Ali H. Demir
5 Haziran 2007
Haziran ayı eğitim camiası, öğrenciler ve veliler için sınav ayı. Bu ay içinde ilköğretim öğrencileri için OKS, ortaöğretim öğrencileri için de ÖSS sınavları yapılacak. Bu sınavlar öğrencilerin yoğun bir çalışma maratonlarının sona erdiğini de gösteriyor. Öğrenciler yıl boyu yaptıkları çalışmanın ürününü bu sınavlarla almaya çalışacaklar. OKS sınavları fen ve Anadolu liseleri ile diğer nitelikli liselere girişte önemli bir aşama. Nitelikli bir ortaöğretim ÖSS için de önemli bir avantaj sağlıyor. ÖSS sınavı da meslek yaşamı için gerekli olan alt yapının oluşturulmasında önemli. Toplumda aileler eğitime yönelik olarak değerlendirme yaparken iyi bir ilköğretim iyi bir ortaöğretimi, iyi bir ortaöğretim iyi bir yükseköğretimi, iyi bir yükseköğretim de nitelikli bir iş yaşamını elde etmede önemli aşamalardır diye düşünüyor. Bu bakış açısının bir sonucu olarak aileler öğrencileri öncelikle OKS’ye ardından da ÖSS’ye yönelik olarak hazırlamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Eğitim sistemindeki mevcut uygulamalar bu düşünceyi daha da körüklüyor.
Eğitim yaşamında OKS ve ÖSS sınavlarını eğitim sistemi için problem olarak niteleyenler yanında bir zorunluluk olarak kabul edenlerin sayısı da az değil. OKS ve ÖSS sınavlarını olumsuz olarak niteleyenler bireyin eğitim yaşamını 2,3 saatlik bir sınavla belirlemenin yanlış olduğunu, bu tür sınavların özellikle dershane gibi okul dışı kurumların ön plana çıkmasına, dershanelerin eğitimden çok öğretime yöneldiğini, bunun da ezberciliği getirdiğini, okulun işlevsizleşmesine yol açtığını, ticari bir sektör haline gelmesi nedeniyle eğitimin ticari bir metaya dönüştüğünü, maddi yönden iyi imkanlara sahip, zengin kesimin çocukları lehine avantajlar sağladığını, bunun da toplumsal farklılaşmayı daha da arttırdığını, zengin fakir ayrımını çoğalttığını iddia ediyorlar.
Bu sınavları savunanlar ise bu tür sınavların bir zorunluluk olduğunu, sınırlı bir kapasiteye sahip kurumlara girişte bir elemenin yapılmasının doğal olduğunu, sınavların bu elemeyi yaptığını dile getirmektedirler. Ancak dershanelere yönelmenin önüne geçecek, okullarda yapılan eğitim öğretim faaliyetlerini öne çıkaracak, okulu, okuldaki öğrenme-öğretme sürecini önemli hale getirecek çözümler getirmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla sınavların lehinde veya aleyhinde olanların tümü dershanelerin eğitim sistemi içindeki konumundan rahatsız olduklarını dile getirmektedir. Bu yönde son dönemde Milli Eğitim Bakanlığı 8. sınıfın sonunda OKS’ye dayalı seçme sınavına yönelik bir takım düzenleme çalışmaları yapmaya girişti. Milli eğitim bakanı bu tür çalışmaların olduğunu, bir takım modeller üzerinde çalışıldığını basın aracılığıyla toplumla paylaştı. ÖSS’nin ÖSYM dolayısıyla YÖK tarafından yapılması, YÖK’le Milli Eğitim Bakanlığı arasında var olan zıtlaşmalar nedeniyle ÖSS’ye yönelik bir düzenleme yapma imkanına sahip olmayan Milli Eğitim Bakanlığı da inisiyatif kullanabileceği OKS’ye yönelik düzenlemeler yapmaya çalışıyor. Milli Eğitim Bakanı 8. sınıfta yapılan OKS sisteminin dershaneyi, dershaneciliği cazip hale getirip okuldaki eğitimi ikinci plana attığını, bunun önüne geçilmesi amacıyla öğrencilerin 6, 7, 8. sınıflardaki yıl sonu başarılarının da OKS’de etkili hale getirileceğini, bu yolla dershanelere olan yönelişin azalacağını düşünüp buna uygun modeller üzerinde çalışıldığını söyledi. Aslında bu öngörünün gerçekleşeceğini söylemek için vakit daha çok erken gibi görünüyor. Tersine böyle bir modelin dershanelere olan ihtiyacı daha da arttıracağı bile söylenebilir. şu an pek çok aile çocuklarını 7, 8. sınıfta dershaneye gönderirken getirilmesi düşünülen sistemle dershaneye gitme düzeyi 4, 5. sınıflara inecek gibi görünüyor. Her yılın sonunda yapılması düşünülen sınavlara çocuklarını daha hazır hale getirmeyi düşünen aileler küçük yaşlardan itibaren dershanelere yönelecekler gibi görünüyor.
