Sabri Dişli
4 Temmuz 2006
Daha dün Mahmut Nedim Köşkü bir savaşa ev sahipliği yaptığı halde, birkaç aileyi barındırabilecek kadar kullanılabilir durumdaydı…
Daha dün, Millet Hanı’nın içinde yüzlerce asker eğitim görüyordu…
Daha dün, 70 yıllık eski Kız Meslek Lise binası Merkez Komutanlığı olarak hizmet veriyordu…
Peki ya onca depreme ve felâkete rağmen, asırlardır ayakta duran “Urfa kalesi”nde oluşan çatlaklara ne demeli?
Bakın o eski güzelim Yenişehir konutlarından kaç tane kaldı?
Bir gün çıkıp şu sarnıçları dolaşın; Firuz Paşa sarnıcı, Devteşti, Han el-Ba’rur’a. Bazda ve Sarı Mağara’ya….
Hepsi, ama hepsi dökülüyor…
*
Kale onarımı ne durumda?
Bekliyoruz, onarılacak’mış(!)
Millet Hanı Müze olacak’mış. Hayır, otel olacak’mış.(!)
Bu arada belirteyim, “Mardin’de benzer bir kışla Sabancı Vakfı’nın desteğiyle ona-rılıp müze olması için çalışma başlatılmış.”
Fransızların işgalde bile harap ve virane etmeden bıraktığı, Kurtuluş Savaşı’nın izlerini taşıyan Mahmut Nedim Konağı; Kurtuluş Müzesi olacak’mış(!)
Kız Meslek Lisesi; okul, alışveriş merkezi, otopark, otel olacak’mış(!)
Mağaralarımız; Turizme açılacakmış (!)
Bunlar, “mış” “mışlar”.
*
Furiz Paşa Sarnıcı, Devteşti, Bazda Mağaraları’nın onarımı ile ilgili bir girişim yok!
Yenişehir eski villalarından Dr.ıhsan Barlas’ın güzelim evinin örnek ev olarak kalması için bir girişim yok!
Göbeklitepe uluslararası basında yer aldı da, ne oldu? Yol yok, seyir alanı yok…
Fırçayla, tırnakla kazılarak ortaya çıkan veriler, ziyaretçilerin ayağı altına halı gibi serildi. Manipüle edilmiş habere popülâsyon uğruna balıklama atlayanlar Göbeklitepe’nin nasıl kullanılacağına dair bir strateji oluşturdular mı?
Hz.ısa’nın Kral Abgar’a yazdığı Urfa’yı kutsayan Kırkmağara’daki yazıt nerede?
şanlıurfa’da bulunan mozaik ve kabartma heykeller neden ıstanbul ve Diyarbakır müzesinde sergileniyor?
Ulu Camii’nin önünde üç havariye ait olduğu sanılan mezarın üzerine neden yol yaptık?
Balıklıgöl’de dünyanın en eski heykelinin bulunduğu yerin üzerine neden otel yaptık?
*
Ya söylenceler:
Temel kazılarda çıkan mezar ve mozaiklerin üstünü kapatıp inşaata devam edildiği….
Toprağım gider kaygısıyla, tarlayı sürerken pulluğa takılan heykel ve tabletlerin örtbas edildiği!
Tarihi eser kaçakçılarına haraç mezat satılıp, yurt dışında sergilendiği!
* * *
Sonuç olarak: Tarihi, kalıntı veri ve değerleri hovardaca harcayıp sırtımızı efsanelere dayadık.
Adamın biri çıkıp, “Balıklıgöl efsanedir” deyince, dönüp harcadıklarımıza bakmadan kof tepki vererek günü kurtardık, ama ya yarın?
Kaynak: Edessa Kutsal şehir Urfa…
Seyir dergisi