Mahmut Çepoğlu
23 Mart 2007
Toplumumuzda çeşitli sıfat taşıyan insanların ve meslek sahiplerinin mesleklerine ivme kazandırma, toplumsal döngüyü hızlandırma, insanları çevre ile içselleştirme, sağlıklı bir toplum oluşturabilme anlamında dayanışmanın gereği olarak çeşitli gün ve hafta adı altında kutlamalar yapmaktadır.
Herkesin bir günü bir haftası, bayramı olurda doktorların olmaz olur mu? ınsan haklarına sağmaz çünkü. ışte bu vesileyle bir bayramdan ziyada bir hak arama günü olarak bu gün beyaz önlüklü, melek kanatlı bu meslek sahipleri bu günü bir hak arama günü olarak kutlayarak sağlığın toplumumuzdaki gelişmesi anlamında katkı sundukları gibi haklarını aramanın gereğini de seslendirirler. Hakların verilmediğini, hakkın ancak söke söke alınacağının sloganını onlarda seslendirmeden edemediler.
Kaç hasta kaç doktorun bayramını kutladı. Tam tersi, kutlama günü bile hasta yakınlarının tahammülsüzlüğü ortadaydı. Senin sağlığını düşünen seni toplumda sağlıklı bir birey olmanı isteyen doktorların ekonomik koşulları düzeltilmesi anlamında yaptığı eyleme karşı çıkmalarının duygusal bir davranıştan öteye gitmediği bir gerçek.
Sağlığın anayasal çerçevede verilmiş bir hak olduğunu bilmemize rağmen hak aramayı bilmeyiz. Oysa hepimizin aradığı sağlık olduğu halde sahiplenmeyip sadece seyirci olmaktan ödeye bir şey yok. Avrupa’nın 53 ülkesinden sondan ikinci olmadan nasıl kurtulacağız.
“HALK ıÇıNDE MUTEBER BıR NESNE YOK DEVLET GıBı, OLMAYA DEVLET CıHANDA BıR NEFES SIHHAT GıBı …”* Sözlerinin insan için ne kadar elzem olduğunu, her halde inkâr eden olamaz. Ondan olacak ki yıllardır bölgemizde “bıçak yarasına” dönüşmüş “bıçak parası” halkımız sağlığı için hep ödemek zorunda kalır.
Bir çalışan ekonomik bağımsızlığını kazanmadan çevresine toplam yararlı olamaz. Cana can katan ruhumuza ruh katıp şad eden insan doktordur. Peki; biz onlara destek olmasak onlarda devletten özlük haklarını iyileştirmesi istemese bu iş olmaz. ışte beyaz önlükleri ile seslerini herkese eşit hak ve ücretsiz ağlık sloganı ile sokağa düşmüşlerken onların suçlularına sesleniyorum Hipokrat yeminizi hatırlayınız!…
Nedense hükümetin buna tahammül göstermemesi ve savıcıları müfettişleri göreve çağırması yadırganacak bir davranıştır. Hükümet halkından korkmamalı halkına ancak sahip çıkarak onların sevgisini kazanır. Ben şahsen sağlığın özelleşmesine sevinen bir kişiyim. 25 senelik öğretmenliğim sırasında bir sağlık ocağı doktoruna muayene olmanın zorunluluğu yaşadım. Ne onlara doktor olarak buldum ne hasta olduğumu inandım. Ancak şimdi aynı evrakla doktorlardan ilgi ilaç tedavisiyle birlikte güler yüz görmemiz hasta olduğumuza inandığımız gibi tedavi edilerek düzeleceğimizin imajı sergilenir.
Geçmiş yıllarda Ankara’da bir hastanede ameliyat oldum. Onların şefkat merhamet yanında yoğun ilgilerine mazhar oldum. Yapılan tüm davranışlar onların insanlığa hizmet ettiklerinin referansıydı. O hastane sahibinin serveti hesaplanır gibi değildi. Üniversite açmış, hastane kurmuş, tüm bunları insan sevgisiyle yoğrulduğunun göstergesi, onun hastaneyi gezip hastaları tek tek ziyaret etmesi, hastanenin temizliği ile ilgilenmesiydi.
Yıllarca ilkel yöntemlerle tedavi olduk. Hala ayaklarımda yanık yeri, boğazımda berberin neşter izi var. Modern Tıp’ın 14 Mart 1827 de başlamasından bu güne iki asra yakındır, hala doktor ve hastane hasreti çekmekteyiz. Hastaya ve yakınlarına yapılan muamelelerinin insanca bir eylem sergilemediği gerçeği de ortada. Ülkemizde doğu-batı şeklinde ayırırsak doğuda doktorlara büyük ihtiyaç hâsıl olduğu gerçeğini inkâr edemeyiz. Her ne kadar ülkemizdeki tıp çalışmaları yüzünü Avrupa’ya çevirmiş ve uğraşlar veriyorsa da kendi ülkesinde hastalar yeterince doktorun tedavisine doymamışlardı.
Tıp Bayramı, ilk kez, 1. Dünya savaşı sonunda, ıstanbul’un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlandı. Bu tepki bu günde Sağlık Bakanlığa dolaysıyla hükümete karşı verilmekte. Demek ki ülkemizde de bir yabancılaşma mı söz konusu. Günümüze kadar gelen bu 14 Mart kutlamaları, artık içinde bulunduğu haftayı da kapsayacak şekilde, “Sağlık Haftası” olarak kutlanması hayli anlamlıdır.
*Muhibbi. ( Kanuni Sultan Süleyman.)