Mevcut yapıda farklı bir durumun ortaya çıkarılabilmesi yani dershanelere olan ilginin azaltılması, sınav uygulamasının kaldırılması neredeyse imkansız gibi görünüyor. Zira büyük bir öğrenci potansiyeli ile karşı karşıya olan eğitim sistemi bir şekilde daha nitelikli öğrencileri seçmeye çalışıyor. Öğrencilerin tümü için geçerli aynı standartlara sahip eğitim kurumlarını her yerde kurabilmek, geliştirmek mümkün olmayınca sistemin içinden ve dışından gelen baskıların bir sonucu olarak daha nitelikli öğrencilerin gidebileceği eğitim kurumları oluşturulmaya çalışılıyor. Önceleri Anadolu liseleri bu tür nitelikli kurumlar arasındaydı. Anadolu liselerine girebilmek üst düzey nitelikleri gerektiriyordu. Ancak bir süre sonra Anadolu liselerinin sayısında büyük artışlar ortaya çıkınca hemen ardından Fen Liseleri yeni bir kurum olarak oluşturuldu. Bir süre sonra bu liselerin de sayısı artınca yeni bir kurumsal yapı oluşturulur. ÖSS ile de benzer bir eleme yapılmaya çalışılıyor. Ülkenin üniversitede okuyabilecek öğrenci kapasitesi sınırlı olunca tıpkı ilköğretimde olduğu gibi zorunlu olarak ortaöğretimin sonunda da bir seçme sınavı yapılmak zorunda kalınıyor. ÖSS’ye başvuran yaklaşık iki milyon öğrencinin tümünü üniversiteye alıp eğitim verebilmek mümkün değil. Bu konuda da farklı sistemler uygulanmaya çalışılıyor. Ancak gerek OKS ve gerekse ÖSS olsun her iki sınav uygulaması da eğitim sistemi için önemli sorunların varlığının bir göstergesi. Mevcut şartlarda bu sistemi bir anda kaldırabilmek mümkün görünmemektedir. Sınavları ortadan kaldırıp tüm öğrencilerin hangi şartlara, niteliklere sahip olursa olsun istediği ortaöğretim kurumuna veya yükseköğretim kurumuna gitmesini temin etmek hayalden öte bir anlam ifade etmiyor. Herkesin yeteneğine, bilgisine, becerisine, kişisel niteliklerine uygun olan alan hangisi ise o alana gidip istediği gibi eğitim alsın diyebilmek mevcut eğitim kurumlarının gerçeklerine de uymamaktadır. Hem OKS hem ÖSS sisteminde elemeye dayalı bir sistem uygulanmasına ve mevcut kontenjan dikkate alınarak sınırlı sayıda öğrenci alınmasına rağmen seçimden geçenler dahi kendi ilgi alanlarına yönelik bir yerleştirmeye tabi tutulamıyor. Zira etkin bir tanıma ve yönlendirme sisteminden söz edebilmek mümkün olmamaktadır. Sınırlı sayıdaki öğrenci için yapılamayan bir uygulamayı tüm öğrencilere yönelik olarak yapılabileceğini beklemek gerçeklere uygun düşmemektedir.
Bu durumda sınavların tamamen kaldırılmasını beklemekten önce etkin bir yönlendirme sistemi, yönlendirilen alanlarda etkin bir istihdam sistemi, tüm bunların sağlanabilmesi için gelişmiş bir ekonomik yapı, etkin bir yönetim sistemi ve bilinç düzeyi yüksek bir toplumsal birikime ulaşmak gerekiyor. Bu ise kısa vadede ve sadece eğitimle yapılabilecek bir iş değil. Selam ve saygılar.