Remzi Mızrah
29 Nisan 2008
ınsanlık tarihi ve insan olma çabası sürekli bir mücadeleyle gelebilmiştir bugüne. Dostluk, arkadaşlık, sadakat, samimiyet, şizofrenik ruh hali ve ihanete eşlik eden bataklık kokulu bir kişilik yapısı çoğu kez belirleyici olmuştur toplumun yapısında. Aslında hastalıklı olan toplum değildir. Hastalıklı bireylerin sayıca fazlalığı toplumu hastalıklı yapar veya hastalıklı insanların kahraman olması.
Hepimiz günlük yaşamda yukarıda sayılan ruh hallerine, biz, siz ve ötekilerde sıklıkla rastlamışızdır. Kendisine kötü davranıldığını, toplumun çok üstünde bir insan olduğu halde değerinin bilinmediğini, ötekini iyi olarak bilmekle ne kadarda yanıldığını ve de ihanete uğradığını düşünen yığınla ruh hali görürsünüz çevrenizde.
Tabiî ki modern hayat modern arızalara sahip bireylerde hediye etmiştir bizlere. Bu insanlar kendilerine bir kahraman kılıfı biçerek toplumu kurtarmaya yeltenirler, kendilerinin kurtarılmaya ihtiyacı varken. Bir koltukta beş on karpuz taşımanın kavgasını verirler. Çok iyi reklâm yaparlar kokuları da iyi çıkar bu tür kişiliklerin. Çünkü bataklıklarına su taşıyan, bataklık bitkisi diken, kallavi bir okumuş tayfası vardır çevrelerinde. Bu muhterem zevat, bu tip kişilikleri öne sürerek, aslında kendi reklâmını yapar zavallıların sırtından.
Bu tip kişiliklerin elleri kalem tutar, hatta çevrelerindeki tüm börtü böcek hayvan ve bil cümle mahlûkatta kalem ehlidir. Onların dışında kimsenin yazmaya hakkı yoktur. Hele birde es kaza, fi tarihinde üzerinde birkaç işe yaramaz kelam ettikleri bir konuya elinizi atmışsanız yandınız ki ne yanmak. ıpliğiniz pazara çıkarılır. Seyyah olup dolaşırlar dünyaya anlatmak için sizi ve yaptığınız intihali.
Aslında bu ruh halindeki kaygıları, ahlaki bir ilkeye verdikleri değerden dolayı değildir. Kendi yaptıklarının gerçek değerinin ne olduğunun geniş kimlerce anlaşılıp kendi ipliklerinin kaç kuruş ettiğinin ortaya çıkmasından duydukları çekincedir.
Köpekle arkadaşlık yapan bir insan bunun sonucuna katlanmayı da göze alabilmelidir. Köpekle yaşayan onunla soluk alıp veren, evini koruduğu sürece yemeğini de eksiltmeyen birinin köpeğin kendisini ısırdığından bahsetmesi kadar komik bir çelişki olamaz. Bizde çok ünlü bir deyim vardır “Bana Arkadaşını söyle sana Kim olduğunu Söyleyeyim”
Gerçek arkadaşlıklar samimi olmalı, içten olmalı, çıkar ilişkileri dışında olmalı. Sırtımızı koruyan taş gibi olmalı.
Nisan yağmurlarından, kuraklıktan etkilenmemeli.
Her şeyden önemlisi arkadaşlıklarda bataklık kişiliklerin etki ve yetkisi olmamalı. Bunun dışındaki her şey bataklıktan türeyen sivrisineğin vızıltısı gibi gelir.
“Anlayan Sivrisinek Saz Anlamayan Davul Zurna Az”