Mahmut Çepoğlu
20 Eylül 2006
Geleceğimizin teminatı, yarının büyükleri çocuklar; çağdaş ve modern yaşamı geliştirecek, toplum bulunduğu yerden daha ileri seviyelere götürecek olan çocuklar. Nice zorluklara, çeşitli fedakarlıklara onlar için katlandığımız, sevgimiz, güvenimiz, umudumuz çocuklar.
Babalık ödevimiz sadece onların fiziksel ihtiyaçları, okul araç ve gereçlerini temin etmek olarak düşünmemelidir. Eğitim için gereken yapıldığı gibi onların insanlığın güzel erdemlerinden nasibini almaları için gereken uğraş verilmelidir. Yıllar sonra, nice evladın, ölmüş babasının ardından hakaretler yağdırdığına tanık oldum. O yaşta babasında gördüğü tüm eksiklikleri nasılda hafızasından silinmemek üzere kaydetmiş. Onu bir okula göndermediği için onu eğitimden nasibini almasını engellediği için .
ış, güç yok, fakirlik, yoksulluk gibi yaşamda var olan mazeretlerin ardına sığınarak çocuklarını eğitimden yoksun bırakmak kadar aptalca bir şey düşünülemez. Çoğu varlıklı insanların “boş ver otur ye okuyup da ne olacaksın” diyenlerin çocuklarının ne hallere düştüğünü görmüş , duymuşuzdur.
Bu düşünceler doğrultusunda okulların açılmasını beklediğimiz şu günlerde, hareketle çocuklarımızın eğitimi ile yakından ilgilenmek ona sahip çıkmak babalık görev ve sorumluluğunun başında gelmektedir. Öğrenci velisi olmam hesabıyla çeşitli okullarda okuyan çocukların durumlarını görüşmek için toplantılara katılıyorum. Çocuklarına ilgisiz, onların sorunlarına yakınlık göstermeyen toplantılara katılmayan velilerden şikayetçi nice öğretmen ve idareciye rastlıyorum. Yılda bir iki günde olsa, çocuklarına zaman ayırıp onların durumlarıyla ilgilenmediklerine üzülmemek mümkün mü ?
Çocuklarımıza karşı sorumluluklarımız yalnız baba olmak, yahut onu okula göndermekle bitmiyor. Demek ki bu sorumluluk okulu bitirene kadar olduğu gibi hayatın her alanında karşılıklı diyalog devam ederek sürdürülmelidir.
Veli, öğrenci öğretmen üçgeninde birazda öğretmenin durumuna bakalım. Çocuklarımızı okumaya, bilgiye, doğru olana iyi bir vatandaş, iyi bir iş bir meslek sahibi olma yolunda öğrencilerini geleceğe hazırlaması gereken öğretmenler bu gün ücretli ders vererek haksız kazanç elde etmektedirler. Bu ülkenin kanayan bir yarası. Günlük menfaatler uğruna öğretmenler çocukları okuttukları derslerden bırakıp onlara özel ders verme kadar basit, öğretmene yakışmayan bir davranış olamaz. Velinin de burada büyük suçu elbette ki vardır, oda ilgisizliği olduğu kadar öğretmenden idareden hesap sormamasıdır.
Öğretmenlerimizin hep ekonomik koşullar ardına sığınıp mesleğinin güzelliğini, saygınlığını, erdemliliğini bir kenara bırakıp, başka dairelerde çalışan, tahsil yönünden yetersiz, bilgi gerektirmeyen işlerde çalışan insanların maaşları ile kendi maaşlarını kıyaslamak kadar nahoş bir şey olamaz bence.
Servet edinme uğruna sınıfa girip öğrencilere mutlu yaşama, bilimle uğraşma, bilgi ve beceri sahibi olma, bir ideal edinme konusunda şartlandırılması gerekirken kendi şartları ve düşünceleri ile öğrencileri yetiştirme sorunlarını dile getirme, öğretmene sürekli zarar verir onu alçaltır. Öğrenciyi kuşatan kirli ilişkilerden alı koyma yerine tavsiye ve yol gösterici olmaları gerekirken çocuklara kendi sorunlarını götürme, surat asma, gülücükler yerine kızgınlık ve asabiyet öğrenciyi öğretmenden olduğu kadar derslerden de soğutur.
Buna karşı velilerde çocuklarının bir yerlere gelmesi için didinip durması , bir yarış atı gibi onların hazırlığı ile uğraşmaktadırlar. Özel derslere milyonlarca lira verip ders alma, öğretmen tutma, özel okula gönderme, dershanelere büyük paralar yatırarak başarı beklerler. Aileler arasında başlayan bu yarış Eğitimin haliyle özelleşmesine neden oldular.
Çocuklarla birlikte yapacağımız çok şey vardır. Bunca masraflar bir araya gelse okul yapılarak yeni öğretmenler ve eğitimin seviyesinin ne kadar yükseleceğini kimse farkında değil. Çocuk başarısız olunca, “ne masraflar ettim yinede bir yeri kazanamadı derken” kabahati bir yerlerde bulurlar. Esas mesele sistemde. Okul yetersizliğinde, okul eksikliğinde, öğretmen yetersizliğinde. Dahası sistem her meslekteki insana bir açık kapı bırakıp, haksız bir kazanç yolu göstermekte ve yaptırmaktadır.
Toplumu aydınlatma onlara yol göstericiliği yapma tüm aydınların işidir. Tüm bu gelişmelerden elbet çocuklar nasibini almaktadır. Bu düzensizliğin ve toplumdaki başıboşluğun farkına varanlar, okuyup bir yerlere gelip topluma faydalı olma çabası içinde olurlar. Bunu bilmeyen, babasının ilgisinden, maddi olanaklarından iyice beslenenlerde “bu daima böyle devam eder” düşüncesiyle sürüklenip gitmektedirler. Yeni yılda başarılı çalışmalar dileğiyle, yeni eğitim ve öğretim yılı tüm öğretmen ve öğrencileri hayırlı uğurlu olsun.