Ali H. Demir
28 Ekim 2008
Eğitim ve öğretim insanlığın var olduğu andan itibaren ortaya çıkmış insan faaliyetlerinden birisidir. Bilgisini bir başkasına aktarma isteği ve ihtiyacı eğitim ve öğretimin de başlamasına yol açmıştır. Bilinenlerin bir başkasına anlatma, gösterip yaptırma yoluyla doğrudan aktarılması şeklinde ortaya çıkan faaliyetler toplumsal yaşam geliştikçe şekil değiştirmiştir. Ancak ilk günden bu yana eğitim öğretim faaliyetindeki temel mantıkta bir değişme olmamıştır. Birebir eğitim ve öğretim faaliyetleri insan nüfusunda ortaya çıkan artışla birlikte grup eğitimine ve zamanla okul eğitimine dönüşmüştür.
Özellikle eğitimin devletin önemli bir görevi olarak görülmeye başlanması ve eğitim yanında diğer tüm alanlardaki bilimsel gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni ve sistemli düşünme biçimleri eğitim faaliyetlerinin de gelişi güzellikten kurtulmasına yol açmış sonuçta planlı, programlı eğitim faaliyetlerinin ortaya çıkmasına, eğitim bilimleri literatürünün zamanla gelişmesine, eğitim programları, eğitimin yönetimi, planlanması gibi kavramların bu literatüre girmesine yol açmıştır. Eğitim programı kavramı bu anlamda günümüz eğitim öğretim faaliyetlerinde can alıcı bir öneme sahip olmuştur. Eğitim programı ve program geliştirme gibi kavramlar sınıf içi çalışmaların içeriğini, şeklini, derinliğini doğrudan etkilemektedir. Eğitim öğretim faaliyetleri bir kişinin bireysel inisiyatifine bırakılamayacak kadar ciddi, karmaşık ve önemli bir iştir. Öğretmen sınıfa girip istediği şekilde bir eğitim öğretim faaliyeti yürütemez. Bu konu bilginin hızla arttığı, iletişimin ve etkileşimin hızla gelişmesinin sonucunda küçük bir köy haline gelen günümüz dünyasında çok daha önemli ve kolay hale gelmiştir. Özellikle siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel unsurların başka toplumlara etki etmede büyük önem taşıdığı günümüzde sınıflarda yapılacak çalışmaların sadece öğretmene bırakılmaması çok daha önemli bir konudur. Bu nedenle öğretim programları hazırlanır, eğitim sistemleri programlı öğretim faaliyetine çok daha fazla önem verir hale gelmiştir.
Program geliştirme kavramı içinde programların hazırlanması, uygulanması, geliştirilmesi belli ilkelere bağlı kalınarak yapılır. Eğitim sisteminin kurulup işletilmesi sadece fiziksel ortamların hazırlanması, buralara öğrencilerin alınıp görevlendirilen personel tarafından eğitim öğretime tabi tutulması anlamına gelmemektedir. Fiziksel ortamlarda toplanan öğrencilere öğretilecek veya verilecek içeriğin de eğitim sisteminin üst birimlerince belirlenmesi gerekmektedir. Programlı öğretim öğretici personele bir yol haritası hazırlar. Bu yol haritası yoluyla öğretici kişi dağınıklıktan kurtulmuş olur. Neyi ne kadar ve nasıl öğreteceğini hazırlanan programlar ilgili kişiye gösterir. Eğitim öğretim faaliyetlerinde amaçlar, içerik, öğrenme öğretme durumları, değerlendirme tüm programlı faaliyetlerin içinde mutlaka olmak zorundadır. Bu kavramlar programlı bir eğitim öğretim faaliyetinin ana taşıyıcılarıdır. Bu ana taşıyıcılar olmaksızın bir eğitim öğretim faaliyetinin olması mümkün değildir.
Amaçlar eğitim öğretim faaliyetlerinde temel düşüncelerdir. Eğitim öğretim faaliyetinin sonucunda faaliyete giren, faaliyete katılan kişilerde olması beklenen bilgi, beceri, düşünce, değer, anlayış, tutum ve alışkanlıkların tümü amaçlar şeklinde sıralanır. Bu nedenle özellikle amaçlar düzeyinde eğitim öğretim uygulayıcılarına bir seçme hakkı, ekleme, değiştirme imkanı verilmez. Eğitim sistemini kuranlar bir bakıma bu düşünceleri eğitim felsefesinin verilerinden hareketle kendileri ortaya koyarlar. Öğretici personele bu konularda inisiyatif kullanma hakkı verilmemektedir. Bu yönüyle öğretici personel belirlenmiş eğitim amaçlarını gerçekleştirmekle sorumludurlar. Eski veya yeni tüm programlarda amaç, hedef, kazanım adıyla veya başka şekilde bu unsur mutlaka vardır. Yeni olarak nitelenen ilköğretim programları bunu kazanım olarak ifade etmektedir. Amaçlar veya kazanım bir bakıma eğitim sisteminin en özelden en genele ulaşmayı düşündüğü temel düşüncelerin göstergeleridir. Amaç-Kazanım farklılaşmasında amaç yerine kazanım kavramının kullanımı daha çok alışılmış vurgunun yanlış algılanmasının kaldırılmasının düşünüldüğü görülmektedir. Ama öz itibariyle bakıldığında programlı eğitimin temel yaklaşımında bir farklılaşma olmadığı görülmektedir.
