Mahmut Çepoğlu
3 Kasım 2006
Allah yalnız insanlara deprem, sel felaketi, fırtına, hortum çıkarıp bela vermez. ınsana bazen evlat, bazen eş, bazen de mal-mülk verir, bela olur. ışte bu Nobel ödülü de öyle oldu. Çeşitli konuşmaları ile demokratik bir ülke olan Türkiye de düşüncelerini sakınmadan açıkladı diye mahkemelerde yargılandı. Saldırılara uğradı, uşak, döl sıfatları yakıştırıldı. Ülkenin yazarlar, çizerler onu sahiplenmeyi ihmal etmedi.
Düşüncenin özgür olduğunu, demokratik bir ülkede, herkes istediğini söyleyebileceği vurgulandı. Ancak çok uzun sürmedi, aynı zatı muhterem Orhan pamuk’a Nobel edebiyat ödülü verilince yer yerinden oynadı. Vay sen misin? Bu edebiyat ödülünü alan. şimdiye kadar onunla birlikte yasaları eleştiren, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunanlar birden ona cephe aldı. Ah … bu hasetlik, bu kıskançlık, çekemezlik ve de çirgin oyunlar….
Cumhuriyet tarihinde bir ilk. Nobel ödülü alan ülkeler kervanını katılmakla, dünyanın sayılı ülkeleri arasındaki edebiyat dalında saygınlığın artmasına vesile olması unutuldu. Bu güne kadar edebiyata katkı sunanların emekleri elbette inkar edilmez. Eğer Orhan Pamuk gibi birisi kazanmışsa ülke adına gurur ve sevinç duymalıdırlar. Oysa hala buna tahammül gösteremeyenler var. Nedeni açık ve aleni. Orhan Pamuk’un yargılanmasına neden olan sözler.
Halbuki yıllardır mahkemelerde siyasi ifade veren binlercesi var. Bu güne kadar hiç birisine bir ödül verilmesi düşünülmedi. Hatta Nazım Hikmet, Sabahattin Ali gibi ülkedeki zulümden yurt dışında kaçanlar oldu. Ceza evlerinde çile çeken ve canını feda edenlere dahi böyle bir şey düşünülmedi. Dahası biz okumayı öğrendiğimizden beri Yaşar Kemal’in eserleri ile büyüdük. Onun eserleri de Nobel edebiyat ödülleri arasındaydı. Ancak uygun görülmemişse onun için ne bir suç, ne de bir eksikliktir.
Hala alışamayan kimi şoven ve resmi bakışla eserleri değerlendirenler; kötü bir yazar, bu ödülü hak etmediği üstelik bildiri yayınlayıp karşı çıkmanın ayıbının bir gün farkına varacaklar. Milliyetçilik ayrı bir olay yurtseverlik daha başka…
Bana göre bu bildiriye imza koyunların eserleri okuyucular tarafından ilgisiz kalınacak. Çünkü onların edebiyat kişiliği yerine, aldığı para ödülünün kısır döngüsü içini girmişlerdir. Oysa ülkemize Nobel Edebiyat Ödülü’nün getirdiği manevi katkıyı düşünmek lazım. Bu tür polemiklerden vazgeçerek olaya anlamlandırmalarını beklerdim.
Nobel ödülü gururla karşılanması, edebiyatımız adına övünç kaynağı olması gerekirken, tekmil yedi bölge, yarım adada, Avrupa ve Asya arasındaki köprü de, her türlü renkliliği ile hem nala vurdular, hem mıha. Egemen sistemi karşısına almamak için trajik komik bir hal içine düştüler. Sahnelenen oyunlar, nutuk ve söylemler, komik olduğu kadar dramatik bir hal içine düşmenin şaşkınlığını yaşamaktadırlar.
En büyük sefalet ve yoksulluk bilmeden konuşmak kadar gerçekleri saptırmaktır. Belki bizim Orhan Pamuk’un eserlerinde görmediğimizi onlar görmüşlerdir. Yoksa bu eserler 46 dile çevrilir ve 100’ü aşkın ülkede yayınlanır mıydı? Orhan Pamuk’un eserlerinde bir şey olmadığını söyleyenler, yarın tekrar geri dönüp bu eserleri baştan sona okuyacakları kanaatindeyim.
Bana göre yazar farklı bir sestir. Herkesin yazdığını değil, kendi doğrularını farklı bir şekilde dile getirme yazıya dökmedir. Orhan Pamuk siyasi düşüncelerini ön planda tutan bir yazar olmadığı gibi, öyle fazlasıyla radikal olduğu da söylenemez. Amaç kulp takmak olunca, bu ülke de bunun meraklısı hayli çok. Günün şartlarından evrensel değerlere sahip çıkmanın ne demek olduğunu bilmeyenlerin yapacak başkaca bir şeyleri yoktur.
Mantık ve duygu ayrı iki soyut olgudur. Mantıklı davranıp Orhan Pamuk’u bağrımıza basacağımıza duygularımızın esiri olup, hala içimize sindiremediğimiz, insan hakları evrensel boyutuyla özgürlük, hak ve hukuk eşitlik adına bu ülkeye değer kazandıranlara sahip çıkacağımıza karşı cepheleşmek kimseye bir şey kazandırmayacaktır.
Türkiye’deki huzursuzluk, ülkedeki kaos ve düzensizlik, sürgünler en alt kademeden en üst kademeye kadar kadrolaşmanın meydana getirdiği üzüntü, kısır döngü, işsizlik, yolsuzluk, skandallar, ırkçı ve şoven yaklaşımlar yaşanırken, Orhan Pamuk’un hak ettiği Nobel ödülü ülkeye barış, sevinç kaynağı olmasını beklerim. Demokrasinin kurumsallaşması, toplumun istikrar kazanması yönünde değerlendirilmeli diyorum.
Ödüller; sevinç ve heyecan, azim ve gücün sembolleridir.