Ömer Elçi
19 Kasım 2008
Başbakan, Bakanlar, Milletvekilleri, Valiler, Kaymakamlar, Belediye Başkanları, Siyasiler başta olmak üzere atanmışlar, seçilmişler eleştiriyi sevmezler.
Hele ki görsel yazılı medyanın eleştirilerini hiç mi hiç sevmezler
Ülke insanları olarak eleştirilmeyi sevmeyiz her zaman pohpohlanmaktan hoşlanırız.
Haber yaparsanız, yazarsanız, telefon dinleme, hakkınızda istihbarat toplama, gazetenize ilân verdirtmeme, gazeteden uzaklaştırma, dava açma, tehdit, yaralama devreye sokulabileceği gibi yandaş-yalaka medyacı köşe yazarlarınca yıpratma kampanyalarıyla karşı karşıya kalırsınız.
Dünya genelinde gazetecilik, yazarlık zorlaşıyor. Türkiye’de de Adnan Menderes döneminde olduğu gibi Başbakan Erdoğan döneminde de gazetecilik, yazarlık zorlaştı.
Toplum bir yandan dürüst, objektif yazar isteyip, diğer yandan da; “Size mi- Sana mı düştü. Doğrucu Davutluk” diyebiliyor.
Türkiye de gazetecilik, yazarlık zor olsa da, toplumsal gelişim ve değişim adına gazetecilik-yazarlık gerekli
*
Başbakan Erdoğan, özelikle ikinci iktidarı döneminde kendisini ve hükümetini eleştirenlere tahammülsüzlüğünü daha net göstermeye başladı.
Bakir Coşkun eleştirdi diye, dünyayı ayağa kaldırdı.
Fehmi Koru, “Obama gibi geldi Bush gibi oldu” deyince, “Sevsinler seni…, Beğenmiyorsan git….. ve medya güvenirliliğini kaybetmiştir” diyerek toplumsal ayrışmalara ne yazık ki zemin oluşturdu.
Eleştiren kara listeye alınıyor….
Başbakanlık, cesurca Türkiye’nin çıkarları ve gerçekleriyle ilgili soru soran bazı gazetecilerin basın kartını iptal ediyor. “Bu gazetecileri istemiyoruz.” Deniyor. Deniz Feneri davasından tutuklanana her ne hikmetse Basın Kartı veriyor, beslemeliği kabullenmeyen basın, olayın üzerine gidince de yanlışlıktan vazgeçiliyor.
“Ya Yazma Ya Terk et”
Başbakan eleştiriyi sevmiyor. Bazı atanmışlar, seçilmişler, vurguncular, tacizciler, hortumcular, hırsızlar, maskeliler, eleştirilmeyi sevmiyor. Eleştirilmeyi sevmiyorlar ama kendilerine yönelik bir oluşum olduğunda ise “Basın” diye avazları çıktığı kadar bağırıyorlar.
*
Gazete, köşe yazarı, haberinin kaynağını açıklamaz, bununla beraber kendisine iletilen, kendisinin ulaştığı bilgiyi-belgeyi kamuoyuyla paylaşır.
Yazar bir gün milyonlaşsa da çoğunlukla yalnızlığı yaşar.
Zordur gazetecilik, yazarlık.
Zorluk, gazeteciliğin- yazarlığın onurluluğuna sorumluluğuna söz getirmemektir. Gazeteciliği-yazarlığı bireysel çıkarlar için kullanmamaktır.
Ancak Türkiye’de ağzı olan program yapıyor. Kalem bulan kendini yazar diye yutturmaya çaba harcıyor.
Bu türler için gazetecilik, yazarlık kolaydır.
Nerede beleş oraya yerleş.
Beslemeciliği, yağdanlılığı, yağcılığı, dönekliliği kişilik edinenleri; eleştiriyi sevmeyenler daha çok seviyor.
Gezilerine, toplantılara, yemeklere açılışlara davet ediliyor.
Türkiye’de gazetecilik, yazarlık gerçekten zor.
Zorluğun zorluğu da Türkiye’yi anlatmak zor.