Mahmut Çepoğlu
25 Eylül 2007
Resim, şiir gibi gizli bir yetenektir. Hani “Allah vergisi” deriz ya! işte böyle bir şey. Kimilerinde bu yetenek doğuştan var. Kimileri zamanla edindiği becerileri duygularla yoğurarak, renklendirerek fırça fırça tabloya döker. Zamanla fırsat ve bir yol gösterici bulunca o duygular, hisler daha farklı çizgi ve renklerle geliştirerek tabloya nakleder.
M.Galip Oymak’ın resim sergisini seyrederken, aklıma ressamın doğduğu köy Zivanlı Köyü geldi. Çünkü Zivanlı Köyü hayli okumuş insan ve sanatçı (ressam, şair, edebiyatçı) yetiştirmiştir. Acaba!… diyorum bu başarı ve yetenek topraktan mı? Yoksa orada yaşamaktan mı? Dahası ruhi şekillenmeden mi? Farklı sorular ve gerçekler.
Köyün ismi Zivanlı. Zivan buğdayla beraber yetişen unu acılandıran bir otun tohumudur.. Burada çok zivan oluşundan olacak ki zivanlı ismi bu köye verilmiş. Doğal güzellikleri nasıl bilmiyorum ama düşündüğüm kadarıyla güzel bir köy olmalı, yoksa öyle kolay kolay ressam, şair her yerden çıkmaz. Bir sebebi hikmeti olsa gerek.
Ressam Mehmet Galip Oymak’a gelince; geç anımsadım ama beraber ımam Hatip sıralarından geçmişiz. O askerlikten sonra polis teşkilatını seçmiş. Herkesin kör boğaz, nafaka uğruna çalışma mecburiyetinde olduğu gibi. Ben de çeşitli badireler atlattıktan sonra öğretmenliği seçmiştim. Yollarımız o bir ressam ben bir yazar – ve resim izleyicisi olarak yeniden kesişti.
şanlıurfa Belediyesi Güzel Sanatlar salonunda çok güzel şeyler başarmasının referansı M.Galip Oymak. Amatörce atılan fırça, profesyonel tablolarla sergi salonlarında izleyicilerle buluşmasının güzelliğini hep beraber izliyoruz. Resim çalışmalarını “peyzaj, sipurataf, natürmort” olarak ressamlar değerlendirmekte. Ben naif ruhun sentezi olarak yorumluyorum. Sanatçının renkçi bir anlayışa ağırlık verdiği, bu anlayış çocukluk yıllarından kalma, gökyüzü kuşağının ruhuna işlemesinden başkaca bir şey değildir. Bir serin ağaç gölgesi, bir baharın rengarenk yansıması.
Sanatın yeri öteden beri olduğu gibi sanırım bundan böyle de belediye sanat galerisi başarıya damgasını vuracak. Yakalanan performansın sürdürmesi hem sanatçılar açısından hem Kültür Müdürü Sayın Nemci Karadağ’ın başarısının simgeleşmesi anlamındadır.
Bunu vurgularken resim atölyesi açarak böyle gizli yeteneklerle bizleri buluşturdukları içinde mutluyuz. Sn. M. Galip Oymak daha sanatın ilk basamağında dersek yeridir. Zaman ve mekan edindikçe ve fırsatını buldukça daha başarlı çalışmalarla bizleri buluşturacağına eminim.
Sarısıcakların insan beynini hurdahaş ettiği bir zamanda, resim sergileri insana serin bir su gibi gelmekte. Doping dersek yeridir. Kendine özgü fırça ve içinden geldiği gibi canlı renklerle renklendirdiği manzaralar. Temaları çok rastladığımız kartpostalların yansıması gibiydi. Oradaki renk cümbüşü, tablolara nakledilmiş duygular, doğa betimlemesi ile bütünleşmiş fırçanın can alıcılığı bir haz veriyor izleyicilere.
Ressamın henüz kendine simge olarak seçtiği bir rengi ağırlığı tabloları etkilemediği görülmemekte. Her gün yüreğimizi kanatan insan manzaralarından biraz uzak durarak yılların verdiği yorgunluğunu tabiatla baş başa kalma çabasında olduğu imajını sergilemekte.
Portre çalışmalarına yer vermemekle birlikte bakır işleyen bir esnafın tablosu hayli dikkat çekici. Hem yok olmakta olan bakarcılık mesleğine dikkat çekme, hem de o sevgiyi onunla birlikte tabloya nakşetme başarısı yansıyor yüzlere… Bakırcının elindeki çekiç, emeğinin alın terini bakıra naklederken güncel olaylarla buluşan sanatın artık yerini bulduğumuz inkâra gelinmez.
Resim yapma süreci ne kadar hızlı olursa olsun, resmin gerçekleşmesi için birikime, olgunlaşma, mayalama zamanına gereksinim hep vardır. Başarılı çalışmalar deyip yeni fırçaları tanıma ve tanışma dileğiyle…