Necla Cevheri Saatçi
18 Aralık 2006
Bir arkadaşınız bir süreliğine size bir emanet bıraksa nasıl davranırsınız? Onu en iyi şekilde korumak için çaba gösterirsiniz. Taki emaneti iade edene kadar. Birçok insan bu şekilde davranır değil mi? Dini inançlarımız gereği vücudumuz da bize bir emanettir. Vakti geldiği zaman geri alınacaktır. O vakte kadar onu en iyi şekilde korumalı ve beslemeliyiz. Günümüzde beslenme şeklimiz giderek farklılık göstermeye başlamıştır. Fost-food tarzı yiyecekler, zamanında yetiştirilmeyen sebze ve meyvalar sofralarımızda yer almaya başlamıştır. Fast-food tarzı yiyecekler vücudun bir çok organında yağlanmaya yol açmakta, bu yağlanmalar neticesinde bir çok hastalıklar meydana gelmektedir. Çocuklarımız ve kendimiz için bu tür yiyecekler üzerine kurulu bir beslenme alışkanlığı benimsememiz oldukça tehlikeli. Pazar ve manav tezgahlarında zamansız bulunan yiyeceklerde büyük bir tehlike arz etmektedir. Ülkemiz dört mevsimin hepsini birden yaşayan ender Ülkelerdendir. Bundan dolayıdır ki, tüm sebze ve meyvalar yetişmektedir. Eskiden kış mevsiminde domates, patlıcan bulabilmek bir hayaldi. Oysa şimdi yaz-kış sofralarımızda eksik olmamakta. Kışın salatalık yersek elbette odayı mis gibi kokusu sarmaz. Mevsimindeki lezzeti aramak boş bir düşünce. Sebze ve meyvalardan daha fazla ve erken hasat elde etmek hormon kullanılmakta. Fazla ve bilinçsizce kullanılan hormonlar vücudumuzda etkiler bırakmakta. Vücudumuz da birçok hormon üreten bezler vardır. Hormonlar adeta vücudumuzun gizli patronlarıdır. Bu hormonların önemi bebeklik ve ergenlik döneminde daha bir artmaktadır. Hormon kullanılarak üretilen et ve bitkiler sürekli tüketildiğinde vücudumuzun hormon dengesini bozmakta ve hastalıklara yol açmakta. Hormon dengesi bozulduğunda vücudumuzun bağışıklık sistemi zayıflar, yağlanmalar meydana gelmekte ve kanser vakalarının oluşmasına sebep olmaktadır. Hormon en fazla domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm, elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltikte kullanılmaktadır. Bu ürünler, hayatımızın her safhasında kullanılmakta. Bazı sebzelerin hormonlu olduğunu şu şekilde anlayabiliriz. Domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcık, patlıcanın içi süngerimsi ve çekirdeksiz, kabak çekirdeksiz, patates şekilsiz ve patates yumruları yapışık ve içinde kararmalar varsa hormonlu oldukları anlaşılır. Devlet büyüklerimiz bu konuya oldukça hassas yaklaşmalı asla gözardı etmemelidirler. Halkta kendini bu konuda sorumlu hissetmeli alışveriş yaparken bilinçli ve duyarlı davranmalılar. Halkı bilinçlendirmek ise sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Zincirin tüm halkaları dikkatli olursa çözüme ulaşmak daha kolay olur. Kışın vücudumuzun daha fazla enerjiye ihtiyacı olduğu düşünülürse bu gereksinimi karşılayacak yiyecekler tüketmeliyiz. Bunu eski kış yemeklerini sofralarımız da tekrar yer açabiliriz. Onlar enerji bakımından daha yüksek ve sağlıklıdır. Hormonların etki hemen kendisini göstermeyebilir ama ileri ki zamanlarda iyice kendini belli edeceklerdir. Bir ev hayvanınız var olduğunu düşünün. Marketten aldığınız mamalarla besliyorsunuz. Seçtiğiniz ürünün üzerinde, “bu sağlık için tehlikelidir” yazmakta. Elinizi uzatıpta o mamayı alabilir misiniz? Daha bilinçli bir toplum olmak dileğiyle.. Haftanın Kitabı: Petrol Fırtınası Raif Karadağ Haftanın Sözü: Eğrinin gölgesi de eğridir. Hz. Ali