Konuk Yazar
19 Nisan 2010
Turizm haftamız başladı. Etkinlikler 22 Nisan’a kadar sürecek.
Genel tabloya baktığımız zaman turizm sezonunun verimli geçeceği yönündeki emareler çok güçlü. Türkiye bu yıl turizm gelirlerinde önemli bir gelişme beklentisinde. Doğal olarak şehrimiz diyar- enbiya da bu anlamda çok umutlu 2010 yılından.
Bunun gerçekleşmemesi için neyimiz eksik ki..
Dünyanın ilk Üniversitesi bizde.
Dünyanın ilk heykeli bu topraklarda keşfedildi.
Dünyanın bilinen en eski tapınağı desen oda bizde.
Dünyanın kurulan ilk birkaç şehrinden birisi Urfa.
Yerel mutfağımız o kadar zengin ki Turizm Haftasının açılışını Urfa mutfağının tanıtımıyla yaptık. İtiraf edeyim ikram edilen kebap ve çeşit çeşit yemekler hakikaten lezzetliydi.
Turizm sektörüne ara eleman yetiştirecek bir eğitim kurumunu, uygulama oteliyle birlikte bu şehrin hizmetine birkaç gün önce sunduk.
Yılarca geyik muhabbetine katık yaptığımız Turist rehberi sorunumuz öyle bir çözüldü ki, sallasan elini rehbere değecek bir durumdayız. Her köşe başında profesyonel bir rehberimiz var artık.
Yayın konusuna değinmek bile istemiyorum çünkü o kadar çok yayın yapıldı ki son birkaç yılda artık sayısını bile unuttum.
Bu şehir söylenenlerin aksine şanslı bir şehir aslında neden derseniz; kaç şehirde kanalizasyon çalışması yaparken dünyanın en değerli mozaiklerini keşfedersiniz ki. Bu güzel tesadüfte Urfa’ya nasip oldu.
Kısacası turizmde başarılı olmamak için geçerli hiçbir mazeretimiz yok… Yani “Su Akar İz Bırakır Turist Döviz Bırakır” kafiyeli cümleleri kurduğumuz günlerden çok çok ilerdeyiz turizmde.
Ama her şeye rağmen eksik kalan bir şeyler var. Ya önceliklerimizi belirlemede sıkıntı yaşıyoruz yada popülist söylemlerle abartarak anlatıyoruz şehrimizi ki buda planlamada sıkıntılar oluşturuyor. Durum tespiti yaparken geçerli verilere ulaşmamıza engel oluyor.
Durum tespitinde göze çarpan birçok eksiklik defalarca dile getirildi. Bunlardan biride. Kent makyajında bir handikap oluşturan, yıkık virane yapıların yol açtığı görüntü kirliliği.
Bu yapılardan ilki şehrin tam göbeğinde belediye ve Valilik binasına eşit mesafedeki eski Kız. Enstitüsü binası: Bu yapıyla ilgili olumlu gelişmelerin olduğu yansıdı kamuoyuna ama daha bir faaliyet yok. Kilim Otelde konaklayan turist grubunun ilk karşılaştığı manzara bu yapının perişan hali oluyor.
İkinci yapımız yine insan hareketliliğin yoğun olduğu, belediyenin tam karşısında yer alan önceden otel olarak kullanılan şimdi ise partilerin propaganda afişlerinin ve çeşitli reklâm panolarının asıldığı eski taş yapı. Bu da perişan bir halde, sahiplerinin himmet edip kendisini onarmalarını bekliyor. Bir ara onarımla ilgili küçük çalışmalar yapıldıysa da sonradan nedendir bilinmez kendi kaderine terk edildi. Bu yapıda korku evi gibi seyrediliyor insanlar tarafından
Ve üçüncü yapımız, beş yıldızlı otelimizin hemen yanı başında yer alan eski avlulu Urfa evi. Otel terasından bakınca görüntüsüyle iç karartan bir mezbelelik.
Kısacası Urfa turizminde bir gelişmeyi gerçekten sağlamak istiyorsak Öncelikle gerçekçi olmamız gerekiyor. Her şeyin en eskisine veya en fazlasına sahip olmak turizmin gelişmesi için yeterli bir done değil. Sağlıklı bir durum tespiti yapmamız şart
İkinci olarak ta kafa kol ilişkisi şeklinde gelişen Urfalılık bilincini sistemli bir sorun çözme bilinciyle değiş-tokuş etmemiz gerekiyor..
Turizmde gelişme ve ilerlemenin yolu bu gerisi laf-ı güzaf…
Nazım H.R