İbrahim Dülger
30 Ocak 2007
Yaşadığımız doğal çevre ve geçmişten günümüze gelen değerleri korumak ve çaba göstermek doğrultusunda duyarlı olan arkadaşlarla; 2006 yılının son ayında “Urfa Doğayı ve Kültürel Mirası Koruma Derneğini” kurduk.
Hergün bir kültürel değeri yitirdiğimiz yaşadığımız toplumda bu gidişi durdurmak için güç birliği ve kamuoyu oluşturmak, sivil toplum örgütlenmesi ile daha etkili olmaktadır. Basın, yayın ve görsel araçlarla da desteklenecek bu çabalar kültürel yozlaşma, doğal çevreyi tahribi durdurmazsa bile geciktirmeyi zaman ve fırsat kazanılmasını sağlayacaktır.
Bu düşüncelerle dernek üyeleri olarak; Tarih yazınını değiştirecek olan; “Göbeklitepe” kazı alanına gezi yaptık.
Özel araçla beş kurucu dernek üyesi (Ebru Okutan, Yusuf Dişli, ıbrahim Dülger, Tolga Ulusoy, Emre ızgördü) Mardin Yolu üzerinden Örencik Köyüne halen düzeltilmeyen yolda gittik.
Örencik Köyü’nün kuzeydoğusunda kazının yapıldığı yüksek sayılabilecek tepeyi görünce heyecanlandım. Kendimi bir anda, yaklaşık Onikibin yıl önce buralarda yaşamış insanlar arasındaymışım duygusuna kaptırdım. Köyün kerpiç mertek damlı özgün evlerine bakınca, Cilalı Taş Çağı Ev Kültürü ile günümüz köy evleri arasında kültürel açıdan ilerlemenin olmadığı anlaşılıyordu.
Tek farkı: Kerpiç damların esen rüzgarı daldasına alıp, güneşe karşı oturmuş keyfle ağır kokulu sarılı tütünlerini tüttüren köylülerdi. Köy yerleşkesinde bütün evler böyle olsaydı belki bir başka güzel ve özgün olacaktı ama, kerpiç damlar arasına gelişigüzel yığılan biriketlerle yapılan konutlar, kendine özgün Cilalı Taş Kültürü’nün köy dokusunu bozmaktaydı. 21. yy ve bu teknolojik düzeyde estetik ve duygudan uzak, sadece barınmak amaçlı yapılmış biriketli, beton damlı uyduruk evler…
ıleriki yıllarda turizm açısından hareketlenecek Köyde; yıkıma uğramadan, biriket evlere dönüşmeden birkaç evin göstermelikte olsa korunmasında yarar vardır. Sanırım Örencik Köyü için yapılacak imar planlaması ile daha planlı bir yerleşme örneği gerçekleştirilebilir.
Aracımızı Köyün yakınındaki bir tarlaya koyarak külttaşların (tapınmataşı) bulunduğu Göbeklitepe’ye yürümeyi düşündük. Bu güzel olacaktı. 2 kilometreye yaklaşan uzaklık, yürüyüşle çevreyi irili, ufaklı tepeleri ve güneyde sesiz bir deniz gibi uzanan Harran Ovasını görecek temiz ve büyülü havayı ciğerlerimize doldura doldura kent’in bıkkınlık veren gürültülü sıkıntılı yaşamını unutacaktık. Ancak soğuk, dondurucu rüzgar, bu düşüncemizi gerçekleştirmemize engel oldu. Köyden bir delikanlının aracıyla kazı yerine vardık.
Doğru olan davranış araçların köy yakınında park edilip yaya çıkılmasıdır. Yürüme imkânı olmayan ziyaretçiler için yoğunluğun fazla olduğu günlerde Köy Muhtarlığı tarafından işletilen traktörün çektiği özel oturma yerleri yapılmış araçtan faydalanılabilir. (Römork) Kazı yerine bütün araçların çıkması buluntulara zarar verebilir.
Kazı yerinin bekçisinin ifadesine göre; hafta içi ziyaretçiler seyrek, hafta sonları 10-15 grup olacak şekilde çok yoğun olmaktadır. Dış Ülkelerden gelenlerin yanı sıra yerli ve diğer illerden de ziyaretçiler gelmekte. Bazıları köyde bir gece konaklamaktadır. Olumsuz kış şartları içinde bu yoğunluk yaşanıyorsa, bahar ve yaz aylarında panayır yerine dönüşebilecek Göbeklitepe kazı alanı için şimdiden düzenlemeler yapılmalı, oluşabilecek olumsuz durum için önlemler tasarlanmalıdır.
Bu amaçla;
-Köy içinde bir konaklama yeri yapılmalı
– Köy içinde gelen ziyaretçileri yönlendirecek, bilgilendirecek danışman görevli bulundurulmalı.
-Araçların kazı alanına çıkışına izin verilmemeli, safari gezilerinde kullanılan toplu taşıma römorku ziyaretçileri gezi alanına çıkarmalıdır.
-Ziyaretçilerden köyde konaklamak isteyenler içinde imkânlar yaratılmalı.
-Köy Muhtarı ve köylülerle yapılacak toplantılarda gereken eğitim verilmeli.
-Köyün yerleşimi, yolları, sokak araları, temizliği açıkta akan kötü görülen pis suları gibi sorunları çözülmeli.
-Kazıların yapıldığı tarihlerde ziyaretler, daha itina ile yapılmalı, gerekirse kısıtlanmalı.
-Kazı yapan ekibin çalışmalarını rahat bir ortamda yapmaları sağlanmalı.
-Ziyaretçilerin kazı alanını fazlaca çiğnemelerine çevredeki taş ve benzeri malzemeleri götürmelerine izin verilmemelidir.
Uzun yıllar sürecek olan Göbeklitepe kazılarının bitmesi ile ortaya çıkacak kültler ve diğer buluntular şanlıunfa’nın tanıtımına ve turizmine büyük katkılar sağlayacaktır. Bunun sağlanmasında il yerel yönetimleri ve valiliğin işbirliği içinde çalışmasında yarar vardır.
Kült taşlarının bulunduğu Göbeklitepe’nin kendine has büyülü bir havası vardı. Tapınma taşları (külttaş) üzerinde kapalı olduğu için, resimlerde görebildiğimiz hayvan figürleri bugün yokolmuş hayvan türlerinin bir zamanlar bu mekânlarda dolaştığının kanıtlarıydı. (Domuz, aslan, varan) Göbeklitepeden aşağılarda engin bir deniz gibi uzanan Harran’ı gözlerken tepelerin arasındaki vadilerden Göbeklitepe’ye esen meltemle içimizde bir rahatlık ve boşluk hissedip güneşin ılık sıcaklığını suratımızda duymaktaydık. Bu duygularla çekiminden kurtulamadığımız Külttaşların yanından ayrılırken, kazıya emeği geçen herkesi minnet ve şükranla andık.