Yanmaz’a göre, bu bir hayal değil
Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği (Sera-Bir) Başkanı Müslüm Yanmaz, jeotermal enerjinin seracılıkta kullanımının önündeki engelleri aşmak için çözüm önerileri sunulduğunu ve Türkiye’nin jeotermal seracılık sektöründe dünya lideri olduğunu belirterek, zengin jeotermal kaynakların azami ölçüde faydalanılan, başta elektrik enerjisi olmak üzere konut ve seraların ısıtılması, buna ek olarak kurutulmuş ürünlere kadar çok geniş yelpazede fayda sağladığı önemli bir doğal kaynak olduğunu söyledi.
Jeotermal kaynakların seracılıkta kullanılması için en önemli unsurun yatırım yapılacak arazinin, sera yatırımlarına elverişli olması ve o sahada uygun kaynak bulunması gerektiğini vurgulayan Müslüm Yanmaz, bu kaynağın ekonomik derinliklerden çıkarıldıktan sonra, sera ısıtmasında kullanıldığını ve kaynağın bulunduğu arazinin sera yatırımlarına uygun şartları taşıması gerekliliğine değindi.
Antalya gibi örtü altı tarımın olduğu bölgelerde jeotermal seraların nasıl artırılacağını bildiren Yanmaz, Antalya’da uygun jeotermal saha olmadığından seracılık sektörü, ısıtma maliyetlerinden dolayı jeotermalin bulunduğu başka illere yatırım yaptığını açıkladı.
“TÜRKİYE’DE YAPILAN ÜRETİM SERACILIK DEĞİL”
Yanmaz, yeni sera yatırımları açısından Antalya’nın avantajlı yer olmaktan hızla çıktığını ve iklimi, özellikle ışık ve sıcaklığı, ürün yetiştirme sahasında kontrol edilebilecek her bölgenin yatırım açısından ön planda bulunduğunu kaydetti.
Jeotermal yatırımların çok maliyetli olmasının ve sera maliyetlerinin yüksek olmasının üretimi nasıl etkilediğini aktaran Yanmaz, “Kamunun verdiği destekler aslında yatırımları teşvik ediyor ancak kamu bu destekleri daha da arttırmalı, yatırımlara engel teşkil edecek bürokrasiyi azaltmalı ve yatırım desteklerindeki limitleri yükseltmelidir” dedi.
Müslüm Yanmaz, Türkiye’de seracılığın verimliliği düşük olan küçük işletmeler şeklinde ve eski teknolojik yapılarla oluşturulmuş durumda olduğundan bahsederek, bu durumu göz önünde bulundurarak ne gibi teşvikler verildiğini ve bu alanlarda seraların iyileştirilmesi için ne gibi adımlar atıldığını şöyle anlattı: “Türkiye’de yapılan üretimi aslında seracılık diye adlandırmak doğru değil. Seracılık, iklim ve üretim şartlarının tamamını kontrol eden bir sistemler teknolojisi olduğundan sera ile örtü altını birbirine karıştırmamak gerekli.”
SERA YATIRIMLARI MALİYE VE HAZİNE BAKANLIĞINCA TEŞVİK EDİLİYOR
İklim değişikliklerinin gerekli kıldığı teknolojik seralar ile ilgili yatırımların önem taşıdığını ifade eden Yanmaz, küresel ısınma ile birlikte iklim değişiklikleri açıkta yetişen sebze ve meyve üretimine ciddi tehdit oluşturduğunu, 2050 ve sonrası için uzmanlar tarafından dile getirilen söylemlerle ürkütücü tablo çizildiğini savundu. Yanmaz, açıkta üretimlerin daha kontrollü alanlarda yapılması zorunlu hale geleceğini de vurguladı.
Özellikle son iki yılda konuşulan teknolojik seraların, seracılık için karlı bir yatırım haline geldiğini ileri süren Yanmaz, jeotermal kaynaklar ile yapılan seracılığa, Maliye ve Hazine Bakanlığınca verilen teşvikler Tarım ve Ziraat Bankası aracılığıyla yapılmakta olduğunu ve bu destekler sayesinde sera yatırımlarının gerçekleştiğini dile getirdi.
Yanmaz, jeotermal kaynağa uygun ve ışığı yeterli olan her yerde teknolojik seraların uzmanlar tarafından yönetildiği takdirde çok karlı bir faaliyet haline geldiğini sözlerine ekledi.