İçerik kavramı programlı öğretim düşüncesinde amaçlara ulaşmada kullanılacak her türlü bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları gösterir. Bu aşamada eğitim öğretim sürecine giren, eğitim öğretim faaliyetlerine tabi tutulan bireye öğretilecek, gösterilecek, verilecek her türlü bilgi, beceri, duygu, hareket, davranış ve alışkanlık belirlenir. Bu aşama öğretici personeli amaçlar kadar sıkı bir şekilde bağlamaz. Zira hangi öğrenciye, bireye hangi tür bilgi, beceri, alışkanlık ve davranışların verileceği öğretim ortamının özellikleriyle doğrudan ilgilidir. Ortam ve ortama gelen birey veya öğrenci bu aşamada mutlaka dikkate alınması gerekir. Bu nedenle öğretici personelin içeriğe yönelik düzenlemeler yapması adeta bir zorunluluktur. Bu düzenlemeyi yapmaksızın kendisine verilen örnek içeriği olduğu gibi kullanmak öğretmeni, öğretici personeli zora sokar. Ne yazık ki bu konuda öğretmenlerin çoğu bu zorluğa rağmen içerik üzerinde hiçbir düzenleme yapmamaktadır. Adeta kendilerine verilen örnek içeriği adım adım takip edilmesi gereken yazılı emirler gibi düşünmekte ve öğrencilerin durumunu dikkate almaksızın içeriği olduğu gibi öğrenciye aktarmaya çalışmaktadır. İçerik itibariyle yeni ilköğretim programlarına bakıldığında eskiye göre düzenleme çalışmalarının yapıldığı görülmektedir. Özellikle ilköğretimin sekiz yıla çıkarılmasıyla birlikte içeriğe yönelik önemli düzenlemeler yapılması gerekiyordu. Bu yönüyle düzenlemelerin yapılması gayet normaldir.
Öğrenme öğretme süreci eğitim öğretim faaliyetlerinin yapılış şekline yönelik açıklamaları içermektedir. Bir bakıma nasıl bir eğitim öğretim faaliyeti yapılacak sorusu öğrenme öğretme süreciyle doğrudan ilgilidir. Nasıl bir eğitim sorusu da yöntem ve teknikle doğrudan ilgilidir. Öğretmenliğin belki de asıl can alıcı noktası bu aşamadır. Zira amaçların belirlenmesi öğretmenin dışında bir olgudur. İçerik de bir bakıma genel çerçeve olarak bile olsa öğretici personel için ilgili kişiler tarafından belli şekilde hazırlanmaktadır. Eğitim öğretim faaliyetlerinin yapılmasında işleyiş sürecinin işletilmesinin nasıl olacağı büyük oranda öğretmenin yeteneğine bağlı bir durumdur. Bu nedenle özellikle bu konuda öğretmenlerin kendilerini çok iyi yetiştirmesi gerekmektedir. Öğrenme öğretme süreci doğrudan doğruya öğretmenin yöntem ve teknik bilgisine, bu bilgiyi uygun şekilde ve etkili olarak uygulamasına/ uygulayabilmesine bağlıdır. Öğrenme öğretme sürecinin işletilmesi içinde düşünülebilecek yöntem ve teknik kavramı ilköğretim programlarının yeni diye söylenen bir çok yönleri içinde belki de en eski olan yönüdür. Yöntem ve teknik kavramı eğitim öğretim faaliyetlerinin görülmeye başladığı ilk andan itibaren hep vardı. Birilerine bir şey öğretmen düşüncesinde olan her insan öğretimi, eğitimi nasıl yapacağı sorusunu hep sora gelmiştir. İlk çağlardan itibaren eğitim öğretim konusunda düşünce üretenler yöntem teknik konusuna kafa yormuşlardır. Bu yönüyle bakıldığında yeni ilköğretim müfredatı hiç de yeni değildir. Yöntem ve teknik düşüncesi, endişesi her zaman eğitimcilerde olmuştur. En eski yöntem ve tekniklerin dahi bu gün eğitim öğretim faaliyetlerinde kullanılabileceği yerler vardır. Eğitimin amaçları zamana, zemine göre değişmiş olabilir. Bilginin gelişmesi ile birlikte içerikte de büyük oranda değişmeler ortaya çıkabilir. Ancak yöntem ve teknik konusu hiçbir zaman eskimez. Büyük oranda değişmez. Yenilikler, eklemeler mutlaka yapılır ancak eski diye nitelenenler tamamen terk edilmez. Bu yönüyle yeni programlardaki yöntem ve teknikleri her yönüyle yeni diye nitelemek doğru olmayabilir. Yeni programlarda kullanılan yöntem ve tekniklerin içeriğine ilişkin bir şeyler söylemek bu yazının içeriğini, sınırlarını oldukça genişleteceği için ayrıntıya girmeksizin burada genel anlamda şu söylenebilir yöntem ve teknik öğretmenliğin asıl başarısını ortaya çıkaracak yön olması hasebiyle oldukça önemlidir. Bu nedenle yetenekli, iyi bir öğretmen çeşitli örneklerden kendi şahsiyetine, felsefesine, öğretim stiline uyacak bileşik bir yöntem ve teknik geliştirebilir, kullanabilir. Önemli olan tüm meslek hayatında çeşitli yöntem ve teknikleri incelemek, bunları sınıf ortamında kullanmak, geliştirmektir.
Görüş ve Önerileriniz için…
Ali Hikmet Demir