Cihat Kürkçüoğlu
22 Nisan 2009
“Kendi Kendini Kurtaran Şehir” unvanına sahip Şanlıurfa’nın İngiliz ve Fransız işgaline karşı yaptığı yiğitçe direnişin bilgi ve belgelerinin sergilendiği bir “Kurtuluş Müzesi”nin olmayışı yıllardan beri beni düşündürmüştür. Bu konudaki görüş ve önerilerimi ilk kez Şanlıurfa Belediye Gazetesi’nin 11 Nisan 1988 tarihli 11 Nisan Özel Sayısı’nda “Şanlıurfa Kurtuluş Savaşı Müzesi Kurulmalıdır” başlıklı yazımda dile getirmiştim. O yıl Şanlıurfa’nın Kurtuluşunun 68. Yılı kutlanıyordu.
O yazımda, tarihin belgelerle yaşadığına, Urfa kurtuluşuna ait belgeleri bir araya toplayıp kurtuluşumuzun hangi koşullarda ve ne şekilde gerçekleştiğini gelecek kuşaklara aktarmanın gerekliliğine değinmiş, bu müze için en uygun binanın Mahmut Nedim Konağı olacağını belirtmiştim. Bunu yapmadığımız takdirde zamanla bir çok belgenin kaybolacağından söz etmiş ve 50 sene sonra çocuklarımıza; “Senin dedelerin Fransız emperyalizmine boyun eğmedi, onları bu kutsal beldeden şöyle kovdu, bağımsızlığını böyle kazandı” desek bile, elde belge bulunmadığı için bunda pek inandırıcı olamayacağımızı yazmıştım.
11 Nisan 1988 yılından sonra bu konuyu hemen her 11 Nisan’da dile getirdim. Ancak gerçekleşmesi nasip olmadı. Ta ki Sayın Muzaffer Dilek’in Urfa’ya vali olarak atanmasına kadar. Meğer her şeyin bir zamanı varmış.
Hiç unutmuyorum. 16 Mart 2001 günü idi. Dönemin Valisi Sayın Muzaffer Dilek beni telefonla arayarak makamına çağırmıştı. Sayın Dilek göreve başlayalı 7-8 ay olmuştu. Bu süre zarfında kendileriyle birkaç kez görüşmüştüm. Göreve başladığının henüz ikinci ayında Urfa’yı tanımasını biraz olsun öne çekmek amacıyla turizm potansiyelimiz ile ilgili geniş kapsamlı, slayt gösterili bir brifingi makamlarında kendilerine sunmuştum. Daha sonraki günlerde Urfa’da kültürel mirasın korunmasında yapılabilecekler konusunda başta Yorgancı Sokak Kültür Adası projesi olmak üzere bazı projelerimi kendileriyle paylaşmıştım.
Hemen Sayın Dilek’in makamına gittim. Sayın Prof. Dr.Metin Sözen ve İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdür Yardımcısı Sayın Kayhan Kavas orada idi. Kültürel mirasın korunmasına önem veren ve Tarihi Kentler Birliği’nin kurulmasına öncülük eden dönemin İçişleri Bakanı Sayın Saadettin Tantan, Sayın Sözen ve Sayın Kavas’ı Mayıs ayında Urfa’da düzenlenecek Tarihi Kentler Birliği Toplantısı’nın ön hazırlıkları için ve Urfa’da neler yapılabilir düşüncesiyle Urfa’ya göndermişti. Biraz sohbetten sonra söz Urfa’da restore edilerek kültürümüze kazandırılabilecek yapılara geldi. Kendilerine Mahmut Nedim Konağı, İsviçre Misyoner Hastanesi ve Millet Hanı’nın metruk durumlarından söz ettim ve yan yana bulunan bu üç yapının kurtarılması gerektiğini ifade ettim. Hemen Vali Bey’in makam aracı ile söz konusu yapıların bulunduğu bölgeye gittik.
Önce Mahmut Nedim Konağını gezdik. Urfa kurtuluşunun anıt yapılarından metruk durumdaki bu konağın restore edilerek “Kurtuluş Müzesi” olarak değerlendirilebileceğini söyledim. Daha sonra hemen yandaki İsviçre Misyoner Hastanesi’ne geçtik. Ancak bina kapalı olduğu için içeriye giremedik. Batı taraftaki sokaktan duvarın üzerinden içeriye baktık. Kızılay’ın mülkiyetinde olan bu yapının 20-25 yıldır kaderine terk edildiğinden harap duruma geldiğini ve restore edilmesi gerektiğini anlattım. Vali Bey her iki yapıyı ilk kez görüyordu. Daha sonra hemen aşağıdaki Millet Hanı’na geçtik. Bu yapının da restore edilmesi gerektiğini konuştuk.
Sayın Muzaffer Dilek ertesi günlerde hemen işe koyuldu. İsviçre Misyoner Hastanesi’ni bir yıldan az bir sürede restore ederek Sosyal Merkez olarak hizmete açtı.
