Urfa’da öğretmenler iş bıraktı
İlimizde görev yapan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası’na (Eğitim-İş) üye öğretmenler 1 günlüğüne iş bıraktı
Eğitim İş Şanlıurfa Şube Başkanı Sedat Kayaokay konuya ilişkin basına yazılı bir açıklama yaptı.
Toplu sözleşme görüşmelerinde kamu çalışanlarına reva görülen 2 yıllık zamların yıl bitmeden eridiğini, enflasyon ve artan vergi dilimi ile kamu emekçisinin alım gücünün yerle bir edildiğini anlatan Kayaokay, eğitim emekçilerinin daha ayın başında ayın sonunu kara kara düşünür hale geldiğini belirtti.
Kayaokay, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
”Üstelik bu tablo daha da ağırlaşıyor. TÜİK ezbere bildiğimiz yalanları söyleyedursun, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş’in Aralık ayı araştırmasına göre; dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşayabilmesi için yapması gereken zorunlu harcamaları gösteren yoksulluk sınırı 13 bin 598 liraya, açlık sınırı ise 4 bin 652 liraya yükselmiştir. 1 yılda tüketilmesi zorunlu olan tüm gıda maddelerine yüzde 100’ü aşan oranlarda zam gelmiştir. Gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 2 bin 6 lira artmıştır.
Peki bu şartlar altında fedakarca çalışan yaşamaya çalışan biz eğitim emekçilerinin payına ne düşüyor .Bu karanlık ekonomik tablo karşısında, aylardır meydanlarda çağrıda bulunuyoruz. “Zam, Kriz, Yoksulluk; Tükeniyoruz!” diyerek peş peşe yapılan zamları, yaşadığımız ekonomik kriz ve derin yoksulluğu haykırıp, siyasi iktidarı önlemler almaya çağırıyoruz.
-Tiyatrodan ibaret olan toplu sözleşme görüşmelerinden gelen trajikomik ücret zamları ve peşi sıra gelen sefalet.
-Liyakatsizce atanmış yöneticilerin hadsizlikleri; azar, keyfi disiplin cezaları, mobbing, sürgünler…
-Kadrolu, sözleşmeli, ücretli adı altında kategorize edilerek, ayrıştırılarak sömürülme.
-İş güvencemizi ortadan kaldıracak, öğretmenler odasını bir kez daha bölecek olduğu halde bize müjde gibi sunulmaya çalışan Öğretmenlik Meslek Kanunu.
-Eğitim çalışanlarının görev tanımlarının yapılmasını, angarya çalışmaya son verilmesini istiyoruz.
-Üniversitelerimizde bilimsel, idari ve mali özerklik istiyoruz.
-Üniversitelerimizde akademik ve idari kadrolar arasındaki keskin çizgilerin azaltılmasını, görevde yükselme koşullarının liyakat sistemine göre yapılmasını, akademik teşvik ödeneğinin akademik alanların şartları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesini, akademisyenleri gerçekten teşvik edecek oranlarda olmasını istiyoruz.
Atatürk ulusal bütünlüğümüzün kurulmasında ve geliştirilmesinde, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında en önemli görevi öğretmenlere vermiştir. O’nun; “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus adını alma yeteneğini kazanmamıştır” sözleri bunun en güzel örnekleridir.
-Atatürk’ün bize emanet ettiği yeni nesiller için laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim için Eğitim-İş diyoruz.”