Necla Cevheri Saatçi
4 Mart 2010
Değişim zor ve sancılıdır. Ne konuda olursa olsun değişimler insanoğluna hep külfet gibi gelir.Değişimi çok istesek bile acısıyla ve zorluğuyla karşı karşıya kaldığımızda bizi vazgeçirme noktasına bile vardırır.
1916 yılında Einstein bilim dünyasına yeni bilgiler sunmaya başlamıştı. Bu bilgiler yepyeni başlangıçların ve köklü değişimlerin ayak sesi değil de tam kendisiydi. Her bilinen bilgi tamamen değişim göstermekteydi ve kabullenmesi de çok zordu. Anlatılanlar bilim dünyasında kabul görmeye başlansa bile herkes şaşkınlık içindeydi. Anlatılanların büyük çoğunluğu soyut tu ve ispatları çok yıllar sonra zamanla görülecekti. Düşünsenize hızınız artıyor,artıyor ve ışık hızına yaklaşma noktasına varıyorsunuz ve ne oluyor ,zaman uzuyor.Ve bu ne demek biliyormusunuz siz bir yere gitmeye karar veriyorsunuz ve gidiyorsunuz fakat döndüğünüzde kendinizi daha karar verme aşamasında buluyorsunuz.Bunu o zamanlar için kabul etmek etmek oldukça güçtü.Bu başlangıç kuantum fiziğinin temelini atmıştır ve halen birçok fizik bilim insanı bu konu üzerinde çalışmalar yapmaktadır.
Bir tırtıl kelebek oluncaya dek bir değişim süreçlerinden geçer.Önce özgürce dolaşırken kendini hapsedecek kozayı örmeye başlar ve ne hareket edebilir ne de etrafını görebilir.Sonra kozasını yırtmak için çabalar ve artık bir kelebektir yerde sürünmekten kurtulup gökyüzüne doğru kanatlanır.Renkli kanatlarıyla süzülür ve güzel çiçeklere konabilmektedir artık. Değişmiştir.
Değişim sabır ister ,bu süreçte sebat ister.Çarçabuk değişme isteği hep zarar verir.Değişimin köklü ve yararlı olabilmesi için genel durumda bir iyileşme olmalıdır.Kısa süre için dertten kurtulmak iyileşmek değildir.Başağrnızı ağrı kesicilerle baskılayabilirsiniz ama neden kaynaklandığını bilmeden tedavi edemezsiniz.
Bir devlet içinde yenilikler oldukça rahatsız edicidir.Bu yenilikleri ve değişimleri bizi temsil eden insanların tümü dikkate almalı ve ülkenin geleceği için çaba sarfetmelidir. Dünya bir anda ,düzelemez zaman ister.Bu süreçte herkes yardımcı olma konusunda elinden geleni yapmalıdır.
Unutulmamalıdır ki hastalıklar ölümle iyileşmez.
İçi arınmamışsa, neler bekler insanı,
Kendi kendisiyle ne savaşlar eder boşuna !
Tutkuları içinde ne kemirici kaygılar . Ne
korkular içinde kıvranır insan!
Ne çöküntüler yapar bizde gurur ,şehvet Öfke ,gevşeklik ve tembellik
LUCRETİUS un bu dizeleri ne kadar da anlamlı dikkatle okununca.
Güçlü olmak inanmak istemediğinde bile inanabilmek ve en ümitsiz anda bile sakin kalabilmektir.
HAFTANIN SÖZÜ: Yazgının insanlara bir lütfu da namuslu işlerin aynı zamanda en yararlı işler olmasıdır.
HAFTANIN KİTABI: MADDE 22 JOSEPH HELLER