Mahmut Çepoğlu
5 Temmuz 2006
Bereketli hilal neresi, Harran dünyanın ilk üniversitesi mi? Bazı bilimsel yazılarda ve araştırma inceleme yapan insanların, bu tür tespitlerini görünce araştırma ve yazma gereği duydum. Canı isteyen istediği yeri “Verimli Hilal” yada “Bereketli Hilal” olarak nitelendirmekte. Dolaysıyla yanlış anlatımlarla insanların kafalarını bulandırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Tarım devriminin ilk başlangıcı Neolitik çağla başlar. Avcılık ve toplayıcılıktan, hayvancılığa ve tarıma geçiş yer yüzünde çeşitli bölgelerde tespit edilmiştir. Bunlardan biri Meksika, diğeri Çin hindi deniliyorsa da Ortadoğu da ki tarımsal gelişme bunlardan beş bin yıl öncesine dayandığı bilimsel verilerle açıklanmış bulunmaktadır. Batıda Akdeniz, Kuzeyde Anadolu Yaylası, Doğuda Zagros Dağları, Güneyde Arap Yarımadası ile sınırlanan dikdörtgen şeklindeki alan içinde ziraata başlanmış. Sınırlarını çizmeye çalıştığımız bölge içersinde bugün Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün ısrail ülkeleri Türkiye’nin güneydoğu illeri Dicle ve Fırat Nehri’nin verimli vadilerini ve Mezopotamya dediğimiz yeri de içine almaktadır. Bu verimli vadilere izafeten tarihçi “Breasted” bu yöreye “Verimli Hilal” adını vermiştir.* Göbekli Tepe, Nevala Çori, Titriş gibi kazılarda arpa ve buğdayın burada ekilip biçilmesi, koyun, keçi, domuz gibi hayvanların bu yörelerde ilk önce evcileştirildiği görülmüştür. Karacadağ eteklerinde yabani buğday türüne rastlanılması tarihi geçmişi yönünden büyük önem arz etmektedir. Bulunan belge ve bulgulardan hareketle yemek listeleri, alet takımı çantası bunun kanıtı olarak sunulmaktadır. Dolayısıyla bizde ilk hububatın burada ekildiği ve yetiştirildiğine inanıyoruz. Efsane gereği Hz. Adem’in burada ilk tohumu serptiği, ilk çifti sürdüğü inancı yaygındır. Dolaysıyla bu yörenin adı “Bereketli Hilal “yada “Verimli Hilal” olarak anılmaktadır. Halbuki bakıyorum; bu gün sadece ilimizden Suriye’ye doğru uzanan, bir yanda Tektekler, diğer yanda kaşmer dağları ile başlayıp, Akaba geçidiyle birleşen Mağara Dağları, Tilki Dağları, yada halk arasındaki adıyla Nemrut Dağları ile uzanan, birkaç kilometre sonra tepeciklere ve ardından silikleşen, kıraçlaşıp ovaya dönüşen, iki koldan uzanan dağlarının uzantılarının arasında kalan yere ”Bereketli Hilal” ya da Verimli Hilal ismi verilmektedir. Dünyanın kabul ettiği B”ereketli Hilal”ın bir parçası olan Harran’ı biz “Bereketli Hilal” olarak isimlendirmemiz ne kadar doğrudur. Bunun bize faydası olmadığı gibi zararı pek çoktur. Bu bizim; ilme, bilime bakış açımızı gösterir. * * * Bu düşüncenin bir benzerini Harran’da bulunan tarihi abidelere, medreselere, camilere, kale kalıntılarına bakıp dünyanın ilk üniversite dememizdir. Harran Üniversitesi konusuna açıklamalar hep ilklerle birlikte anlatılmasıdır. Dünyanın ilk üniversitesi adı altında yapılan konuşmalar büyük ilgi görmekte ve dünyanın ilk üniversitesinin burada olması hesabiyle kendimize paye çıkarıyoruz. Bizim bilime, tarihe, sosyolojiye, dine, kültürlere ne kadar yakın olduğumuz tarihi ve mimari yapılarda gösterdiğimiz ilgiden belli. ısterse dünyanın ilk üniversitesi değil dünyanın tüm üniversitelileri burada kurulmuş olsun. Kaldı ki; üniversitelerin bir özelliği tüm bilimler yanında hukuk öğretimi görülmesi gerekir. Bu dünyada kurulan üniversitelerin bir gerçeğidir. Harran Üniversitesi ıslam’ın gelmesiyle kurulan bir medresedir. ıslam’ın ilk üniversitesidir (demek hakkımız olmamakla birlikte) diye biliriz. ıslam’ın en parlak döneminin göstergesidir. Bu medresede fizik, kimya, astronomi, matematik, felsefe gibi bir çok ilim öğretilmiştir. Ancak hiçbir zaman burada bir hukuk öğretimi yapılmamıştır. Harran’ın tarihi kimliği son yapılan kazılarla 7 ile 8 binlere kadar uzandığının işaretleri verilmiştir. Kazı çalışmalarını yürüten Sayın Dr. Nurettin Yardımcı’nın çalışmaları toprağın altında yatan bir gömüden farksız olan bulgu ve belgeleri gün ışığına çıkarması bizleri fazlasıyla sevindirmiştir. Sayın Dr. Nurettin Yardımcı’yı çalışmalarından dolayı kutluyor, başarılar diliyoruz. *Kaynakça: ınsan ve Kültür. Bozkurt Güvenç.