Fakıbaba, verecek cevap bulamadı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ak Parti kadrolarına verdiği ‘Sahaya inin’ talimatına Fakıbaba da uydu.
2 günden beri Urfa’da bulunan Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Dr.Ahmet Eşref Fakıbaba kentte STK’ları ve esnafı ziyaret etti, sıkıntılarını ve taleplerini dinledi. Fakıbaba kiminle görüştüyse hayat pahalılığından, dövizdeki artışın ekonomiye olumsuz yansımasından dert yandı. Bu durumun geçici olduğunu vurgulayıp sabır tavsiye eden Fakıbaba, zaman zaman yanıt vermekte zorlandı.
Fakıbaba dün gece de Edessa TV’de Panorama programına konuk oldu ve Ömer Ağ’ın sorularını yanıtladı, Tarım Bakanı olarak görev yaptığı 9 aylık süre içerisinde yaptığı çalışmaları anlattı, telefonlarına cevap vermediği gerekçesiyle DSİ Bölge Müdürü Mahmut Berber’e tepki gösterdi :“O kişi hala görevde… Ben senin de vekilinim”
İSTİFA ETMEYİ DÜŞÜNDÜM, BENİ İKNA ETTİLER
Fakıbaba’nın dikkat çeken bazı satır başları şöyle:
”AK Parti’de nadir de olsa doku uyuşmazlığı olan arkadaşlarım vardı. Onlar yüzünden istifa etmeyi düşündüm. Kasım Gülpınar ve Ahmet Akay beni ikna etti.
“Urfa’nın gerçekten sahibi yok. Siyasi birliktelik, uyum yok.”
‘ATIL HASTANELER’ MESELESİ
”Haşimiye’de bir öğretmen babası beni yakaladı. Allah’tan korkun dedi. Ücretli öğretmen olan kızının 1.500-1.600 lira maaşla aldığını, okula gitmek için 40 kilometre yol gitmek zorunda kaldığını söyledi. Çıkardım dedi, yol masrafı zaten o kadar tutuyor. Gider gitmez bu konuyu Milli Eğitim Bakanına anlatacağım. Sıkıntılar var, bunları düzeltmemiz lazım.
Yılların hekimiyim, her gelene anlattım. Tamam dediler. Bürokrasiden bir şey çıktı; Efendim bu binalar depreme dayanıklı değil. Yahu kardeşim burası boşalalı 5 yıl oldu. 5 yılda hizmet ederdi bu hastane, 5 yılda niye tinercilerin oldu? Madem boşaltıyorsunuz, o klimaları, o ameliyat masalarını, o aletleri niye içeride bıraktınız? Tinerciler onları parçaladı, Bunlar bizim vergimizle alınmıyor mu?
2015’TEN BERİ BÜ MÜCADELEYİ VERİYORUM. BAŞARAMADIM
Süleymaniye’de, Devteşti’nde oturan bir vatandaş çocuğu ateşlendiği zaman çocuğunu Eyyübiye’deki hastaneye götürmek için 30-40 lira araba parası vermek zorunda kalıyor. Geri dönüşte yine bu parayı vermemek için Hastanede bekliyor. Bizim orayı ne yapmamız gerekiyorsa (Eski Devlet Hastanesi) yapmamız lazım. Depreme dayanıklı mı değil, sağlamlaştıralım. Bir an önce çözelim bunları. İlk Milletvekili olduğumdan beri, 2015’ten beri bu mücadeleyi veriyorum, başaramadım yahu. Ben Sağlık Bakanının yerinde olsam dolaşırım, dolaşmadan bu iş olmaz.
