Ali H. Demir
20 Mayıs 2008
Eğitim insan yaşamında önemli bir dönemi kapsıyor. Bu dönemin kapsadığı sürenin uzunluğu veya kısalığı insanın yaşamındaki etkisini de belirliyor. Yaşadığımız hayat boyunca içinde bulunulan çevrelerin çeşitliliği insanın bakış açısını da etkiliyor. Eğitim de hayat boyu karşılaşılan çok değişik çevrelerden bir tanesi. ınsan birey olarak bir ailenin içinde dünyaya geliyor. Dünyaya geldiği andan itibaren anne ve babanın bilgisi, becerisi, tecrübesi, yaşayış şekline bağlı olarak aile içinde oluşturulmuş sosyal ortamın içinde kendi kişisel yaşamına ilk adımlarını atıyor. ınsan uzun süre çevresindeki kişilerin yardımına muhtaç bir şekilde yaşamak zorunda kaldığı için çevresinde var olan kişilerin bakış açılarından da çok büyük bir oranda etkileniyor. Bireyin çevresinde ne kadar çok farklı kişi, yaşayış şekli varsa insanın hayatını oluşturmada kullanabileceği yaşam çeşitliliği de o derece artmış oluyor. Çok değişik uygulamaları gören insanın hayata bakışı da ona göre daha geniş, daha zengin oluyor. Küçük bir çevrede doğup büyüyen, hayatının büyük bir kısmını bu çevrenin dışına çıkmaksızın geçiren insanların dünyaya bakışları çok dar bir çerçevede olmaktadır. Bu tür kişilerin hayatları kendi gözlerinin gördüğü, kulaklarının işittiği, bireysel tecrübesine bağlı olarak kalıyor. Bu nedenle yeni yetişenleri mutlaka çok değişik yaşam tecrübelerinin içine sokmak gerekiyor. Yaşadığımız toplum içinde kızların toplumsal yaşamın içine değişik nedenlerden dolayı girmemesi veya erkeklere göre daha az girmesi, erkeklerin ise sürekli olarak toplumsal yaşamın içinde bulunmaları nedeniyle kadınlar erkeklere göre toplumsal hayatın içinde daha pasif kalmakta, erkekler toplumsal yaşamın aktif birer üyesi konumuna gelmektedirler. Bu durum kadın erkek arasında cinsiyete dayalı çok değişik ayrımların da ortaya çıkmasına yol açıyor.
Ata sözü haline gelmiş olan çok yaşayan değil çok gezen bilir sözü bilginin, tecrübenin kaynağının yaş değil gezmek, farklı yaşam tecrübeleriyle karşılaşmak olduğunu veciz bir şekilde anlatır. Artık günümüzde çok gezmek de yetmemekte gezmenin yanına bir de eğitim, okumak, bilgi sahibi olmak gibi ek nitelikler de girmektedir. Gezip görülen yerler insanın yaşayışına önemli katkılar sağlar. Ancak gezilen, görülen yerler hakkında bilgi sahibi olunursa çok daha yararlı geziler yapılmış olur. Gezmenin mutlaka bilgi ile eğitim ile desteklenmesi gerekir. Gezmek, eğitim ve yaş üçü bir araya gelirse elbette mükemmelliğe ulaşmada önemli bir ortamın alt yapısı vardır denebilir.
Eğitim de bireyler için önemli yaşayış tecrübelerinin karşılaşılmasına imkan sağlayan bir ortam. Aile içinde ve bireyin büyüdüğü çevrede karşılaşılan kişilerden daha fazlası ile eğitim ortamlarında karşı karşıya gelinmekte, bir çok kişiyle etkileşime girilmekte ve sonuçta daha fazla yaşam tecrübesi ile karşılaşılmaktadır. Okul hayatı bu yönüyle bireylerin yaşam boyu unutmayacakları bir çok yaşayış şeklini barındırmaktadır. Bu nedenle okul tecrübesinin süresinin uzatılması gerekmektedir. Eğitim hayatı içinde edinilen arkadaşlıklar, dostluklar, karşılaşılan öğretmenler ömür boyu yararlanılacak bilgiler edinilmesine neden olabilir.
Toplumumuzda bu yönüyle eğitim süresinin istenen düzeyde olduğunu söylemek oldukça zordur. Nüfusun büyük çoğunluğu ilköğretim düzeyinde eğitim imkanına büyük oranda ulaşabilirken hala ortalama eğitim süresinin çok düşük olduğu görülmektedir. Bu konuda net, sağlam veriler olmadığı için kesin yargılara ulaşmak oldukça zor görünmektedir. Ortalama eğitim süresinin 3-5 yıl arasında olduğunu söyleyenler var. ılköğretimin yüzde doksanlara ulaştığı söylenen bir ortamda bu sürenin çok düşük olduğu görülmektedir. Eğer gerçekten üç-beş yıl arasında eğitim süresinin varlığı iddiası doğru ise o zaman ilköğretimin yüzde doksanlara ulaşma düzeyi sadece çağ nüfusu içinde kalan çocuklarla ile sınırlı kalmış görünmektedir. Geçmişten bu güne toplumsal hayatın içinde yetişmiş kişilerin bir çoğunun beş yıllık ilkokul diplomasının bile olmadığı durumu ortaya çıkar ki eğitim tarihimiz açısından çok olumsuz bir fotoğraf olur. Bu durum bir çok öğrencinin ailesinin eğitim seviyesinin oldukça düşük olduğu anlamına gelir ki eğitimin önemli destekçilerinden birisi olması gereken ailenin kendisinden beklenen yardım ve desteği yeterince yerine getirememesi anlamına da gelir.