Ali H. Demir
27 Mayıs 2008
Yeni programların uygulanmaya başlandığı günden bu yana yaklaşık dört yıl geçti. Bu süre içinde yeni programın mantığına uygun bir şekilde uygulandığına dair net verilere sahip değiliz. ılköğretim programları ilköğretim kademesine yönelik olarak hazırlanmış olmakla birlikte okul öncesi ve ortaöğretime yönelik düzenlemelerle de bütünleştirilmeye çalışılıyor. En azından uzun vadede böyle bir hedefin olduğu düşüncesi programın hazırlanması sürecinde üst düzey görev alanların zihinlerinde var olduğu anlaşılıyor.
Değişimin gerekçesini açıklayan yetkililer eğitim sistemimizin istenen öğrenci niteliklerini katılımcılarına veremediğini kabul ediyorlar. Bilgi anlamında ileri düzeylere ulaşılmasına rağmen bilginin kullanımını gerektiren düzeylerde çok aşağılarda kalındığının farkına varılmasına neden olan uluslar arası düzeydeki yarışmalar, seviye tespit sınavları programın değiştirilmesinin en önemli gerekçelerinden birisi. Fen alanında, matematik ve dil becerilerine yönelik alanlarda yapılan, sadece bilgiyi değil, bilgiyi kullanma, işleme, değerlendirme, analiz etme, yorumlama düzeylerindeki becerileri de ölçmeyi amaçlayan bu seviye tespit sınavlarında ülkemiz öğrencileri son sıralarda veya son üç beş ülke arasında yer alıyor. Dünyanın en önemli stratejik, siyasal, ekonomik, coğrafi noktalarından birinde yer alan ülkemiz yapılan bu seviye tespit sınavlarında üçüncü dünya ülkeleri arasında bile neredeyse yer alamaz duruma gelmiş gibi görünüyor. Kırk civarında ülkenin katıldığı seviye tespit sınavlarında otuz altı, otuz sekiz gibi son sıralarda yer almak ülkemiz eğitim düzeyinin hiç de iyi bir noktada er almadığını gösteriyor. Bu göstergeler eğitimde bilgiye odaklanma yerine bilgiyi kullanma becerilerine odaklanmayı zorunlu hale getirmiş ve dünyanın çoğunda uygulanan sistemlerin benzeri sistemlere yönelmeyi gerektirmiştir. Ülkemizde son dört yıldır bu gerekliliğin şartları hazırlanmaya çalışılmaktadır. ılköğretimdeki program değişikliklerinin yapılış amacı budur.
Mevcut eğitim sistemimizin ortaya çıkardığı tabloya bakınca toplumumuzu oluşturan bireylerin öğrenim hayatları boyunca bir çok ders görmelerine rağmen bu derslerde kazandırılmaya çalışılan bir çok bilgiye yeterince sahip olmadığı, bilgiye sahip olanları ise bu bilgiyi uygulamaya geçiremedikleri, öğrenim hayatı boyunca alınan bir çok bilginin ezber düzeyinde kaldığı, kısa bir süre içinde unutulup gittiği, işlevsiz kaldığı, yetişmiş insan gücümüzle orantılı olarak bilimsel alanda yeterli araştırma geliştirme faaliyetlerine yer verilemediği, taklitten öte geçmeyen bir anlayışa sahip bireylerle toplumun içinde bulunduğu coğrafi, ekonomik, stratejik konuma yakışmayan bir düzeyde olduğu, bunun da sorumlusunun eğitim olduğu söyleniyor.
Program değişikliklerinin amacına ulaşması halinde eğitim sisteminin içinden geçerek üst öğrenimlere ulaşan ve oradan toplumsal hayata giren bireylerin alacağı şekil programların vizyonunda dile getirilmektedir. Yeni uygulamaya geçirilen ilköğretim programlarının geliştirmeyi hedeflediği insan tipine bakıldığında bilgiyi kullanabilen, bilgiye nasıl ulaşabileceğini bilen, araştırmayı öğrenmiş, duyduğuna körü körüne inanmayan, eleştiren, sorgulayan, projelere dayalı olarak çevrenin sorunlarına çözümler üretebilen, sosyalleşmiş, işbirliğine yatkın, ekip çalışmasını özümsemiş, bilimsel araştırmalara ilgi duyan, bilimsel düşünceyi özümsemiş, bilimsel sorun çözme süreçlerini her türlü soruna uygulayabilen bir kişiler oluşturmayı hedeflediği görülmektedir. Bu hedeflerde eskiden farklı olarak ezberciliğin olmadığı, sadece bilgi öğretmenin hedeflenmediği, öğrenmeyi öğrenmiş bireylere ulaşmanın hedeflendiği düşünülmektedir. Bu sayede tıpkı gelişmiş toplumlarda olduğu gibi bir insan tipine sahip olunacağı varsayılmaktadır.
Bu varsayımın gerçeğe dönüşmesi için sadece programlarda yapılacak bir değişiklik yeterli olmayacaktır. Yaşadığımız zaman içinde var olan sosyal gerçeklik toplumsal hayatın çok karmaşık ilişkilere dayandığını gösterir. Bu karmaşık yapı toplumsal değişimlerin amacına ulaşmasını sistemli bakış açısına ve çalışmaya bağlı hale getirmiştir. Bu durum eğitim sistemindeki birçok faktör üzerinde önlem alınmasını, değişiklik yapılmasını gerektirmektedir. Eğitim sistemi sadece programa bağlı bir yapılanma değildir. Program sistemdeki parçalardan sadece birisidir. Eğitimde program öğretmen tarafından sınıfta gerçekleştirilmeye çalışılır. Bu anlamda programların etkin uygulanması öğretmene doğrudan bağlıdır. Öğretmenin çalıştığı okul ortamı programların uygulanmasında bir başka faktördür. Okul ortamının yönetilmesi okul yöneticilerine bağlıdır. Okul sistemi eğitim sisteminin bir basamağıdır. Okul sisteminin bağlı olduğu il/ilçe eğitim müdürlükleri bir başka faktördür. Öğretmenlerin programı uygulamada kullanacakları araç gereç, yöntem, teknikler yine eğitim sisteminin önemli faktörleridir. Eğitim sisteminin çalışmasını sağlayan mevzuat hükümleri uygulamaları doğrudan etkileyen bir başka faktördür. Eğitim sisteminin hizmet sunduğu toplumsal yapı bir başka faktördür. Bu faktörlerin tümü eğitim sistemini dolayısıyla da programların uygulanmasını doğrudan etkilemektedir.
Son dört yıldır uygulanan ilköğretim programlarının başarıyla uygulanabilmesi için alınması gereken diğer önlemler alınmadan başarılı olunabilmesini beklemek hayal gibi görünmektedir. Programların başarılı bir şekilde hedeflerine ulaşabilmesi için öğretmen değerlendirme sisteminin mutlaka yenilenmesi gerekmektedir. Denetim sistemi üzerinde daha etkin çalışmalar yapılması gerekmektedir. Her kademedeki yönetim sistemi üzerinde çalışılması gerekmektedir. Öğretmen yetiştirme sistemi üzerinde çalışılması gerekmektedir. Kademeler arası geçiş sistemi düzenlenmesi gerekir. Okul öncesi eğitim kademesinin her yerde yaygınlaştırılması gerekir. Fiziksel eğitim ortamlarının dünya standartlarına uygun hale getirilmesi gerekir.