Ben her şeyin yerelde çözüleceğine inanıyorum. Ancak yerelde yetkisi olan bir insan Devteşti’ndeki insanın halinden anlar. Sistem yanlış…
MİLLETVEKİLİ ADAY LİSTESİ DOĞRU BELİRLENMEZSE KÖYÜME DÖNERİM
2014’te olduğu gibi sayın Cumhurbaşkanımızı yine yanıltabilirler. Milletvekili adayları seçimden 6 ay önce sorulup, karar verilmeli. Böyle olursa siyasete devam, yoksa köyümde dinlenirim. Lider eksikliği var. Lider, görev bölümü yapacak. Bu genel merkezden ya da Cumhurbaşkanından seçilmeyecek. Bu ilden bir lider olacak. Genel merkezden gelince mehter takımı ile karşılaşıyoruz. Adam ‘Şehirde problem yok’ diyor. Ama öyle değil. Teşkilat başkanımız benden çok iyi mi biliyor Şanlıurfa’yı? Kaç kere gelmiş? Bundan sonra olacak olursam, listeyi ben yapacağım. En son imzayı Kasım Bey ile ikimiz atacağız. Az sayıda doku uyuşmazlığı olan arkadaşlarım var. 2014’ten sonra Urfa’nın kimyası değişti. İnsan hiç ‘biz ne yaptık’ demez mi? Bu yaştan sonra ben bakan olsam, milletvekili olsam ne olacak?”
‘İLK DEFA URFA’YI BU KADAR RAHATSIZ GÖRDÜM’
”Esnaf diyor ki; İş var ama bugün 10 liraya sattığım şeyi 11 liraya alıyorum. Bu konuda büyük rahatsızlık var. Bazıları da diyor ki paranın değeri dolara göre düştüğünden dolayı fiyatlar yükseldi, insanlar alış-veriş yapamıyor. Bir berber arkadaşla konuştum. Eskiden traş ne kadar diye kimse sormazdı, şimdi soruyorlar. Bir kebapçıya uğradım. Tavuk şiş 7 lira yazıyor. İşletmeci bunda bile vatandaşın kendisiyle pazarlık ettiğini söyledi. Hükümetimizin ekonomiyi mutlaka ve mutlaka düze çıkarması lazım.
Hükümetimizin buraya derhal bir ekip göndermesi lazım. Mesela esnafı gezerken yanımda genel merkezden birinin olmasını çok isterdim. Vatandaşları onun dinlemesi ve iletmesi gerekiyor. Şimdi biliyorum bir sürü laf söyleyenler olabilir ama Urfa halkı adına doğruları söylemek de benim görevim. Bunu hızlı bir şekilde yapmak lazım. Bu iş ciddi, bu işin şakası yok. Genel merkezden hızlı bir şekilde arkadaşların gelmesi, vatandaşları dinlemesi lazım. Elektrik faturasını ödeyemeyecek durumda insanlar var, her şey güllük gülistanlık değil.
HADİ BENİ MAHKEMEYE VERSENE!…
Yakın zamanda bir seçmenim gelip DSİ ile alakalı sıkıntısının olduğunu dile getirdi. Ben de DSİ Bölge Müdürünü aradım, cevap vermedi. Bir süre sonra yine aradım, yine cevap vermedi. Sonra aramadım bıraktım. Belki müsait değildir dedim. Sonra benden ricada bulunan vatandaşımız kendisi DSİ’ye gidiyor. Müdürle görüşüyor. DSİ Bölge Müdürü vatandaşı tersliyor. ‘Senin Bakanın da beni aradı cevap vermedim’ diyor. Şu işe bakar mısın? Sen nasıl böyle dersin. Ahlaksız adam! Hadi beni mahkemeye versene. Ben Türkiye Cumhuriyetinin Bakanıydım. Senin de bakanındım. Şu lafa bakar mısın. ‘Senin bakanın aradı ben ona cevap vermedim’ diyor. Vatandaşımıza nasıl böyle dersin? Ve bu müdür orada oturuyor. Ne günlere kaldık. Oysa telefonuma baksa rica edeceğim. Yasalara, prosüdüre uygunsa yapacak. Uygun değilse ben zaten yapmasını istemem. Sonra sen bizim vatandaşımıza kalk ‘Senin bakanın da beni aradı cevap vermedim de!..’
MUHASEBE YAPMAMIZ LAZIM!
