K. Eren Akalın
25 Kasım 2008
Geçen hafta haklı olarak gündemin ilk sıralarında yer aldı Dr. Venhar Onat’a yapılan aşağılık saldırı. Bireysel olarak da, kurumsal olarak da, toplumun farklı farklı kesimlerince birçok kez kınandı bu saldırı. Üzerinde hem fikir olunan konu ise bu davranışın tüm Urfa’ya mal edilmemesiydi.
İyi, hoş, güzel, bunu tüm Urfa’ya mal etmeyelim de, Manisa’ya mı mal edelim, Afyon’a mı? Elbette Urfa’ya mal edilmeli, hem de tek tek hepimize, tüm Urfa’ya. Bu kaçınca vaka, kaçıncı vukuat? Dr. Onat, vazifesinden ötürü bir ay içinde şiddete maruz kalan ikinci doktormuş, üst üste yaşanan bu iki vakanın üstüne, hala bize mal edilmesin arzusu yerinde olabilir mi? Sorumluluktan kaçmaya uğraşacağımıza, çözüm üretmeye çalışsak daha fazla yol kat etmez miyiz?
Üstelik yapılan bu çirkin saldırı işin sadece bir boyutu. Kabul etsek de, etmesek de, Urfa’da maalesef şiddet kültürü egemen hale gelmiştir. Şiddetin adresi yalnızca hastaneler değildir. Trafikte de şiddet hâkimdir, okullarda da. Maçlarda da şiddet hâkimdir, bürokraside de. Urfa yaşadığı yoğun göçün ardından kırsalın şiddet egemen zihniyetine mahkûm olmuştur / teslim olmuştur. Siz adını ne koyarsanız koyun!
İşte bu yüzden bu işin sorumluluğunu hepimiz üstlenmeliyiz. Üstlenmeliyiz ki bir şeyleri değiştirebilelim. Bundan sonra ne Venhar Onat’a mahcup olalım ne de onun gibi yerlerinden yurtlarından kopup, bu topluma hizmet etmek için gelen başka misafirlerimize. Bu tür olayların sorumluluğu hepimizindir, farklı algılamak hepimizi yanıltır.