Necla Cevheri Saatçi
29 Ocak 2007
Evlerin en büyük neşe kaynağıdır çocuklar. Bir odadan bir odaya koşturan, kirleten, döküp-saçan ama hep pozitif enerji yayan miniklerdir. Çocuk ve oyun ayrılmaz bir ikilidir. Sabah uyanır uyanmaz başlayan, taki yatağa uzanıp gözler kapanana dek devam eden bir istek. Bir büyüğümden duyduğuma göre çocukların kanı yukarıya doğru akarmış, bundan dolayıdır ki, duramazlar diye söylerdi. Bilimsel olarak ne kadar doğru bilemem ama açıklamasına bakılırsa gerçeklik payı var gibi. Siz yorulursunuz ama onda bitip, tükenmek bilmeyen bir enerji kaynağı vardır. Eğer gün içinde yeterince harcayamamışsa yatakta harcar depodaki son güçlerini. Bu sonsuz gibi görünen enerjiden çoğu zaman şikayet ederiz. Kendi açımızdan yeterli ve haklı sebeplerimiz mevcuttur. Bu doğruluk geçerlidir, fakat yalnızca ebeveynler için. Çocuklar için ise anlamsız bir doğruluktur. Onlar; oyun oynamalı ve oynarkende hayatı keşfetmeyi, becerilerini ortaya çıkarmayı ve uzuvlarını en iyi şekilde kullanmayı öğrenirler. Kendinizi bir düşünün. Bir ev hanımı veya morangoz ustası olabilirsiniz. Ev hanımı iseniz mutfaktaki ilk günlerinizde öğrenmeye çalıştığınız tüm incelikler ve püf noktalar şu anda ne kadar da basit görünüyor. Veya morangoz ustası iseniz ilk önce kalfalıktan başlamıştınız. ışinizin inceliklerini öğrene öğrene, pişerek usta olabilirsiniz. Kimse sizi ilk başladığınız anda ustalık konumuna getirmez. Çocuklar bu hayatın ilk yıllarında her türlü bilgiyi öğrenme çabası içindedirler. Onlar hayata gözlerini açtıklarında beyaz bir sayfa gibidirler. Zaman içinde üzerine yazarlar. Ateşin yakıcılığını bile zaman denen uzun yolda öğrenmektedirler. Çocuklarımızı televizyon veya çizgi film cd.si izlemeye mahkum etmeyelim. Bırakalım oynasınlar. Sokağa çıktığında böcek veya yaprak topluyorsa engel olmayın. Sadece yardımcı olun. Bunu da tehlikeli yaprak ve böceklerden koruma amaçlı olarak yapın. Bu toplamaları ve araştırmaları sonucunda küçük prensesiniz veya prensiniz bir bilim adamı olabilir. Tahta blogları ile oynarken denge kavramını öğrenir. Dengeyi sözcüklerle bir çocuğa anlatabilmek ne kadar güçtür, oysa. Boya malzemeleri, oyun hamurları ile oynarken kendini ifade etmeyi, birşeyler yapabilmeyi öğrenir. Hayalinde ki ağacı çizmektedir, gerçeğine pek benzemese bile. Oyun hamurlarıyla tavşanını şekillendirmektedir. Bu oyunlarının sonunda bir mucit veya sanatçı olabilir. Hoplayıp, zıplarken sadece oyun oynamamakta, oynarken bedeninin nasıl çalıştığını da keşfetmektedir aslında. Kim bilebilir bunun sonucunda bir doktor olabilir çocuğunuz. Çocuklar oyun oynarken çok şey öğrenmektedir aslında. ışinden zevk almayı, başarılı olmayı öğrenirler. Yarınlar için bir nevi yatırım yapmaktadırlar.. Bugünün minik afacanları, yarının büyükleri olan çocukları işi oyun oynamaktır. Ne de olsa herkesin bir işi, mesleği vardır. Bir yanınızın hep çocuk kalması dileğiyle. Not: şair Nabi Kültür Merkezinde oynanan “Ayının Fendi, Avcıyı Yendi” oyununun görünen ve görünmeyen tüm bireylerini kutlar, başarılarının ve oyunların süreklilik arz etmesini temenni ederim. Haftanın Sözü:Kuru pantolon ile balık tutulmaz. Cerventes Haftanın Kitabı: Saime Hanımın Mutfağından Urfa Yemekleri Saime Nimetoğlu