Ali H. Demir
11 Eylül 1968
Okuldaki eğitim öğretim personelinin verimliliğinden önce ilgili tüm örgütlerin yöneticilerinin yeterlilik açısından değerlendirilmesi, sonra da alınan kararlar ve yapılan uygulamalar konusunda etkili bir kontrol sisteminin oluşturulması gerekiyor.Yöneticiler istenen yeterlilikleri kazanırlarsa başında bulundukları örgütü amaçları doğrultusunda çalıştırabilirler. ıstenen yeterlilikleri kazanmamış bir yöneticinin başında bulunduğu örgüt amaçlarını gerçekleştirme konusunda yeterince işletilemez. Örgütlerin asli unsuru insan, insan unsurunu en etkili şekilde kullanacak olan ise yönetimdir.
Kurum yöneticisi kurumu yönetirken bilimsel gerçeklerden hareket ederek davranması gerekir. Yönetici yönetim alanındaki gelişmelerden haberdar olmalı, bu yeniliklere göre kurum içinde yeni düzenlemeleri yapması gerekir. Yönetici yönetimin tarihsel gelişim sürecini iyi bilmeli bu bilgiye dayanarak bir yönetim anlayışı geliştirmeli ve yönetim anlayışının kurumun tüm birimlerince kabul edilmesi için gereken çalışmaları yapması gerekir.
Yönetim biliminin ortaya çıkışı, bugüne gelinceye kadar geçirdiği aşamalar ve bugün içinde bulunduğu durum dikkate alındığında ülkemiz kurumlarının başında bulunan yöneticilerin bilimsel yönetim anlayışını henüz kavramamış olduklarını, bu tür bir anlayıştan haberlerinin olmadığını iddia etmek dayanağı olmayan bir yargı olmaz. Kurumların başında bulunan yöneticiler kurumu yönetirken günlük rutin işleri yürütme dışında başka bir işle uğraşmıyorlar veya uğraşamıyorlar. Yöneticiler için bilimsel kaynaklarda ortaya konmuş olan yeterliklerden daha çok teknik yeterlilikler üzerinde duruluyor. Bu yeterliliklerin gereğini yapma konusunda dahi bir kısım yöneticiler yeterince bilgi sahibi değiller.
Bir okulun başındaki müdür okulu yönetirken ne yapması gerekir? Okulun işlerinin yürütülmesi sırasında, personelin özlük işleri konusunda mevzuat gereği neler yapılması gerekir? Okula gelen bir yazının gereği nasıl yapılır? gibi sorulara cevap verebilmesi için ayrıca bir eğitime, planlı, etkin bir eğitime tabi tutulmuyor. Müdür olan kişi okulda öğretmenlik yaparken boşalan kadroya müdür yardımcısı olarak atanıyor. Bu kadroda müdürün direktifleri doğrultusunda bir süre çalışıyor. Bu arada yönetim sistemini, yöneticilerin davranış stillerini, gözleyerek yetişiyor. şahit olduğu olaylar kişiyi yetiştiriyor. Daha sonra okul müdürlüğü boşalırsa veya başka bir kuruma müdür olarak gidilmesi gerekiyorsa bu tür yerlere başvurusunu yaparak kurum yöneticiliğine yükseliyor. Yükseldiği yerde daha önceden edindiği tecrübelere göre geliştirdiği yöntemleri kullanarak yöneticiliğini sürdürüyor. Yeni karşılaştığı durumlarla ilgili olarak okulda eskiden neler yapılmış bunlardan yararlanarak veya bir başka okul yöneticisine danışarak ya da üst birimlere danışarak işlemlerin yürütülmesi için gerekli kararları alıyorlar. Yeterli yöneticilik eğitimi almaksızın, yönetim becerileri açısından eksik bir şekilde eğitim sorunlarıyla mücadele etmek zorunda kalan yöneticiler başında bulundukları kurumları amaçları doğrultusunda çalıştırma konusunda zorluklarla karşılaşmaları gayet doğaldır.
