Bülent Okutan
19 Aralık 2006
Belediye Başkanı Ahmet Fakıbaba’nın neredeyse çeyrek asırlık tıp doktorluğunun ardından, hasta şehir şanlıurfa’ya şifa olmaya çalışmasının öyküsü kalemimden yansımaya bu günde devam ediyor. Evet seçim bitmiş Fakıbaba seçilmişti. Tüm yurtta AKP silip süpürürken, şanlıurfa’da hasta şehir doktorunu ot süpürgelerle süpürerek değil, daha ezici bir oyla adeta elektirikli süpürge ile iş başına getirmiş ve hizmet istemişti. Bence Ahmet Fakıbaba için uykusuz geceler o günden sonra başlamıştı. Çünkü seçilmek neyseydi, ama şehrin yüzde altmışının yani her üç kişiden birinin tercihini senden yana koyması farklı bir şeydi. ışin kötü yanı ise hizmete başlamak için işe nereden başlanacağı, işin hangi ucundan tutulacağı bile belli olmayan bir sorunlar yumağı kent vardı karşınızda. Ve Fakıbaba adeta Aslan yattığı yerden bellidir diyerek icraata Belediye binası, binanın bulunduğu meydan ve şehrin ana arteli Atatürk Bulvarı’ndan başladı. O işe başladı ama Türkiye’nin en politize kenti şanlıurfa’da felaket tellalı çığırtkanlarda söylemlerine başladı. Söylem şuydu; “Bu Fakıbaba görev süresi boyunca şu Bulvardan dışarı çıkamaz, göreceksiniz” Bulvarda ki yamru yumru ağaçlar (ki bunlar kışın ağır geçtiği aylarda üstlerinde ki karlarında etkisi ile araçların, işyerlerinin üstüne devrilip milyarlarca lira zarara yol açanlardı) ardı ardına kesilmeye başlandı. ılk yakıştırma hazırdı; “ışte gördünüzmü bu Fakıbaba doğa düşmanı, zaten yeşile hasretiz, ağaçları katletti” Sadece ağaçlarmı kesildi düzenleme kapsamında hayır. Abide’den Köprübaşı’na kadar olan reflüj içindeki pisliklerde temizlendi. Bu reflüjlerin içinden çıkan neredeyse 200 traktör dolusu pislik bu rakamın onda biri olan yirmi yıldan bu yana bu şehre ne kadar belediyecilik hizmetinin yapıldığının en büyük kanıtıydı adeta. Süs havuzları ise bu hizmetin taçlarıydı. Ağaçların kesilmesi ile önce bulvar gerçek anlamda bir bulvar kimliğine kavuştu sonra at gözlüğü takanlar gözlüklerini çıkarıp ferah ferah ihtişamlı bulvarı farkedip, Fakıbaba’nın çıkamayacağı dedikleri onun içinden çıkamayacağı değil o bulvarı şehrin kalbine gömdüğü icraatı, dolayısı ile şehrin ana artelini gördüler Öte yandan bulvara odaklananlar bir ahtapotun sekiz kolundan teki bulvara dalmışken diğer yedi uzantısının kentin varoşlarına girişini ve oralardaki kangreni onarmaya başladığını ya henüz görmemişlerdi yada görmüş ve görmezden gelmeye başlamayı bir marifet saymaya başlamışlardı bile…