7 Haziran 2015 seçimlerinde biz 365 bin oy aldık. (Gerçek rakam 356 bin 537) HDP ise, 300 bin oy aldı. (Gerçek rakam 293 bin 841) HDP’nin içerisinde PKK sempatizanı olabilir. PKK’lı da olabilir. Ama, içinde en az benim kadar dürüst ve namuslu hemşerilerim de var. Bunu nerden çıkarıyorum? 24 Temmuz’da 2015 seçiminde biz 365 bin oy alırken, erken seçimle Kasım seçiminde biz tekrar 500 bine (Gerçek rakam 519 bin 78) çıktık. Yav nereden geldi bu oylar? Yine HDP’den bize geldi. (HDP’nin oyu 228 bin 807’ye düşmüş) Demek ki, insanlar doğuştan HDP’li olmuyor yani. Burada esasında biz de bir muhasebe yapmamız lazım. Ne olur burada yani. Bu denge niye böyle olabiliyor? Ya da HDP’nin elinde olan belediye bir sonraki seçimde Ak Parti’ye dönebiliyor.”
OĞLUMU BIRAKIN, FETÖ’YÜ BANA SORUN
Evet kaldı. Oğlum Avustralya’da FETÖ yurdunda kaldı. Ben 2012 yılında hatırlıyorum o zaman FETÖ’nün festivalleri, olimpiyatları vardı. Türkçe olimpiyatları falan. Biz de oraya gittik. Önde oturduk. Yanımda bakan bey, bir tarafımda o zamanki valimiz Sayın Celalettin Güvenç. Ben şuna inanıyorum. Belediye başkanıydım, yanımda bakan vardı. Şuanda İçişleri Komisyonu Başkanı olan kişi var. Ama, Urfa’da bu FETÖ ile ilk mücadeleyi veren Ahmet Fakıbaba’dır.
Ben de o zaman bağımsızım. Şehre bir üniversite açılsın istiyorum. Bana ismi Melih olan biri geldi. ‘Görevli olarak geldim. Senden Maşuk’ta 3 bin 400 dönüm yer istiyorum’ dedi. Dedim ki, Atatürk Kampüsü Türkiye’nin en büyük kampüsü ve 250 dönüm. Size de o kadar vereyim. Bana, ‘Sen görürsün’ dedi.’ Git elinden geleni ardına koyma dedim.
2014 yılında halk beni seviyor. Memnundu benden. Ben niye aday edilmedim? Ben aday edilmezken, FETÖ’nün liderlerinden Halil Baysal’ın OSM Hastanesi’nin 6. katında başkanlık kararı verilmedi mi?
Hastanenin altıncı katında. Saat 2 de organizasyon yapılıp STK’lar toplanmadı mı Emniyet Müdürü nerede Mehmet Yiğitoğlu? FETÖ’den tutuklu, cezaevinde. Ahmet Fakıbaba Urfa’ya uygun değil. Urfa’dan gitmesi lazım kararı veriliyor.
Cevahir Otel’de bir toplantı düzenlendi. Toplantıya, şuandaki meclis başkanımız da geliyor. Orada STK’lar adına birkaç kişi var. Diğerleri kimler? Celalettin Bey ve müdürleri. ‘Efendim, biz Celalettin Bey’i isteriz. Fakıbaba olmaz’ diyorlar. Fakıbaba, halka rağmen aday yapılmadı.”
SODES DESTEKLERİ, FETÖ’YE GİTTİ
Buraya gelen bir imam vardı, 2009 seçimlerinde kavga ettik. Kavgamızın sesi öyle yükseldi ki onu alıp, başka bir imam verdiler buraya. İmam her gün vilayetteydi. Yalan mı bu yahu? Urfa yaşadı bunu. Devlet desteklemelerinin yüzde 85’i Vali tarafından FETÖ’nün kuruluşlarına verilmiş SODES adı altında.”
ŞENYAŞAR AİLESİNİN ADALET TALEBİ
”Emine Şenyaşar’a Allah sabır versin. İçim parçalanıyor. Ateş ateşle söndürülmez. Keşke böyle bir şey yaşanmasaydı.
“Ben daha önce o dükkana gittim. Videoları izledim, Şenyaşar ailesi beni çok güzel karşılamış. O zaman ‘terörist’ dediğim için utandım. Cumhurbaşkanı geldiğinde de özellikle tembihledim. ‘Terör’ denmesini istemedim.”