Daha sonra Millet Hanı’nın, İl Özel İdaresi olanaklarıyla Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’nin ikinci büyük müzesi ve en büyük kültür merkezi yapılması amacıyla Maliye Bakanlığı’ndan İl Özel İdaresi’ne tahsisini sağlayarak rölöve-restitüsyon-restorasyon projelerini başlattı. Kendisine; “Efendim bu hanın ayağa kaldırılması çok para ister. İsterseniz Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan destek isteyelim” dediğimde bana; “Cihat hocam, hiç gerek yok. Allah nasip ederse ben bu hanı İl Özel İdaresi’nin olanaklarıyla birkaç yılda ayağa kaldırırım” demişti. Ama Afyonkarahisar’a tayini çıkınca bu düşüncesini gerçekleştiremedi.
Sayın Dilek daha sonra, Kurtuluş Müzesi olarak değerlendirilmesi amacıyla Mahmut Nedim Konağı’nı İl Özel İdaresi adına kamulaştırdı. Kamulaştırma bedelini Afyonkarahisar’a hareket etmeden bir gün önce mülk sahibinin hesabına yatırılmasını sağladı.
Böylece 1988 yılının 11 Nisanında ilk kez gündeme getirdiğim Kurtuluş Müzesi projesine ilk ve en önemli adım Sayın Muzaffer Dilek tarafından atılmış oldu.
Burada yeri gelmişken, soyut ve somut kültür değerlerimize son derece önem veren Sayın Dilek’in Urfa’da görev yaptığı 30 ay gibi kısa süre içerisinde nerede ise tamamına yakınını İl Özel İdaresi bütçesinden gerçekleştirdiği hizmetlerinden söz etmek istiyorum.
Sayın Dilek, benim de yayın kurulunda yer aldığım “Şanlıurfa Uygarlığın Doğduğu Şehir” prestij kitabı olmak başta üzere “Şanlıurfa Kültür Sözlüğü”, “Adım Adım Şanlıurfa”, “Şanlıurfalı Ressamlar”, “Urfa’nın Etrafı”, “Şanlıurfa Kurtuluş Mücadelesi Tarihi”, “Şanlıurfa’da Sıra Gecesi” gibi yayımlanan kitaplarla somut olmayan kültürel değerleri korumuş, bu bağlamda “Türkülerle Şanlıurfa” (vcd,cd ve kaset) adlı görsel ağırlıklı bir müzik projesini de yaşama geçirmişti. 30 yıldır unutulmuş “Dörtlü değnek Oyunu” son ustalar tarafından canlandırılarak yeni nesle tanıtılmış, Şanlıurfa musiki derneğinin kurulmasına öncülük edilip yer sağlanmış, “Öyküleriyle Şanlıurfa Türküleri” konulu bir proje hazırlanıp halka sunulmuştur. Bu bağlamda müzisyen esnafın da kendilerini ifade etmelerine ortam sağlanıp bunların düzenledikleri etkinliklere destek sağlanmıştır.
Vali Dilek, somut kültürel mirasla ilgili olarak kendisinden önce başlatılan restorasyonları tamamladığı gibi, Reji Kilisesi’ni restore ederek Vali Kemalettin Gazezoğlu Kültür Merkezi’ne dönüştürmüş, Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Şahap Bakır Evi (TBMM Evi), İsviçre Misyoner Hastanesi, Siverek Gazipaşa İlkokulu, Viranşehir Paşa Konağı restorasyonlarını gerçekleştirmiştir. Gümrük Hanı restorasyonunda önemli mesafe alınmış, Çift Kubbe yokuşu duvarları yapılmış, Kale Hendeği’ne yüzyıllardır birikmiş bulunan onlarca kamyon çöp temizletilmiş, Harran Yakup Peygamber Kuyusu, Soğmatar Musa Peygamber Kuyusu çevre düzenleme projeleri hazırlanarak Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’na sunulmuştur.
Dergah Projesinde yer alan ancak proje müellifi ile yaşanan anlaşmazlık sebebiyle ortada kalan Balıklıgöl Sağlık Ocağı’nın tarihi dokuya uygun olarak hazırlattırılan projesinin inşaatına başlanılmış, Urfa Kalesi çıkışındaki “Çift Mağara”nın projesi hazırlanarak Koruma Kurulu onayı alınmış ve buranın temizleme çalışmalarına başlanılmış, Kale civarındaki 70’den fazla gecekondunun kamulaştırma, yıkım ve temizleme (yargı kararı ile yıkılması durdurulan birisi hariç) işleri tamamlanmıştır.
Bu kısa bilgilerden sonra tekrar Mahmut Nedim Konağı’na dönelim.
Sayın Dilek’ten sonra çok kısa süre Urfa’da görev yapan valilerimiz Sayın Şükrü Kocatepe ve Şemsettin Uzun dönemlerinde Mahmut Nedim Konağı’nın restorasyon projeleri hazırlandı. Millet Hanı’nın güneydeki birinci avlu bölümünün rölöve-restitüsyon ve restorasyon projeleri Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından onandı. Sayın Şemsettin Uzun, Hanın restorasyonuna başlamak üzere ilk etapta o 500 milyar lira ödenek ayırdı. Ancak Isparta valiliğine atanması ile projeye başlaması nasip olmadı.
