Mehmet Göncü
8 Ocak 2009
Son günlerde dünyada yaşanan ekonomik krizin ülkemize de yansıması gibi,
konuşmalarla yaklaşan mahalli seçimler ve İsrail’in Gazze’ye saldırısı üzerine laf etmeyen hemen hemen yok gibi..
Ulusal ve yerel televizyonları dinliyorum. Aman yarabbi, her ağzı olan konuşuyor ve haklı olduğunu söylüyor. Hemen hemen herkes akıl satıyor. Kendisi gibi düşünmeyenleri şiddetle kınıyor ve zaman zaman da iztihza ve alay ediyor.
Bu durum karşısında ben şahsen şaşırıyorum. Yaho kardeş niye hep akıl satıyorsun, biraz da akıl alman gerekmiyor mu? Bakın Urfalı şair “Yusuf Nabi” bu tür kimselere ne güzel cevap veriyor:
“İlm bi luce-i be sahildir.
Anda alim geçinen ise cahildir.”
Yani İlim; sahili olmayan bir deniz gibidir. Sahili olmayan bir denizde de ben her şeyi en iyi biliyorum demek gibi bir cehalet olabilir mi?
Zaten ben tam biliyorum demek, öğrenmenin kapısını kilitlemek demektir. Kaldı ki; kişi, beşikten mezara kadar öğrenmeye mecburdur ve muhtaçtır.
Bu hususta Hazreti Ali de (RA); “Bilmediklerimi eğer ayaklarımın altına koysam başım göğe yükselir” demektedir.
Ne kadar akıllı ve bilgece bir söz değil mi?
Yunus Emre de; her hususta, konuşma ve davranış adabında, kişileri tevazu sahibi olmaya, akıl satan değil de her halükârda öğrenmeye ve akıl almaya davet ediyor ve şöyle söylüyor:
“İlim, ilim bilmektir.
İlim, kendin bilmektir.
Sen, kendini bilmesen,
Ya…bu nice okumaktır”
Ben şahsen bu söze uygun davranan nice güzel insanlar ve eli öpülesi nice öğretmenler, hocalar tanıdım.
Bu değerli insanlardan öğrendiğim çok şeyin yanında en önemlisi ise, “Bütün canlılar gibi, insan da tam değil ama mutlak bir tamamlayıcıdır”
Dürüst ve şeffaf bir toplumda; lütufta geride, kahırda önde olan dostlarınızın çok olması dileği ile kalın sağlıcakla…