K. Eren Akalın
27 Ekim 2009
“Sayıları 15-20 milyon olarak belirlenen Kürtler, Türkiye nüfusunun takriben dörtte birini oluşturmaktadır.”
“Tarihi süreç içinde oluşan her insan topluluğu gibi onların da atalarının toprakları üzerinde onurla yaşamaları, kimliklerini, kültürlerini, dillerini koruma ve çocuklarına serbestçe iletebilmeleri en doğal haklarıdır.”
“20. yüzyıl boyunca büyük haksızlıklara uğrayan bu halk, Türkiye’nin, barışçı, demokratik, çoğulcu ve çok kültürlü bir topluluk olarak algıladıkları Avrupa Birliği’ne katılma sürecini, kendileri için daha iyi bir gelecek umudu olarak görmektedir. Bu demokrasiler ailesine katılabilmek için, Türkiye, kültürel çeşitliliğe ve siyasal çoğulculuğa saygılı, gerçek bir demokratik ülke olmak zorundadır.”
“Özellikle Kürt vatandaşlarına, Avrupa’nın demokratik ülkelerinin yurttaşları olan Bask, Katalan, İskoçyalı, Lapon, Güney Tirollu, ya da Walonlara tanınan, ya da bizzat kendisinin Kıbrıs Türkleri için talep ettiği haklara eşdeğer haklar garantilemelidir.”
“Kamu vicdanı çifte standartlı bir politikayı kabul edemez; böylesi bir politika, giderek Avrupa Birliği’nin manevi itibarını sarsacağı gibi, Türkiye rejiminin Avrupa kamuoyu nezdindeki imajının da zedelenmesine yol açacaktır. “
“Avrupa süreci, Türklere ve Kürtlere yeni ve umut verici perspektifler açmakta ve onlara Kürt sorununun mevcut devlet sınırları çerçevesinde barışçıl bir çözüm şansı sunmaktadır. .”
“Bu bağlamda, aşağıda imzası bulunan ve Kürt toplumunun siyasi ve kültürel çeşitliliğini temsil eden kişiler, demokratik çözüm için şu temel önlemlerin alınmasını zorunlu görmektedirler:
Kürt halkının varlığını tanıyan, ona kendi dilinde resmi eğitim – öğretim sistemi ve medya faaliyetleri, kendi kimliğiyle dernek, kurum ve parti kurup kültürünü ve siyasal istemlerini özgürce ifade etme ve savunma haklarını garantileyen, yeni, çağdaş, demokratik bir anayasa hazırlanıp yürürlüğe geçirilmesi;
Barış ve güven ortamının yaratılması, şiddet ve silahlı çatışma sayfasının tamamen kapatılması için genel bir siyasi affın çıkarılması;
Kürt bölgesinin ekonomik onarımını amaçlayan, 1990’lı yıllarda zorla boşaltılan 3400’ü aşkın Kürt köyünün yeniden inşasını ve üç milyona yakın Kürt göçmeninin yurtlarına ve yuvalarına dönüşünü teşvik önlemlerini de içeren kapsamlı ve Avrupa destekli bir kalkınma programı hazırlanıp uygulamaya konulması.
Türkiye ve Avrupa Birliği yetkililerinden Türkiyeli Kürtlerin bu meşru taleplerinin yerine getirilmesini; bölgesel barışın, istikrarın ve adaletin gerçekleştirilmesini, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği yolunda ilerlemesinde esas alınarak değerlendirmelerini istiyoruz.”
* * *
Yukarıdaki bildiri, dönemin Ş.Urfa Baro Başkanı ile Ş.Urfa Barosu’nun eski iki başkanı, eski bir Urfa Milletvekili, Ş.Urfa Barosu’nun 2 Avukatı ile Urfa İnşaat Mühendisleri Odası’nın Eski Başkanı’nın da bulunduğu 200 kişilik bir aydın grubu tarafından imzalandı ve başta Fransız Le Monde olmak üzere, bir kaç gazetede daha yayımlandı.
* * *
Dönemin Dış İşleri Bakanı Abdullah Gül “piyon” olarak nitelendirdi yukarıdaki bildiriye imza atanları,
Başbakan Tayyip Erdoğan ise , imzacıları “vatan hainliğiyle” suçlayıp, “Türkiye’deki Terörü meşrulaştırıyorlar” dedi .
* * *
Şimdi söyledikleri ne?
“Tarihi Süreç” , “Demokratik Açılım” vs.
* * *
Görünen o ki; önümüzdeki günler “piyon”, “vatan hainliği” , “tarihi süreç” , “demokratik açılım” kavramlarının, tartışılıp yeniden anlamlandırılacağı günler olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan haberin tüm hakları URFAHIZMET.COM’a aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın