İbrahim Dülger
9 Ocak 2008
CHP’nin şanlıurfa il kongresi 6 Ocak 2008 tarihinde DSı konferans salonunda yapıldı. ıl kongresi öncesinde seçimlerle ilgili herhangi bir duyuru afişine kentin her hangi bir yerinde rastlayamadım.
Oysa ana muhalefet partisi ile ilgili günlerce öncesinden başlayan duyuruların yapılması gerekmez miydi sizce ?
Saat 11.00’de başlayan kongre salonunda, hıncahınç doluluk olmadığı gibi, yer yer boşluklar da vardı.
Çelenk ve konuk sayısı oldukça azdı. Bayanlar parti içinde verilen önemin belirtisi olarak; sayıca iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda ve figüranımsı bir eda ile oturuyorlardı.
Delege ve konuklarda partinin yeni il yönetim kurulunu seçme heyecanı yerine; umutsuzluk, bezginlik, yaşanılmış acı bir şokun izleri hemencecik hissediliyor, sanki ortada kalakalmış bir varlığa karşı son görev ifa ediliyordu. Salondakilerin üzerine genel başkan toprağı serpilmiş gibiydi. Kulis faaliyetleri pek gözlenmiyordu Ortalarda partinin gençlik ve kadın kolları üyelerinin cıvıl cıvıl olması gereken hareketliliği de yoktu.
Divan başkanının açılış konuşması ile başlayan kongrede; Aynı gün Diyarbakır’da olduğu halde gelme lütfunda bulunmayan Sayın Deniz Baykal’ ın uzun mu uzun , gelecekte umut ve iktidar vaat eden iletisi okundu, acı tebessümler içinde. Adetten olduğu için alkışlandı. Ardından önem sırasına göre genel merkezin yaşlı yönetim ekibinin mesajları…. Cılız alkışlar…
ışi aceleyle bitirmek babından olsa gerek dilek ve temenniler seçimlerin öncesine alındı.
Konuşmacıların isimlerini yazdırmaları istendiğinde, partililerden istekli de pek yoktu. Usulen konuşması gerekenler de olmasa, kongre konuşma yapılmadan bitecekti neredeyse. Çalışma komisyonlarında üretilmiş fikir ve çareleri dinlemek hayaldi bu havada.
ıl başkanlığı adaylarından biri olan Sayın Yusuf Köse : ılimizin ve Türkiye’nin sorunlarına genel olarak heyecanla değinip, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin korunmasında CHP’nin önemini vurgularken IMF ve dışa bağımlılıktan kurtulmanın ekonomik gelişmeyi de getireceğini belirtti. ışsizlikte , gelir dağılımındaki adaletsizlikte şanlıurfa’nın birinci sırada olduğunu, bundan da çıkış yolunun duran GAP Projesi’nin hızlandırılarak devreye sokulması ile gerçekleşebileceğini belirtti. Çözümün ulusal üretim ve IMF’den kurtulmakla sağlanacağını heyecanla dile getirirken Ülke topraklarında yaşayan herkesin aynı olduğunu, ayrışmanın, bölünmenin acı ve yokluk getireceğini birlik içinde hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.
Ardından söz alan ikinci başkan adayı Sayın Aziz Aydınlık; Yusuf Beyin sorunlardan yeterince bahsettiğini, bu nedenle kendisinin partinin gelecek seçimlerde iktidar şansını yakalayabilmek için parti disiplinine aktif çalışmalara önem vereceğini söyledi. ”Gün kucaklaşma günüydü ve ayrılmaksızın ve kopmaksızın birlikte çalışmanın kararlılığı gösterilmeliydi. Bunu yapamazsak önümüzdeki yerel seçimlerde % 10 oy bile hayaldir” dedi.
Kadın Kolları Başkanı Sayın Behiye Tavaş; ”Parti içinde kadına daha fazla yer verilmeli” derken, kadınların yer almadığı demokrasilerin gerçek anlamda işleyemeyeceğini belirtti. Birlik ve beraberlik temennisinde bulundu.
Parti kademelerinden yettiği besbelli eski tüfek Sayın Hakkı Taplamacı’nın konuşması; yalın, yürekli ve heyecan vericiydi. Salonda eski kongre dönemlerini yaşatan, haykırış biçimindeki konuşması herkes tarafından alkışlandı. ”CHP sıradan bir parti değildir.Devletin kurucusu ve sahiplenicisidir. Vurguncu, talancı parti hiçbir zaman olmadı, olamaz da. Kendimizi halka anlatamadıkça, yoksulluğa çare bulamadıkça partiyi iktidara taşıyamayız.’’ Dedi.
Genel Merkez Saymanı Sayın Mahmut Yıldız: ”CHP dinsel ve etnik ayrılıklar üzerine siyaset yapmadı” diyerek ”Özgürlükler kullanılabilmelidir, parti buna karşı değildir” diyerek iktidar vaat etti. ”Kongre salonunda gördüğüm heyecan ve canlılık benim için çok sevindirici oldu” şeklindeki sözleri salondakilerin ‘bir an önce bitse de gitsek’ tavırlı, yarısı kulisteki dinleyiciler tarafından acı bir gülümseme ile alkışlandı.
Geçmiş yıllarda hep muhalefet görevi verilse de iktidarları sarsan partinin kongreleriyle mi karıştırıldı acaba?
Konuşmacıların gözlerinde umut ışıltısı görülmüyordu. Kendi söylediklerine inanmıyormuş gibiydiler.
Sivil toplum örgütleri, odalar ve sendikaların çelenkleri bile yoktu. Bir düğün salonundakilerden daha az. Belki umutsuzdu insanlar. Oysa bir zamanlar; umutlar, partili gençler tarafından dağlara, taşlara yazılmıştı. şimdilerde pankart ve afiş asacak gençler ücretle tutulur oldu. Seçim depremini atamamış, büyülenmiş, efsunlanmış gibiydi partililer; merkezde yığınlardan uzak, şatosundaki oval ofisinde oturan derebeyi ve şövalyeleri tarafından.
Öncelikle siyasi partiler yasasında değişiklik yapılarak son verilmeli, lider üstünlüğüne dayanan bu çarpık demokrasiye.
Seçimlere iki başkan adayının tek ortak liste ile girmesi, yapılmakta olan son görevi üstlenen iyi niyetlerinden şüphe etmediğim fedakâr iki başkan adayının çözümü olsa gerekti. Genel merkeze gidecek delegelerin bile tek liste olup çekişme olmadan tespiti, partinin genel merkez demokrasisinin bulduğu yeni bir yöntem olsa gerek. Patenti hemen alınmalı, kopya edilebilir yoksa!
Demokrasilerin vazgeçilmezlerinden biri muhalefettir. ıktidarı denetlemek, çaresiz olanların başvuracağı, iktidara aday olup, gelecek için planlar yapmak görevleri arasındadır.
Bugün var mı böyle bir parti?
Yok gibi.
Canlılık belirtileri yitirtilmiş, halktan ve çaresiz olanlardan kopuk, TABELA PARTıSı gibi…
Yaş ortalaması bir hayli ileri, gelecek beklentileri ve heyecanları bitmiş, parti üst yöneticileri ile olmaz bu işler.
Sıklıkla da müdahale ederek yandaşlarını taşra örgütlerine getirtmek de cabası, yönetimde kalabilmek için.
ınsanların her seçimde inandıkları değerlere zarar gelmesin diye istemeyerek oy verdikleri parti yönetimi; hak ettiği hazine yardımları ile halka yakınlaşmaya harcanacak olan bu paralarla yaptırdıkları ‘BABıL KULESı ‘gibi yapılarda Nuh’un gemisini andıran oval ofislerde halktan uzaklaştılar.
Bütün hedef; koltuklarını korumak, hırslarını tatmin etmek.
Var mı bir benzeri batı demokrasilerinde?
Bu kaçıncı hezimet, yenilgi?
ıktidar partisi bile acınaklı bakar oldu muhalefetin haline.
Silkinip toparlanma olmazsa, iktidar partisi üstlenecek bu görevi belki de.
Kimsenin hakkı yok buna, ülke insanını umarsız, muhalefetsiz bırakmaya.
Sorun hala görmemezlikten geliniyor. Genç, hareketli, karizmatik liderler ve kadrolar gerekiyor hemencecik bu ülkeye hizmet için.
Ellili yaşlar bile geçkin sayılmalı bence.
Mustafa Kemal otuz dokuz yaşlarında başlamıştı Anadolu ‘da ki kutsal kurtuluş isyanın liderliğine.
Ülkesi ve kendisi, ulusu için umutları, gençliği vardı.
CHP gelecek on yılda iktidar ve toparlanma istiyorsa biran önce harekete geçmeli, genç kadrolar oluşturmalı, çok sayıda var olan ekonomist, siyasal bilimci akademisyen teknik bilgilerle donanımlı insanlarımızdan.
Komisyonlar kurulup hedefler saptanmalı gelecek elli-yüzyıl için.
CHP’nin günümüzdeki görünümü; Orta Asya da oynanan ”PUşKAşı”oyununu andırıyor tıpatıp: Alanın ortasında cansız yatan oğlak bedeni, en iyi koşan atlar ve biniciler tarafından alınmaya çalışılır. Oyun acımasızdır. Ele geçirilen post kaptırılmamaya çalışılır diğer rakiplere,, ne pahasına olursa olsun. Kim güçlüyse onun olacaktır ortaya konan ödül ve onur. Ardından ülke çapında yapılan puşkaşiler. Bir yıllıktır bu onurun süresi. Eşit şartlarda herkesin gücü oranında, dış bir etken olmadan. Gelecek yılın hazırlığına başlanır hemen . En iyi at ve binici aranır bütün ülkede gelecek yılki yarışmalarda ödülü alıp onurlanmak için.
Görünen o ki, iktidar mücadelesinde CHP puşkaşi oyununun kurallarına pek uymuyor: Atlar üstünde duramayacak kadar yaşlı, güçsüz ve hırstan yoksun oyuncular, yerde yatan cansız oğlak leşi kadar cansız; iktidar amacı… Kimse almaya bile yeltenmiyor rakiplerine sunarcasına. Ara sıra takımdan birileri postu almaya yeltense bile lider tarafından kırbacı yiyip yuvarlanıveriyor oracıkta.
Alınmamalı post yerden; kaptırılmamalı muhalefette kalmanın onuru kimseye.
Bu işi daha iyi yapıyorlar besbelli, kendilerine umut bağlayanların umutlarını kırarak.
Bu kadar mı olunur ”Kuvayi Milliye Ruhundan” uzak.
ıl Kongremizin Puşkaşi oyununda rakiple delegeler iyi niyetli, incelikliydiler birbirlerine karşı.
Divan başkanı, kongre çok seviyeli geçtiği için tarafları ve partilileri birlik olunma temennisiyle tebrik etti.
Oyuncular demokrasicilik oyunu oynadılar DERıN PARTıNıN gölgesinde.
Demokrasi oyununun kurallarına göre oynanmadığı LıDERLER CUMHURıYETı’nde karmaşadan kurtulmanın çıkış yolu, yeni bir önderin çıkışını beklemek tek çare gibi…
Çok geç kalınmadan……