Mahmut Çepoğlu
20 Mart 2006
Tektek Dağları, ilimizin 50 kilometre doğusundan Harran Ovası ile Viranşehir Ovası’nı birbirinden ayırarak kıraç ve yayvan tepeler halinde Suriye içlerine kadar uzanır. Kuzeyden güneye uzanan, Susuz Dağlar ile Karageçi arasında yayılmış bulunan Tektek Dağları güneye indikçe, Urfa-Mardin yoluna Çoban Deresi’nden geçit vererek, yarım bir çember gibi ilimizin etrafını sarar.
Kıvrımlı bir dağ silsilesi olan Tektek Dağları’nın en yüksek tepesi 801 metredir. Yaklaşık 60 kilometre genişliğindeki bu dağ silsilesinde doğal olarak yetişmiş bulunan Melengiç (menengiç) fıstık ve butum ağaçları 28 bin dönümlük bir alan kaplamaktadırlar. Bu dağların üzerinde halk tarafından isimlendirilenler tepeler; Kırık, Hellobello, Hamzabab, şuaypşehir Soğmatar, Seyderi, Heco, Cinas, Zekzuk, Zoklu, Mecrit, Sarnıç ve Çekirge’dir
Yumuşak kalkerden oluşan bu dağ silsilesi kimi yerlerde sertleşmiş mermer tabakalarına rastlanmaktadır. Rengi açık ve pembe olan bu taş şekline halk arasında Simsimi Taşı denmektedir. Bu dağlar üzerinde yabani yetişmiş doğal olarak öteden beri var olan ağaçlar aşılanarak fıstık ağaçlarına dönüştürülmüşlerdir.
Bu dağlarda doğal yetişmiş ağaçlar 1950 ler den önce, nerede ise tamamı yöre halkı tarafından kesilmekte ve kırılmaktaydı. Bu ağaçlar buraya gelenler tarafından kömür yapılıp satıldığı gibi yakacak olarak da pazarlanmaktaydı. Ayrıca kömür ve yakacak olarak kullanılan ağaçlar; çevre il ve ilçelere deve kervanlarıyla taşınmaktaydı. Bakımsızlık ve ilgisizlik yanında doğal yapıya acımayan çevre halkı, Tektek Dağlarındaki bu ağaçların büyük bir kısmının yok olmasına neden olmaktaydılar.
Yabani yetişmiş olan menengiç, butum ve aşılanan fıstık ağaçları dışında asırlarca tarihe mekan olmuş, uygarlıklara sahiplik etmiştir. Bu dağlar da bu gün bilinen öteden beri göçerler ve çevre halkı tarafından kullanılmış bir çok mağara ve su sarnıcı vardır.
Tektek Dağlarının kapladığı alana halk arasında berriye (sahipsiz ) anlamına gelen bu isim verildiği için her yer yağmalanmıştır. 1950 ler den sonra paylaşılan bu yerler, tarihte bir çok kültür ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bunların halen izlerine, taş yapılarına rastlanmaktadır. Doğusunda Çimdin Kale, (Eski Kale) Kasr-el benat (Kızlar Sarayı) Çatalat (iki çatal), batı yöne ve Tektekler’in fıstıklarla kaplı alana doğru geldikçe, Bettik, Senem Mağara, Soğmatar, şuaypşehr, güneye inildikçe Han-el Ba’rur, Çoban Mağaraları gibi kervansaray, antik kentler ve tarihi mekanlar yer almaktadır. Ayrıca dünyanın belki de elle kazılmış en uzun ve büyük mağarası diyebileceğimiz taş ocağı olarak kullanılan Bazda mağaraları bulunmaktadır. Bunları geçip dağdan çıkınca Harran Ovası ve Harran Harabelerine ulaşılır.
1960 lar da bu dağları bölüşemeyen çevre köylüleri arasında kavgalar çıkmış, bunun önlenemeyeceğini anlayan duyarlı bazı köylüler öncülük edip, o zaman ilimizde bulunan Toprak Su Ekip Başmühendisliğine devredilmesine yardımcı olmuşlardır. Böylece Tektek Dağlarındaki doğal alan telef ve talan edilmekten kurtarılmış, ancak kültürel miras olan tarihi mekanlar işgal edilmekten kurtarılamamıştır.
Toprak Su Araştırma Müdürlüğünün büyük hizmetleri ile bu güne kadar ayakta duran bu doğal alanın Çevre ve Orman Müdürlüğüne devredilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu alanların korunması için gözetleme kulübeleri yapılmış, görevliler tutulmuştur. Gözetleme yerleri Düzenli (Darik), Açıkyazı (Sellesor) Boç (Zakzuk) Kürşeviti Yanıklı (Neçar). Görevliler buralarda yirmi dört saat görev yapmaktadırlar. Tektek Dağlarının batısına düşen bir yerde Toprak-su tarafından bir istasyon yapılmıştır. Hafta sonları insanlar bu doğa harikası yeşil çam ve meyve ağaçları arasında dinlenme olanağı bulmaktadırlar.
Bu dağlar çevre ovaları besleyen birer su kaynağı olma özelliğine sahiptir. Ancak şimdi; Tufan, Zakzuk, Çalkak, Rüstem, Celelhamar (Kırmızıkaya), Zahır, Alelhamet, Karahisar ve Keleşan Dereleri bir zamanlar bu dağlarda birer çağlayan iken, bu gün kışın küçük su gölcüklerini ancak barındırmaktadırlar.
Florası, faunası, endemik hayvan türleriyle harika bir tabiat varlığı olan Tektek Dağları Milli Park veya Doğal Hayatı Koruma Alanı olma konusunda şanlıurfa Vakfı Genel Merkezi bir dosya hazırlayarak Milli Parklar Genel Müdürlüğüne müracaata bulunmuş, bununla ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. Bu doğal alanı tabiata kazandırma ve görücüye çıkarma anlamında, yeniden yaşatma ve oradaki bitki ve hayvanların yaşamlarını idame ettirmek için büyük çabalar sarf edilmektedir.
şimdi bu doğal alanı bekleyen büyük tehlikelerden birisinin yüksek gerilim hattının bu alandan geçirilmesidir. Ayrıca boş ve geniş arazileri bulunan bu dağlara istenildiği kadar ağaç ekme olanağı elde edilebilir…Tektek Dağları yine eski otantik güzelliğine kavuşturulması anlamında bir uğraş verilerek keklikleri, ceylanları, yabani hayvanları yine orada görme olanağına kavuşturula bilinir. Baharla birlikte oralara geziler düzenlenerek tanınması ve bilinmesi anlamında önemlidir.