Cüneyt Gökçe
25 Temmuz 2009
Beraber yaşamak durumunda olan insanların bazen “misafir” rolünde olmaları söz konusu olabileceği gibi; bazen de “ev sahibi” olmaları her zaman ihtimal dâhilindedir.
Günümüz anlayışında bu güzelim müessese ihmal edilme durumunda kalmakta ise de kültürümüzün temel öğelerinden bir tanesinin de misafir olmak ya da misafir kabul etmek durumları olduğu bilinmesi icap eden bir husustur. Aslında bu kurum, insanlar arası dayanışma ve kaynaşmayı temin edip sağlama noktasında son derece önemli bir faktör olma özelliğine de sahiptir. Hz. Peygamber’in “Allah’a ve ahiret gününe inanan, misafirine ikramda bulunsun” (Buhari, VII, 104) ifadesi bu değerli müessesenin ehemmiyetini daha berrak bir şekilde ortaya koymaktadır.
Buna binaen, bugün ihmal edilmiş olan misafirlik âdetini yeniden canlandırmak için evin temel direkleri olarak birbirimizi ikna etmek ve bu gelenin önemini birbirimize kavratmak durumundayız. İşe “içerden” başlayıp bu konunun önemini vurgulamak en sağlıklı yoldur. Bunun İslamî ve insanî bir gelenek olduğu dile getirilerek Hz. Peygamber ve diğer peygamberlerinin uygulaması olduğunun altı çizilmeli ve adeta bu âdetin ihyası sağlanmalıdır.
Evimize misafir gelen bir yakınımıza otelde yer ayırma durumunda kalmak kadar incitici bir durumun olmadığını düşünüyorum. Kuşkusuz bu âdetin ihyası imkân ve şartlarımız oranında gerçekleşebilecektir. Alt yapıyı ve fıtrî durumu zorlayarak böyle bir uygulamaya girişmek elbette sıkıntı doğurur. Ancak bu güzelim âdeti unutmak ve unutturmak son derece yanlış bir olur.
Günümüz şartlarında “haber vermek” yani “haberli gitmek” zor olmasa gerek. Zaman ve zamanlama olayı da gözden ırak tutulmamalıdır. Ayrıca misafirliği “tadında bırakmak” da önemli bir husustur.
Diğer taraftan misafirin güzel bir kıyafet, güzel bir yüz ve güzel bir ifade ile karşılanması esastır. İmkânlarımız ölçüsünde misafiri rahat ettirmek, yemek ve sosyal ihtiyaçlarını zorlanmaya girmeden fıtrî olarak karşılamak güzel bir davranıştır. Misafire hizmet etmenin onurlu bir görev olduğu unutulmamalı ve onun ihtiyaçlarını gidermenin şerefli bir meşguliyet olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır.
Misafirliğe giden kimsenin de haber verme ve zamanlı gitme vazifelerinin yanı sıra; giyimine, kuşamına ve iletişim tarzına da dikkat etmesi gerekir. Ayrıca, had ve hududu aşmadan evin içinde hareket etmesi gerektiğinin de unutulmaması lüzumludur. Misafirin; misafir bulunduğu evin eşyalarını karıştırması, evin içinde gelişigüzel dolaşması ve mahremiyeti ihlal etmesi de son derece yakışıksız davranışlardır.
Allah, misafirin de hayırlısını versin; ev sahibin de…