İbrahim Halil Okuyan
10 Kasım 2010
Bir gün,
Bir Bilge,
Kendi türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar yol kenarında.
Hayli merak eder bu iki farklı yaratığın nasıl olup da kendi Aileleriyle,
Ait oldukları yerlerde yaşamak istemediklerini,
Nasıl olup da bir “yabancı” yı kendi kardeşlerine Yeğlediklerini.
Biri karga, biri leylek…
O kadar farklıdır ki kuşlar ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine,
Türdeşleriyle değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine.
Öyle ya,
Karga dediğin kargalarla uçmalıdır,
Leylek dediğinse leyleklerle.
Yaklaşır ve merakla inceler kuşları.
Ta ki her ikisinin de topal olduğunu keşfedinceye kadar.
O zaman anlar ki,
Birlikte kaçar,
Birlikte uçar,
Birlikte yaşarlar beklenenlerin yanında tutunamayanlar.
O zaman anlar ki,
Sahip oldukları değil,
Sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine yakın kılan.
Topal kuşlar birbirlerinin “arıza”´larını bilir ve sömürmek ya da örtmek yerine kabullenirler öylesine.
“En sahici dostluklar” ortak varlıklar üzerine değil,
Ortak yoksunluklar üzerine kurulanlardır.
Aynı şekilde zengin,
Aynı şekilde mesut olanların ortak paydaları sabun köpüğü gibidir uçar,
Söner.
Ortak acı,
Ortak hüzün,
Ortak pürüzdür esas yakınlaştıran, yaklaştıran…
Eskiden büyüklerimiz,
“Komşu Komşunun Külüne Muhtaçtır” demişler.
Bu düşünce komşuları mahalleli yapmış bir arada tutmuş.
Televizyonların tek kanallı ve Siyah-Beyaz olduğu yıllarda komşu ilişkileri Renkli idi.
Şimdilerde;
Televizyonlar renklendi,
Kanallar binlerle ifade ediliyor ama komşu ilişkileri,
Siyah-Beyaz artık.
Aynı evlerde farklı odalarda farklı kanalları izler olduk.
Arkadaşlıklar sanallaştı farkında olmadan.
Şanlıurfa da henüz eskiye ait görüntüler var.
Özgür olmak bu mu acaba?
Yalnız kalıp dilediğini yapmak.
Ekonomik durum iyileştikçe yalnızlaşıyor insan.
Ve insanlar bu sonucu hedefleyerek yaşıyorlar.
İyi bir banka hesabı,iyi bir ev,pahalı lüks araba vb istekler mutlu olmak için yeterli mi acaba?.
Malatya’da çocukluğumun geçtiği mahalleye sonraları gidip oturup anılarımı hafızamda canlandırırdım.
Önceleri büyük haz alırdım.
Ama sonra fark ettim ki;
Evler aynı bahçeler aynı ama eksik bir şey var komşularımız.
Onlar olmadan oraların tadı olmuyormuş.
Güzel olan iz bırakan onlarmış.
Sonuç olarak diğer insanlara ihtiyaç duymamız iyi bir şey.
Kimseye ihtiyacım olmasın demek yanlış bir şey.
Bu hataya düşmemek lazım.
Bir selam alarak güne başlamak bile çok önemli unutmayalım.
Bu topraklarda bin yıldır beraber yaşamış,
Çok acılar çekmiş,
Yedi düvele beraber karşı koymuş,
Anadolu insanın kardeşçe yaşamasını kim bozabilir ki.
Böyle düşünenlerin aklına şaşarım.
Saygılarımla.
İbrahim Halil Okuyan
İnşaat Yüksek Mühendisi
08.Kasım. 2010 Şanlıurfa