2006 yılının Ocak ayında göreve başlayan şimdiki valimiz Sayın Yusuf Yavaşcan Millet Hanı’nın restorasyonunun İl Özel İdaresi bütçesiyle yapılmasının mümkün olamayacağını söylemesi ve burasının turizm amaçlı kullanılmak üzere özel bir firmaya ihale edilmesi üzerine, hanın restorasyonuna ayrılan 500 milyar lira Mahmut Nedim Konağı restorasyonuna aktarıldı. Böylece Konağın restorasyonuna başlanılmış oldu.
Restorasyon sırasında binanın doğu cephesinin raspalanarak kurşun izlerinin silinmesi gibi yanlış bir uygulama uyarılarımız üzerine durduruldu. Zemin kattaki tiyatro salonunun önce restoran, daha sonra kafe-bistro olarak işletilmesi teklifleri Şanlıurfa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nca uygun görülmedi.
Hızla ilerleyen Restorasyon çalışmaları, sayın valimiz Yusuf Yavaşcan başta olmak üzere, İl Kültür ve Turizm Müdürü Selami Yıldız, proje mimarları Abdülkadir Öcal, Fatma Şahin, Saide Açanal, Elk.Müh. Mahmut Elihoş, Peyzaj Mim. Müslüm Uyanık, İnş.Tek.Abdullah Dağbaşı’nın, taşçı ve marangoz ustalarının ve adlarını sayamadığım daha bir çok kişinin emekleriyle tamamlanmış oldu.
Urfa kurtuluş tarihi üzerine çok sayıda kitap ve makale yayınlamış olan, savaşla ilgili belge ve bilgileri içeren zengin bir arşive sahip bulunan değerli dostum Av. Müslüm Akalın’ın ve Harran Üniversitesi Öğr.Gör.Sabri Kürkçüoğlu’nun müzenin teşhir ve tanzimine büyük emekleri geçti.
Urfalı heykeltıraş Meral Kayısı’nın, Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti üyelerini (12’ler) sıra gecesinde toplantı halinde gösterir heykel çalışmaları müzeye ayrı bir değer kattı.
Böylece 1988 yılında Şanlıurfa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 68. yılında ilk kez gündeme getirdiğim Kurtuluş Müzesi fikri, 21 yıl sonra, kurtuluşumuzun 89. yılı kutlamalarında gerçekleşmiş oldu ve Müze 11 Nisan 2009 günü valimiz Sayın Yusuf Yavaşcan tarafından hizmete açıldı.
Çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşen açılışa, binayı kamulaştırarak en büyük adımı atan Sayın Muzaffer Dilek’in davet edilmeyişi bence önemli bir eksiklikti. Ancak Sayın valimiz Yusuf Yavaşcan’ın açılış konuşmasında Sayın Dilek’e teşekkür etmesi ve binanın duvarına asılan levhada Sayın Dilek’in kamulaştırma hizmetinden söz edilmiş olması bu eksikliği bir nebze olsun gidermiş oldu.
Ayrıca, binaya adını veren banisi Mahmut Nedim Efendi ile ilgili fotoğraf ve bilgilere uygun bir köşede yer verilmesi yararlı olurdu diye düşünüyorum.
Konağın kamulaştırılmasına, projelerinin hazırlanmasına, restorasyonuna ve teşhir-tanzimine kadar emeği geçen herkesi kutluyorum. Darısı diğer tarihi yapılarımıza diyorum.
Harap ve yüzüne bakılamaz bir yapıyı restore ederek ayağa kaldıranların tattığı mutluluğun, ölmekte olan bir hastayı tedavi ederek ayağa kaldıran doktorun hissettiği mutluluğa eş değer olduğunu söyleyebilirim. Kurtuluş Müzesi’nin açılış konuşmasını yapan Sayın Yusuf Yavaşcan’ın yüz ifadesinde bu mutluluk rahatça görülüyordu.
Sayın valimiz döneminde İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın Selami Yıldız’ın gayretleriyle 63 önemli yayının kültürümüze kazandırılmış olması, gençlere yönelik güzel sanat kurslarının açılmış olması soyut kültür mirasımızla ilgili önemli çalışmalardır.
Gönül isterdi ki; sayın valimiz Urfa’da görev yaptığı üç buçuk yılda somut kültür mirasımızın korunması ile ilgili olarak da; bir-iki yapının restorasyonunu değil, daha çok yapının restorasyonunu gerçekleştirebilseydi. Kendilerine önerdiğimiz Yorgancı Sokak adasını, Millet Hanı’nı, Ellisekiz Meydanı’nı tamamlayabilseydi. Böylece hem kendileri, hem de biz Urfalılar daha çok mutluluk yaşayabilseydik. Daha çok kültür mirasımız kurtarılıp turizme kazandırılabilseydi.