Bu tür bir yönetici yetiştirme sistemi usta çırak ilişkisine dayanan bir yetiştirme sistemi ile aynı kategoriye girmektedir. Elbette bir yetiştirme sisteminde usta çırak ilişkisinin de olması gerekir. Ancak bu planlı eğitimle birlikte olduğu takdirde yararlı olur. Son dönemlerde eğitim yöneticilerinin seçimi konusunda bir takım kriterler geliştirilmeye çalışılmakla birlikte bu konuda sistemli, sağlıklı bir işleyiş henüz oluşturulabilmiş değil. Yönetici atama konusundaki sistemde yapılan sürekli değişiklikler sistemin kararlılık kazanmasının önünde en büyük engel.
Yönetim alanında planlı bir eğitime tabi tutulmamış bir kişinin yapacağı yöneticiliğin ne gibi sakıncaları olabilir sorusu burada önem kazanmaktadır. Planlı eğitime tabi tutulmamış bir birey iş ve işlemlerin yürütülmesi konusunda günlük çalışma performansının dışına çıkamaz. Bu günü aşamayan, işlemleri yapması gerektiği zamanlarda başkalarının yardımına sürekli gereksinim duyan, yada işin gereğini eskiden yapıldığı gibi aynısını yapan yani bir bakıma taklit eden, alanı yeterince tanımayan ve yenilikler konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan ve sistemdeki fonksiyonundan yeterince haberi olmayan kendi çapında işleri yürütmeye çalışan bir yönetici başında bulunduğu kurumda ayak bağı durumunda kalır. Oysa içinde bulunduğu sistemi tanıyan, sistemin çalışma esasları konusunda bilgili, sistemin sorunlarını ve çözüm önerileri konusunda projeleri olan, geleceğe yönelik sistemde yapılması gerekenler konusunda katılmaya istekli, hangi alanlarla işbirliği yapacağını bilen, dünü, bugünü ve yarını görebilen, kendi kurumunu aşan bir yönetici personel kurumları bulundukları yerden çok ilerilere götürebilir.
Yöneticilik konusunda yapılacak planlı eğitimle bireye o alanın temel kavramları tanıtılır. O alanın başka alanlarla ilişkisi gösterilir. O alanda yaşanan sorunlardan söz edilir. Çözüm önerileri üzerinde durulur. Yönetim alanının içinde bulunduğu sistem tanıtılır. Sistemin çalışma esasları, metot ve teknikleri, yaklaşımları, ortaya çıkan yenilikler üzerinde durulur. Böyle bir eğitim bireye bilgi, beceri, tutum, anlayış, vizyon, kazandırdığı gibi bu alana yapabileceği katkılar konusunda araştırma merakı verir. Dolayısıyla eğitim bireye performansını en üst düzeyde kullanma imkanını hazırlar. Birey bu imkanı kendisi daha da geliştirebilir.
Eğitim sisteminin her düzeyi için yönetici olacak kişilerden öncelikle eğitim yöneticiliği konusunda eğitim görme şartı aranmalıdır. Bu alanda eğitim görmüş olanların mutlaka objektif seçme sınavlarına alınması, kendilerini geliştirici çalışmalara tabi tutulması gerekir. Görev sırasında da sadece sicil amirinin değerlendirmesine değil görev alanıyla ilgili kişilerin katılımıyla oluşturulacak kurullar tarafından objektif, şeffaf değerlendirme kriterlerine göre değerlendirilmesi, başarılıysa bu görevde kalması ve ödüllendirilmesi, değilse yetiştirilmesi, geliştirilmesi veya görevine son verilmesi gerekmektedir.
Yöneticiler rutin işlerden çok eğitimin kalitesine odaklanabilmeli, sahip oldukları yetkilerini de iyi kullanabilmelidirler. Bu yönüyle iyi bir yönetici yetiştirme sistemine ihtiyacımız bulunmaktadır. Sorunlar ancak yetkin yöneticilerin önderliğinde çözülebilir