Mehmet Göncü
25 Şubat 2010
Geçen Pazar günü Kanal Urfa Televizyonu akşam haberlerinden sonra kadim dostum İbrahim Halil Karaca’nın yaptığı belgesel niteliğindeki “Birebir” programında, Urfa’da bir sektör haline gelmiş olan “Güvercin kuşçuluğu”nu izleme şansım oldu.
Eski bir kuş meraklısı olmama rağmen, işin uzmanlarından bilmediğim çok daha yeni şeyler öğrendim. Kanal Urfa Televizyonunun kuşlarla ilgili olarak yapmış olduğu bu programı gerçekten çok beğendim. Bu nedenle, başta Sayın İbrahim Halil Karaca olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyorum.
Programı izlerken, kuşlarla ilgili, yaşamımdaki geçmiş hatıralar birbir gözümün önünde yeniden canlandı.
Bunlardan en önemlisi ise, yazımın konu başlığında bahsettiğim Rahmetli Vahap Çadırcı ile ilgili olan anımdır.
1964-1971 yılları arasında memuriyet görevim nedeni ile Van’da yedi yıl müddetle ikamet ettim. Kiraladığım evin onbir dönüm bahçesi vardı ve içinde de erek dağından gelen küçük bir su kanalı geçiyordu.
Ben de bu güzel imkânı değerlendirip, bahse konu bahçede Kaz, Ördek, Tavuk, Hindi, Güvercin ve daha bir çok evcil hayvan besleyip, doğayla özdeşleşmenin mutluluğunu yaşıyordum. Ayrıca elde ettiğim ürünleri de örnek alınsın diye komşularla ücretsiz olarak paylaşıyordum.
Yüz çifte yakın güvercinim vardı. İşte bu güvercinler nedeni ile tanıştım. Vanlı Yaşar beyle… Yaşar bey de benim gibi bir memurdu. Sık sık yanıma gelir, bahçemdeki evcil hayvanlarla çok ilgilenir ve birbirimizle kuş alışverişinde bulunurduk
1971 yılında tayinim İstanbul’a çıkınca dostlarımdan, o güzelim bahçeden ve çok sevdiğim evcil hayvanlarımdan da ayrılmak zorunda kalmıştım.
İstanbul memurlar için gerçekten çok zor bir şehirdir. Zorluğun temelinde ise trafik ve pahalılık yatar. Senelik izinlerde ailece Urfa’ya gelir, hem kışlık zahiremizi hazırlar, hem de ecdat diyarında dost ve akrabaların arasında bulunmanın mutluluğunu yaşardık.
İşte yine Urfa’da senelik iznimi kullandığım günlerde Haşimiye meydanında gezerken, eski dostum Vanlı Yaşar beye rastladım. El sıkıp hal hatır sorduktan sonra Urfa’da ne gezdiğini sordum. Bana, ‘Bir çift taklacı kuş alacağım, bu nedenle Urfa’ya geldim’ dedi. Bende merak etme, hele biraz gezelim, sana istediğin kuşu buluruz’ dedim ve yürümeye başladık. Henüz Hasan Padişah Camisine varmamıştık ki, Rahmetli Vahap Çadırcı’ya rastladık.
Vahap bey bana hitaben, ‘Ağabey, Urfa’ya hoş gelmişsin’ diyerek, hal hatırımı sorarken, Yaşar beyi göstererek, ‘Bey efendi kimdir’ dedi.
Durumu Vahap beye açıklayınca Vahap da. ‘Ağabey, o iş kolay, hele misafirle birlikte bir lokma bir şey yiyelim sonrasını ben hallederim’ dedi.
Bizi hemen yakın mesafedeki evine götürdü, yolda da bir çocukla kebap ve kadayıfçıya haber göndermiş olacak ki biz henüz eve yeni varmıştık. Yemekler geldi ve birlikte tatlı bir sohbetle yenildi. Çay kahve ikramından sonra Vahap bey, ‘Hadi kalkın kuşlara bakalım’ dedi. Meğer kendisi de kuş besliyormuş birlikte dama çıktık, kuşlara baktık. Hakikaten Vahap beyin kuşları göz kamaştıracak güzellikte, bakımlı ve sağlıklı kuşlardı.
Vanlı Yaşar bey, birbirinden güzel bu kuşların karşısında şaşırmış, hangi çifti alacağına bir türlü karar veremiyordu. Nihayet bir çiftte karar kıldı ve biz aşağı indik. Biraz sonra Vahap bey kuşları aşağı indirdiğinde sepette üç çift kuş olduğunu gördük. Biz bir çift alacağız’ dediğimizde ise. Vahap beyin asil cevabı karşısında adeta şaşırıp kaldık. Vahap bey, “Dikkat ettim, Yaşar bey bu üç çifti de beğendi, o nedenle ben de üç çifti sepete koydum” dedi.
Vahap bey bütün ısrarımıza ve adeta yalvarmamıza rağmen, kuşların da parasını almadı ve Yaşar beye kuşları hediye etti.
Yaşar beyin bu olayı ve Urfalıları Van da bir çok kimseye saygı ve hayranlıkla anlattığını duydum.
Vahap bey, her Urfalı gibi, ceddi enbiya olan Hazreti İbrahim Peygamberin misafire gösterdiği sevgi, saygı ve mertlik ahlakıyla ahlaklanmış civanmert bir insandı. Takdiri ilahiymiş. Kendisi genç yaşta bir kalp krizi sonucu bu fani yaşama veda etti. Kabri Harrankapı Çadırcılar aile Kabristanındadır. Bizim aile mezarlığımıza çok yakındır, sık sık ecdat mezarlığımızı ziyarete gittiğimde Rahmetli Vahap Çadırcı’nın da kabrine uğrar dua eder ve bir Fatiha okurum. ‘Cennetin kapısını mertler açacaktır’ hadisine uygun olarak diyorum ki; Vahap bey gibi bütün mertlerin mekânları cennet olsun.
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileğiyle kalın sağlıcakla…
Düzeltme ve Özür: Dün bu sütunda yer alan Mehmet Göncü’nün “25 Kuruşun yaşamımdaki önemi” konulu yazısı, yanlışlıkla Urfa güvercinleri ve civanmert Vahap Çadırcı” başlığı altında yayınlanmıştır. Düzeltir, okuyucularımızdan özür dileriz. –Hizmet-