İbrahim Halil Okuyan
27 Ocak 2010
Cumhuriyet‘ten Leyla Tavşanoğlu‘nun Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le yaptığı 20.1.2010 tarihli röportaj, Demirel’in siyasi değerlendirmelerini göstermesi bakımından önemli.
İşte o röportajdan alıntılar:
Devlet kurumlardan ibaret.
Siyasi iktidar da o kurumlardan birisi.
Siyasi iktidar dâhil bu kurumların tümünün görevleri, yetkileri, sorumlulukları anayasada yazılmıştır.
Bizim anayasamıza göre söz sahibi bir değil, birden fazladır.
Bu, referandumdan geçmiş anayasadır.
Devlet baş, siyasi iktidarlar kasket gibidir.
Kasket eskir, yenisini alırsınız.
Ama başı eskitmeyin.
Başı eskitiyorsunuz.
Eğer ülkenin Başbakanı, “Beni de dinliyorlar” diyorsa o zaman ülkenin
Başbakanının üstünde ülkeyi yönetenler var.
Bu zaaftır.
Çok zor zamanlar gördük.
Ama şüphenin, korkunun, kaygının bu kadar yaygın olduğunu hiçbir
Dönem görmedim.
Hukuk herkese lazım.
Benim itiraz ettiğim hukuksuzluktur.
Ülkede hukukun üstünlüğü zedelenmiştir.
Ülkedeki baş rahatsızlıklardan birisi budur.
Siyasi iktidar ve kurumların yetkileri sorumlulukları belli.
Kimse kimsenin amiri memuru değil.
Bir düzen içinde yürütecekler.
Bunu yaparken bu kurumların başındaki kişiler illa benden olsun
Derseniz başka iştir.
Otur dedim mi otursun, kalk dedim mi kalksın.
Ehliyet önemli değil.
Bunu yaparsanız idareyi muktedir, ehil olmayan ellere geçirirsiniz.
Bu da devleti ele geçirme hadisesidir.
Bir de devleti yönetme işi var.
Adam ne düşünürse düşünsün, hanımı nasıl giyinirse giyinsin, ama işini
Doğru dürüst, liyakatli yapsın.
Asker güvenlik, polis kolluk gücüdür.
Polis gücüyle emniyet, asayiş sağlanabilir.
Bu devletin birinci vazifesidir.
Efendim, elinde ağır silah gücü olan asker benim dediğimi yapmıyor.
Senin her dediğini yapmaz.
Kanunlar ne diyorsa onu yapar.
Bir tane ağır silahlı gücü ikiye çıkarınca ikincisi acaba senin her
Dediğini yapar mı?
Bunun sonucu iki ağır silahlı gücün birbirleriyle çatışmasıdır.
Başka ülkelerde de bu görülmüştür.
Onun için ağır silahlı gücünüz bir tane olacak.
O da asker.
Gizli bir tehdit Demokles’in kılıcı gibi seçilmiş idarelerin başının üzerinde asılı duruyor.
Ama bugün bir darbe tehlikesi olduğundan dolayı değil, geçmişte darbeler olduğundan dolayı böyle.
Darbeyi asker yapacaksa bugün darbeyle halledeceği bir şey yok.
Bugün artık Türkiye’nin içinde ya da dışında darbeyi alkışlayacak
Yeterli desteğin olmadığı da görülüyor.
O zaman da bugün bir darbe şüphesi içinde olmanın hiçbir anlamı yok.
Bilgilerinize.
Saygılarımla.