İbrahim Halil Okuyan
25 Ağustos 2010
Anayasa değişikliği paketinde 3’ü geçici 26 madde var.
Evet, 2010 yılına damgasını vuracak referandum kapıda ve neye EVET neye HAYIR diyeceğimizi iyi anlamak ve doğru kelimeyi oylamak için, anayasa değişikliği ve onun getirecekleri veya götürecekleri önemlidir.
Paketle anayasada şu değişiklikler öngörülüyor:
http://www.internethaber.com/baykal-elinin-tersiyle-itti–238791h.htmYüce Divan kararlarına itiraz edilebilecek.
Düzenleme ile başbakan ve bakanların yargılandığı Yüce Divan kararları temyiz edilebilecek.
Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılıyor.
Parti kapatma davası ancak TBMM izniyle açılabiliyor.
Partisinin kapatılmasına neden olan vekilin milletvekilliği düşmüyor.
Siyasi yasak süresi 5 yıldan 3 yıla iniyor.
Meclis’te yapılan konuşmalar,
Meclis’in izni olmadan kapatma davasına konu yapılamayacak.
Partilerin “temelli” kapatılmasının önü kesiliyor.
Kapatılan partinin yeniden açılmasının önü açılıyor.
Askere sivil yargı yolu açılıyor.
Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değişiyor. Üyeler 12 yıl için seçilecek. Bir üye iki defa seçilemeyecek.
Mahkeme, 19 üyeden oluşacak.
3 üye Meclis, 16 üye cumhurbaşkanı tarafından seçilecek.
HSYK’nın yapısı değişiyor. Kurulun 21 asıl, 10 yedek üyesi olacak. 4 üye Köşk, 1 üye Anayasa Mahkemesi, 3 üye Yargıtay, 1 üye Danıştay, 7 üye adli, 3 üye idari hâkim ve savcılar seçecek.
HSYK’nın meslekten ihraç kararına yargı yolu açılıyor.
Geçici 15. madde kaldırılıyor. 12 Eylül’e yargı yolu açılıyor.
Pakette memurlara toplu iş sözleşmesi hakkı tanınıyor. Sendika hakkı yine yok!
http://www.internethaber.com/mhp-ak-partiye-akil-verdi-238871h.htmYAŞ kararları yargı denetimine alınıyor.
Yurtdışına çıkma hürriyeti. ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilecek
Kişisel veriler güvenlik altına alınıyor.
Kamu denetçiliği kurumu getiriliyor.
Kadınlara pozitif ayrımcılık yok, engellilere var, Anayasa’ya çocuklara, yaşlılara ve engellilere pozitif ayrımcılık yapılmasının önü açılıyor.
Ancak beklenen “kadınlara da pozitif ayrımcılık” getiren madde, taslağa konulmadı.
Yani, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasının önü kapalı.
Anayasanın değiştirilmek istenen maddelerinin çoğunun üzerinde toplumsal mutabakat var.
Ama iktidar bunları tek tek sunmak yerine bir paket halinde halkoyuna sunuyor.
Sorunda tam bu noktada ama farklıda olamazdı.
Anayasa Mahkemesi ve HSYK maddeleri ayrılsaydı,
Halkın bu kadar ilgisi olmazdı bu kesin ama.
Muhalefet ve pek çok cevre iktidarın esas amacının yargıyı ele geçirmek ve siyasallaştırmak amacında olduğunu öne sürerek karşı çıkıyorlar.
Sunulan lokumun içinde acı bir hap olduğunu iddia ediyorlar.
Muhalefet bunu halka izah edemediğinden,
Bilerek olayı iktidara evet mi, ?
Hayır, mı? oylamasına getirmek istiyor.
Sonuç olarak bir yeni bir bitkisel karışım çayı sunuluyor.
Bazıları iyi gelir korkmayın için diyorlar.
Bazıları aman ha sakın içmeyin diyorlar.
Bu yeni çayı içmek ve sonucunu beklemek veya bilmediğin karışımı içmemek var.
İlerlemek için risk almak lazım unutmamak lazım.
Umarım halkımız yine doğruyu bulur.
Ok yaydan cıktı artık.
Elden gelen başka bir şey yok artık.
Sonuç olarak;
TBMM deki milletvekillerinin bizi getirdiği nokta kritik.
Birileri olayı saptırıyor ve kendi çıkarlarını düşünüyor.
Acaba hangisi?
Soru bu.
BELKİ DE ÜLKEMİZDE HÂKİM GÜÇ EL DEĞİŞTİRİYOR,
Bunun sıkıntılarını yaşıyoruz.
Doğru cevabı bulmak lazım.
Aynı kahve falına bakıp güzel günler geliyor diyenler var,
Ama felaket geliyor diyenlerde var.
Nasıl bir şey bu.
Unutmayalım ki;
Konjonktür Türkiye’ye olağanüstü olanaklar sunuyor.
II. Dünya Savaşı sonrası sırtına geçirdiği Batı’nın deli gömleğini çıkarıp atması için uygun koşullar oluşuyor.
ABD;
Diğer kutuplar olan,
Avrupa,
Brezilya,
Rusya,
Çin,
Hindistan ile altı büyükten,
Herhangi birisi konumuna inerken Türkiye’nin önü açılıyor.
Bu durumda halk olarak hata yapmamamız lazım.
13 Eylülde sonra, Türkiye’nin;
1985 öncesinde dünyanın kendine yeten yedi tarım ülkesinden biri olma özelliğini yeniden kazanabilmesi…
Enerji yollarının merkezinde bulunmaktan doğan şansını değerlendirilebilmesi,
Doğru enerji politikaları uygulayarak ve yeraltı yerüstü kaynaklarını akılcı kullanarak esenliğe çıkabilmesi,
Özellikle Bor, Toryum, Krom gibi stratejik madenlerini işleyebilmesi,
Fırat-Dicle nehirlerinin başında olma şansını değerlendirip bunların sağladığı ekonomik kazanımlarla her türlü üstyapı sorununu çözümleyebilmesi.
Böylelikle kendi insanlarına yüksek kaliteli yaşam standartları da sunabilmesi…
Dileğiyle.
İbrahim Halil Okuyan