Mahmut Çepoğlu
10 Nisan 2006
Nasıl ki insanların doğum ve ölümleri arasında bir süreç varsa, bizde bu sürece ömür derim, yaşam yada hayat diyorsak, işte gazetelerin yaşamaları da böyle değerlendirilmelidir. ınsanlar nasıl ki anılarla doludur. Gazetelerde insan ömrü gibi o günün şartlarında yaşanmış haberlerle, bilgilerler, yorumlarla doludur. Gün gelir unutulan bir çok olay-haber, çeşitli yazılar bir belleğe yerleştirilmiş gibi gazetenin sararmış sayfalarını çevirdikçe seninle konuşur. Bir gazetede yazı yazmanın apayrı bir bedeli vardır. En güzelini, en doğrusunu en farklı en erken verebilme davranışıdır…Üstelik köşe yazıyorsanız noktalama işaretinden tutunda her cümledeki mesaja kadar itinalı davranmak zorundasınız. Gazete içinde aynı minval. Bu anlamda hiç kimsenin en çok ben okunuyorum veya ben en iyi gazeteyim diye bir iddiası olmamalı. Gazeteyi iyi bir mizanpaj, sayfaya uygun puntolarla çıkarmak, ilginç başlık atmak, manşete çıkarılacak haberi seçebilmek yeti ve becerileri gazetenin okuyucular tarafından dikkat çekmesine sebep olur. Bu vitrinin arkasındaki şahısların efor sarf etmesi, emek vermesi, katkı ve başarının sırrında yatar. Tüm bunlara rağmen okuyucular tarafından beğeni kaygısı beklenilmez. Mutlaka birileri kendisine göre bir şeyler bulur. Habere içerik olarak karşı çıkacaklar olacağı gibi “şu köşe yazarı ne yazmış” diyenlerde daima olacaktır. Herkesin gönlüne göre hitap etmek mümkün değil. Köşe yazıları “Kalem kılıçtan keskindir” şiarını düstur edinerek, kalemin gücüne inanarak, eleştiri ve tenkitlere açık olmak hayatın mantalitesini yaşamın gerçekleri ile buluşturmanın güzelliğinin uğraşını verir. Sağ duyulu davranıp her yazılan yazının büyük bir emek verildiğini bilmek ve takdir etmek insanlığın erdemindendir. Elbet her yazının kendine göre eksikleri vardır. Ancak eksikler değil; doğrular, yaşamı yönlendirir. ışte yıllardır düşünülerek, bir çabanın ürünü olarak zaman vererek, zihin zorlanarak yazılan yazılar., analizler, tahliller. Haberlerde ha keza!…Çeşitli metot ve teknikler izlenerek çağa ayak uydurarak hazırlanır. Dinleme, okuma-yazma ve konuşma, etik davranışlarını geliştirmeye insan olarak çabalarız. Ancak hiç birimiz beğenmediğimiz bir yazı için oturup bir aydın, bir medeni insanın yapması gerekeni yapmayız. Nedir bu? ıki satır yazı yazıp, yazarın yazısı ise yazara, haber konusu ise gazeteye düşünceleri bildirmek. Okuyucunun ciddiyeti kadar gazetenin varlığını ortaya koymadır. Dedikodu yapma, eksikleri sıralama devamlı bardağın boş tarafını görmenin verdiği rahatsızlıklar azmin kırılmasına sebeptir… Hasletler, hasretler, heyecanlar, acılar ve sevinçler insanlara mahsus olgulardır. Bir insanı tanımak, düşüncesinden ziyade onun toplumdaki izlenimleri çok önemlidir. Talihsizlik buya; tenkitleri ne gazeteye ne içindeki yazılara, ne de yazarın yazısına yapılır. Direkt düşüncesine, giyim tarzına, şahsına yöneltirken belden aşağı vurmayı bir adet haline getirmişiz. Oysa çiçeği burnunda kabiliyetler takdir edilmezse yeteneklerinin arkası gelmez, kimse onları tanımaz, bilemez. Eğer sırf egolarını tatmin için göndermeler yapıp eleştireler yapıyorsak o gazeteye olduğu kadar toplumu da huzursuz eder. ışte 48 yılını doldurmuş dirimini sürdüren yaşamın gerçekleri ile yoğrulan, her gün yayınlanırken, en güzel şekilde insanlara hizmet etmeyi bir vefa borcu kabul ederek, sabah olmasını bekleyen gazetenin ve yazarların çektiklerine kendi sayfaları bile bazen yetmeyebiliyor. Her gazete ufuktan doğan bir güneş gibidir. Her haber insanın ufkunu açılmasına vesiledir. Habersiz kalmak hayatla bağlarını koparmış insanlar içindir. 48 yıl dile kolay… Her gazetenin güzel ve tatlı anıları yanında acılarda yaşatmak görev ve sorumluluğu vardır. Ak değildir. Gazete sayfalarını karıştırdıkça daha neler göreceksiniz neler…. Hizmet Gazetesi çok değerli insanların siyah haberlerini de vermedi değil. Bunlar gazeteye büyük emekleri geçmiş insanlardır. Onları unutmak kendi belleğine ihanettir. Gazete dışındada dostluklarımızı sürdürdüğümüz uzun yıllar önce bir trafik kazasında kaybettiğimiz Halit Okutan, yine gazeteye büyük emekleri geçen Yaşar ızgördü, köşe yazısıyla başlı başına bir tarih olan Adil Rastgeldi, gençliğine doymadan hayata veda eden Önder Okutan’ı hala yüreğimizde yaşatıyoruz. Ayrıca nesilden nesile geçecek olan Hizmet Gazetesi’nin sayfaları arasında, gazetenin belleğinde onlar hiç ama hiç unutulmayacaklardır. Dünya var oldukça, gazete her gün yeni bir gün yüzüyle buluştukça onlar hep yaşayacaklardır.