak Partili Faruk Koca’nın 8. maddeye ret oyu veren milletvekillerini bir listeye yazması AK Parti’yi karıştırdı…
Listenin yer aldığı fotoğraf için Kürşat Tüzmen:
“O gerçek bir fotoğraf ise ve o liste yemeğe ya da parti davetine çağırılacaklar listesi değilse, biz bunun hesabını sorarız.
Başbakan yalakalığına soyunuluyorsa, liste yapılıyorsa bunun hesabını sorarız” dedi.
Ak Parti grup toplantı salonuna gelişinde gazetecilerin sorusu üzerine konuşan Kürşat Tüzmen:
“Hiç kimse yalakalık yapmaya çalışarak başkalarını karalamasın” diyerek söz konusu listeyi hazırlayan ve aynı zamanda Başbakan’ın ev sahipliği ile tanınan Ak Parti Milletvekili Faruk Koca’ya sert tepki gösterdi.
Kürşat Tüzmen, Faruk Koca ile henüz görüşmediğini ancak grup toplantısında bu listenin hesabını soracağını söyledi.
Kürşat Tüzmen ayrıca bu konuda:
“Ben içerde konuşurum tartışırım.
Ama bunu siz duymazsınız.
İçeride ne karar verilirse ona uyarız.
Başbakan uçurumdan atlıyorsa, bize yakışan onun arkasından atlamaktır.
Karar doğrudur yanlıştır önemli değil, “Türk Töresi” böyle gerektirir” dedi.
Bu sözler büyük eleştiriler aldı ama Kürşat Tüzmen’in bu konuşmasını “Malumun İlanı” olarak görmek lazımdır.
Toplum olarak “Kafamızı Yormadan” bu şekilde davranıyoruz.
Kafasını yormayanlara “SÜRÜ PSİKOLOJİSİ” hâkimdir.
Düşünme yeteneği gelişmemiş canlılar kalabalığa yönelirler. Çünkü oranın daha güvenli olduğunu sezerler..
Mesela bir balık hızla bir yere doğru gidiyorsa orada yiyecek olduğu fikriyle birden bir balık sürüsü onu takıp etmeye başlar.
Seçim zamanlarında sorarım rastgele,
Cevap genelde ortaktır;
“Biz falana tabiyıh o ne derse ona verirıh.”
Bu galiba tamamen “İÇGÜDÜSEL” bir şey.
Tüm koyunlarda kalabalıktan ayrılırlarsa yemek bulamayacakları ya da kaybolup ölecekleri hissi vardır.
O çoban günü gelince onları kesse bile ona mecburdurlar.
Sürü psikolojisini tetikleyen birçok etmen vardır yaşamımız da.
Kafayı yorma korkusu,
Yalnızlık korkusu,
Dışlanma korkusu,
Kendi başına bir şeyleri başaramayacağına duyulan
O sarsılmaz inanç…
“Bana Dokunmayan Yılan, Bin Yıl Yaşasın” anlayışı,
Bir görüş ya da düşünceye “karşı çıkmanın” bile çoğu zaman saygısızlık addedildiği bir toplumda “SÜRÜ PSİKOLOJİSİ” nin yaygınlaşmasını yadırgamamak gerekir.
Birey olmanın önemi ve değeri genç zihinlere aşılanmadığı sürece sürü psikolojisinden kurtulmak da imkânsızdır.
Düşünce ürünleri ucuzlayıp da sokaklara dökülmeye başlayalı yıllar oluyor.
Düşünce ürünleri ucuzlayınca, düşünce de ucuzladı.
Evet… Sudan da ucuz oldu düşünce.
Dünyayı iyi bir yere götürme amacı çoktan unutuldu. Çoğunluk,
Aydın insanın ışığına doğrulmak yerine,
Sürü psikolojisiyle hareket ediyor.
Nerede şamata, hurra oraya!
Biri mi linç edilecek?
Durun, beni de bekleyin… Çok iyi hakaret ederim!
Hatta “LİNÇ KÜLTÜRÜ” diye bir kültür türü bile çıktı ortaya!
Linç, birkaç –özellikle de bir- tahrikçinin “SÜRÜ” yü harekete geçirmesiyle başlar!
Linç edilenin en önemli özelliği yalnız olmasıdır.
Linç edenlerse sürüsüne bereket!
Birde, siyasete atılmak isteyen Genç Arkadaşları bekleyen “Siyaset Linçi” vardır.
Söylesen de; önceleri inanmazlar,
Ancak onlar bunu yaşayarak gerçeği acı olarak görürler.
Bu insanlara hemen hadlerinin bildirilmesi gerekir ki
Örnek olmasınlar arkadan gelenlere.
İşte tam bu nokta da, bu günlerde Şanlıurfa da; bir şeylere, “Böyle Gelmiş Böyle Gitmesin” diyenler de bir hareketlenme olmuştur.
Facebook sayfalarında; Sayın Sabri Dişlinin yöneticilik yaptığı “YOR KAFANI!” isimli bir sivil inisiyatif oluşmuştur.
Üye sayısı şimdiden 300 civarındadır.
Bu hareket ihtiyaçtan tomurcuklanmıştır.
Amacı:
Kafayı yormak için üstündeki elbiseleri çıkarıp;
Siyasi kimlikleri, etnik kimlikleri, dini kimlikleri ve şahsi egoları bir tarafa bırakılarak “ŞANLIURFA için ne yapabilir, ne yapılmalı” diyenlerden bir “ORTAK AKIL” oluşturmaktır.
Hızla yol alınacağına inanmaktayım dikkatli olunursa.
Ben şahsen korkarım yazımızda bahse konu toplumsal linçten.
O yüzden Şanlıurfa’da bir “ORTAK AKIL” üretmek istiyorsak bunu dikkate almalı ve göz ardı etmemeliyiz derim.
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
28.Aralık. 2010 Şanlıurfa