Necla Cevheri Saatçi
17 Haziran 2010
Çölü kumun saltanat kurduğu yeryüzü parçaları olarak düşünebiliriz.
Çöle doğru baktığımızda mavi suların aksine kum tanelerinden oluşmuş, zamanın akmayı unutup adeta durduğu, havanın çok sıcak olduğu bir deniz gibi görürüz.
Dünyamızın %35’i çöllerden oluşmasına rağmen orada yaşayanlar nüfusun en fazla %10 ‘u oluşturmakta. Bitki ve hayvanlar çöl iklimine ve yaşam koşullarına uygun başkalaşım yaşamışlardır. Sadece insanoğlunda var olan akıldan dolayı insanlar uyum sağlamak yerine kendisine daha uygun yaşam alanları bulmuş ve oralara yerleşmiş ve hayatlarına devam etmişlerdir.
Şu anda benim bildiğim Tuareg olarak isimlendirilen ve sayıları 900 000 ‘i bulan Cezayir, Libya, Nijer ve mali arasındaki bölgede yaşayan bir topluluk çölde yaşamaktadır. Bu zor doğa şartlarında hayatlarını devam ettirmek çok zor olsa gerek. Bir çoğumuz Urfa’nın sıcağından şikayet ederken onların oralarda yaşayabilmesi gerçekten olağan üstü geliyor bana.
Çölleri ben hep kum tepelerinden oluşmuş olarak düşünürdüm fakat kumlar çöllerin sadece %5’ini oluşturuyormuş. Televizyonda bize gösterilen ucu bucağı görünmeyen kum deniziydi. Çöllerin büyük kısmını taş, çakıl ve kayalar meydana getiriyormuş.
Her ne olursa olsun çöle bakınca benim nefesimi kesen bir manzara görmekteyim. Kanyonlar, çevresini saran dağlar, kocaman tuz düzlükleri ve meşhur kum denizleriyle çöller insanı düşünmeye sevk ediyor. Her biri kendi çölüyle bütünleşmiş manzara görüntüleri.
Senenin çok çok az bir zaman diliminde yağış alan bu değişik yeryüzü bölgelerinde bitkiler ve hayvanlar yağmurlu günlerde hemen kendilerini gösterirler. Yağmur yağdığı anda bitkiler hemen canlanır ve tohumunu toprağa bırakır, bırakır ki bir sonra ki yağmur zamanında tekrar doğabilsin. Bu canlanma çok kısa olmasına rağmen vazgeçmez bulunduğu zamanın tadını çıkarır hayata ve kendisine sunduğuna küsüp sırt çevirmez. Çölde bitkiler bir veya iki hafta yağan yağmurlarla canlanıp yaşamını devam ettirir ve tohumunu toprağa emanet eder.
Yaşam ne kadar zor şartlarda sunsa size başınızı çıkarıp canlanabileceğiniz fırsatlar sunacaktır. Önemli olan bu fırsatları görebilmek. İnsanoğlu dışındaki tüm canlılar ümitsizliğe düşüp, yaşarken çaresizliğin ve ölümün kollarına kendisini bırakmaz.
Kendimize güvenip içinde bulunduğumuz koşulları en iyi biçimde değerlendirebilirsek muhakkak ki başarıya ulaşabiliriz. Yeter ki istemeyi ve güvenmeyi bilelim.İnsana çalıştığının karşılığı vardır ve Allah tarafından vaat edilmiştir. İsterken her şeyin oluşumunun sadece Allah’tan olduğunu bilmemiz yeterli.
İsteyebilen, sabırlı ve sebatkar olabilen, kendine güvenenlerden olmak dileğiyle.