Bülent Okutan
21 Aralık 2006
Evet başarılara imza atan bir belediyenin öyküsünü okumayı sürdürüyorsunuz. Eminim içinizden bazıları şunu soruyordur. Yahu bu köşede, bu yazılarda bu öyküde, hiç mi eleştiri olmayacak, bunlar başarırken, hiç mi bir şeyleri yüzlerine gözlerine bulaştırmadılar? Evet o da oldu. Kenti biraz yaz-boz tahtasına çevirdiler. O kadar hızlı giriştiler ki işe, yaptıkları bazen beden olarak, bazen de kalıp olarak uymadı. Sırıttı daha doğrusu. Millet daha “Yahu bu da ne?” diye sormaya hazırlanırken hatanın farkına varılıp, aynı hızla yeniden yıkıp uyanını, yani doğrusunu yapma cihetine gittiler. Hoş gerçi bazı konularda hala kalıba uymayanlar, ya da Urfalıların deyimi ile masrafı “HEÇ” eden uygulamaları yok değil. Bunları saymaya gerek yok. En basiti kendi binaları ve binalarının çevresinden örneklerle dolu. Bina yapıldı. En üst kata malzeme çıkartan asansör rahat çalışsın diye bir köşeyi sona bıraktılar. O köşe öyle kaldı. Yani dona kaldı. Bütün kentin kaldırımları yenilendi, belediye binasının önünde Harran Oteli ile Halk Bankası arasında kalan küçük kavşak dilimi öylesine bırakıldı. Sinek küçüktür ama mide bulandırır deyimini ben buradan her geçişimde bir kez daha yad ederim. Kente çok önemli Köprülü kavşaklar kazandırdılar. Ama Belediyenin hemen yanından geçen Karakoyun ış Merkezinin tünelini göremediler. Turizm sezonlarında bu tünelde ne yazık ki yüzlerce otobüs hep büyük bir gürültü ile sıkışır kalır. Araçlar da ki maddi zarar bir yana kente yeni gelmiş insanların o kazalar sırasında ki ruh halini düşünsenize. Otobüs kente giriyor. Rehber elinde mikrofon başlıyor anlatmaya ; “şu anda şanlıurfa’ya girmiş bulunuyoruz. Kentin Atatürk Bulvarı’ndayız. Urfa gezimize dünyaca ünlü Balıklıgöl’den başlayacağız. ışte sağımızda Belediye binası. Ve karşımızda Balıklıgöl’e gideceğimiz yolu gösteren levhalar. ışte şu tünelden geçip az sonra o muhteşem, kutsal, mübarek mekana ulaşacağız. Gezinin keyfini sürdürün” Ve bir dakika sonra korkunç bir gürültü, otobüste çığlıklar hatta şahadet getirenler. Çünkü otobüs o mübarek tünele girerken yol ile tavan arasına sıkışmıştır. Daha doğrusu geçmişte geleceği göremeyenlerin yaptığını sandığı dar ufuklara sıkışmıştır. Bu şehrin geçmişini görmeye gelenleri ne yazık ki o tünel girişinde aracı sıkışan otobüsün sürücüsünün geçmişle ilgili biraz sinkaflı başka mırıldanmaları karşılamıştır. ışte başarı öyküsünde , başarıya gölge düşüren örneklerden bazıları. Bizim malum felaket tellalları bu konuda ne demişlerdi acep. Yani yapılıp da kalıba uymayan ve yerine yeniden yapılan çalışmalarla ilgili. Onların yorumu şuydu ; “Bu Fakıbaba beceremez bunun ekibi yok, olanlarda yetersiz. şehri yaz boz tahtasına çevirdiler” Peki burada ben mi ne diyorum? “Ortada yapılan çok şey var. Dört yanlış bir doğruyu değil. Dört doğru burada bir yanlışı götürür hale gelmiştir. Bazılarına göre Başkanın bir ekibi yoksa Fakıbaba’ya bir alkış daha çalınır bana göre. Demek ki o ekibine rağmen bunları yapmıştır. O nedenle bu yazının başlığı Bir Başarı Öyküsü olmayı daha da hak etmiştir” Bu arada Ekip alınmasın ben onları yermiyor, felaket tellallarını yanıtlıyorum!… (SÜRECEK)