“SERACILIKTA MODERN ÇAĞ 20 YILDIR VAR”
Seracılık sektörünü geliştirmek adına yerli teknolojik seraların gerekliliğine değinen Yanmaz, “Son 20 yılda yapılan teknolojik seraların yüzde 70’i yerli üretimi olup, yurtdışından özellikle cam seralara dönük çatı-konstrüksiyon ve ısı perdesi ithalatı kısmi olarak yapılmaktadır. Ülkemiz teknolojik seraların üretilmesi konusunda büyük gelişme göstermiş, onlarca yerli firmamız artık yurtdışına da sera sistemleri satışını, kurulumunu sağlayabilen ihracat yapabilecek seviyeye gelmiştir” şeklinde konuştu.
Sera-Bir ailesi olarak yapılacak her yatırıma ücretsiz danışmanlık verdiklerini aktaran Yanmaz, kurullarından her daim istifade edilebileceğini duyurdu.
Antalya’da da örneği olan örtü altı tarımın küçük alandan büyük alana geçmesi ve modern teknolojik seralara evirilmesi kalıcı ve kesintisiz üretim için bir çözüm sunup sunmayacağına ilişkin soruya Yanmaz, “Seracılıkta modern çağ 20 yıldır var ve teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki, 5-10 yıl öncesine bile demode oldu dediğimiz zamanlarda yaşıyoruz. Endüstri 4.0 devrimini biz seracılıkta tarım 4.0 olarak uygulamaktayız.” cevabını verdi.
“BİLİNÇSİZCE KULLANILAN TARIM İLAÇLARI PROBLEMİNİ ORTADAN KALDIRMALIYIZ”
Türkiye’de yetiştiriciliğin küçük ölçekli alanlarda yapılması ve sürekli bulunabilirlik olmamasından kaynaklı sıkıntıların yaşanabildiğini ileri süren Yanmaz, “Bilinçsizce kullanılan tarım ilaçları sebebiyle ihracatta karşımıza çıkan kalıntı problemini gerek topraksız tarım ve iyi tarım uygulamaları gerekse biyolojik mücadele yöntemleriyle ortadan kaldırmaya çalışmalıyız” diye konuştu.
Yanmaz, “Küçük işletmelerden vazgeçilmese de bu işletmelerin birleşerek teknolojiyi kullanan, ziraat mühendisi çalıştıran ve kontrollü üretim yapan işletmelere dönüştürülmesinin teşvik edilmesinde yarar vardır” diyerek sözlerini sürdürdü.
Türkiye’nin bitkisel üretiminin mevsimsel ve bölgesel özellik göstermesi nedeniyle ihracata yönelik faaliyette bulunduğunu ve yeterli kapasiteye sahip modern tesislerin belli dönemlerde sekteye uğradığını söyleyen Yanmaz, buna bağlı olarak diğer yan sektörlerin de (nakliye, işçi, ambalaj vb.) etkilendiğini ve bu yüzden üretimin büyük ölçekli alanlarda yapılması gerekliliğini şu sözlerle ifade etti: “Pazar odaklı iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı, markalaşmaya önem verilmeli, pazar ve tüketicinin istediği hedef ürünler belirlenmeli ve pazarlarda güvenirlilik arttırılmalıdır.”
“SERACILIK SEKTÖRÜNE YATIRIM YAPILARAK ARTAN NÜFUSUN İHTİYACI KARŞILANMALI”
Türkiye’de gittikçe artan nüfusun tüketim ihtiyacını karşılamak için seracılık sektörüne verilen değerin arttırılmasını tavsiye eden Yanmaz, üretim alanlarının genişletilmesi ve yetiştirme koşullarına uygun yeni çeşitlerin ıslah edilmesini dile getirdi.
Son olarak Yanmaz, kooperatifleşme ile hem ürün kalitesini arttırabileceklerini hem de ürünün tüketiciye ulaşana kadar değişken olan fiyatının standart hale gelmesine yardımcı olabileceklerini sözlerine ekledi.
JEOTERMAL SERCILIĞIN MERKEZİ KARAALİ
Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden işadamları Karaali bölgesinde jeotermal seracılığa yatırım yapmak istiyor. Görüşmeler olumlu sonuçlanırsa yaklaşık 100 milyon dolara yakın bir yatırımın kapısı aralanmış olacak. Bu amaçla Karacadağ Kalkınma Ajansından yatırım ve fizibilite desteği sağlanacak. Altyapı eksikliklerin giderilmesi, AB fonlarından da yararlanılarak yatırım için uygun bir ortamın yaratılması amaçlanıyor.
aykiri.com.tr/urfahizmet